Mustafa Yıldız
Çalışanlar, Ölümü Gösterip Sıtmaya Razı mı Edilecek?
Mustafa YILDIZ-GAZETEKAMU
Türkiye halkı geniş kredilerle hükümete musluklar açarken ustalık kabinesi iki ileri, bir geri; bir sağa, bir sola yalpalaya yalpalaya önümüzdeki maçlara bakacak gibi, durumu idare etmeye çalışıyor. Çözüme kavuşturulacak hiçbir sorun kalmamışçasına kamu personel rejiminde verimi artırmak amacıyla memurların tembel tembel bir şehirde çakılıp kalmaması için(!) kanuni sürgün olan rotasyon tartışmaları gündemde
İlk Taslak, asgari şartları karşılıyor muydu?
3 yılda bir rotasyonu öngören taslağın masaya getirilip müzakere edilebilmesi için hem birtakım asgari şartları taşıması hem genel hatlarıyla kabul edilebilirliğinin olması hem de tutarlılığının olması ve o donamımda olması gerekmez miydi?
3 yılda bir farklı bir şehirde
Konar-göçer duruma düşürülen bir memur yeni şehre nasıl alışacak, işine nasıl motive olacak? Çocukları okula nasıl alışacak? Kendisi ve ailesi nasıl çevre edinecekler? Karşılaştıkları büyük bir sorunun üstesinden gelmek için hangi komşularından, hangi çevrelerinden yardım isteyecekler?
Kime nasıl katkı yapabilecekler? Tam da alıştıkları bir şehri nasıl bırakıp giderler? Şehir kültürünü nasıl ve ne zaman öğrenip kabul edecekler, ne zaman içselleştirecekler?
Ölümü gösterip sıtmaya razı etme
Ustalık kabinesi daha iki yılını doldurmadan ve son kabine revizyonunun üzerinden henüz 3 ay geçmeden dağ gibi biriken ve çok kısa sürelerde yapılacak çalışmalarla çözüme kavuşturulacak bunca sorun varken hükümet yine bildik bir senaryoyu, bugünkü Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısından önce el altından sızdırarak tepkileri ölçmeye, sonrasında ise ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışmaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik toplantı öncesinde henüz rotasyonla ilgili hazırlanmış bir taslak olmadığını söyleyerek "Konu ile ilgili bir cümle alıp bir kelime alıp bunu, kamuda huzursuzluk oluşturacak bir şekle dönüştürmek büyük bir haksızlık" diyerek kamu çalışanlarının yaşadığı onlarca konuda yoğurdu üfleyerek yemeye çalışmak zorunda olmalarını, ihtiyatı elden bırakmama çabalarını görmezden geldi.
Bakan Çelik yapılan birçok düzenlemede sanki sosyal taraflar dinlenip yapılan katkılar neticesinde düzenlemeye son şekli veriliyor gibi bir hava estirerek tarafların ilk tepkisini minimize etmeye çalıştı.
Neden?
-Neden son revizyonu henüz 3 ayını tamamlamayan ustalık kabinesi, gereken özen gösterilmeden hazırlanan taslağa, taslaklara, yönetmelik ve uygulamalara imza atar?
-Neden kabine yenilenen yüzüyle, heyecanla sosyal tarafların, halkın karşısına çıkmanın gereklerini gündemine alamıyor?
-Neden ek ödeme mağdurlarını sevindirecek bir hazırlığın içine girilmez?
-Neden birkaç yılda bir tarihinden sonra memuriyete başlayanlara ilave 1 derece verilmesi yerine kalıcı bir düzenlemeye gidip her memurun göreve başlarken bir üst dereceden başlamasının yolunu açmaz?
-Neden öğretmenlerin kariyer basamakları sınavı ile ilgili yıllardır süren çalışma bir türlü bitirilemez
Geri adım mı, gönül alma mı?
Sanki her yeni uygulama için projeler hazırlandı, pilot uygulamalar yapıldı, herhangi bir sıkıntı kalmadığı için memurların 3 yılda bir şehirlerarası yolları aşındırması gündeme getirilerek memurların konar-göçer hale getirilmesi hedeflendi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen'in yanı sıra kamuda yetkili sendikaların genel başkanlarının da katıldığı bugünkü Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısının sonrasında Bakan Çelik, memurlara rotasyon uygulamasının sosyal taraflarla görüşüleceğini ifade ederek yöntemin nasıl olacağı ve düzenlemenin herkesi mi yoksa belli meslekleri mi kapsayacağı konusunda sendikalardan görüş istediğini kamuoyuna duyurdu.
Bakanın bugün yaptığı açıklama, 3 yılın sonunda düşünülen rotasyondan geri adım anlamına mı geliyor yoksa genel olarak hükümet-sivil toplum-sosyal taraflar arasında oluşan güvensizlik, özelde ise 2011 yılında gerçekleştirilen ve başta öğretmenler olmak üzere tutum ve davranışlar sebebiyle kamu çalışanlarını yaralayan toplu sözleşme sonrasında bir gönül alma veya restorasyon mu? Önümüzdeki süreç bu soruya kesin cevabı verebilmek için önemli gelişmelere gebe
Hükümete öneriler ya da çıldırtan proje değil, çılgın projeler
-Başbakan bir zamanlar âcil eylem planlarından bahsederdi. Âcil eylem planları bir yana, çok detay konularda bile âcil eylem planındaki fonksiyonerliğin bir benzeri gerçekleştirilebilir. Bu bağlamda;
-Bakanlıkların web sitelerinden hangi taslak veya projenin ne aşamada olduğu, ne zaman uygulamaya geçileceğinin öngörüldüğü,
-Yıpranma riski çok olan mesleklerde emeklilik yaşının 5, 10, 15 yıl öne alınması,
-Yaş sınırındaki 100 bin öğretmen mali haklar açısından özendirilerek emekli edilip onların yerine en az 200 bin yeni öğretmenin alınması,
-Asgari ücretin askeri ücret gibi algılanması(!)ndan vazgeçilerek en az bin beş yüz TLye çıkarılması,
-Daha da önemlisi kamu çalışanları çıldırtan proje değil, çılgın projeler bekliyor. Siyasetçiler kendilerini müstağni görmemeli, iletişim kanallarını açık tutarak sosyal tarafların gerçekte ne olduğunu iyice kavradıklarını göstermeleri gerekir.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.