Mustafa Yıldız
Melih Gökçek Başkan; Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı!
Başlık, elbette
Fenerbahçe’nin efsane başkanlarından Ali Şen döneminde dillere pelesenk olan
bir kalıp ifadeden mülhem değil sadece…
Hatırlanacağı üzere 199o’lı
yıllarda Fenerbahçe’ye başkanlık yapan Ali Şen için taraftarlar bazen bir
özlemi, bazen kongre sürecinde yaşanması muhtemel kimi sıkıntıları aşmak, kimi
zamanda yönetim-organizasyonla sağlanacak iş birliğinin neticesinde neredeyse
zorunlu olarak “Ali Şen varsa Fenerbahçe
de şampiyon olur” dileklerini ifade etmek için bu sloganı
kullandılar. Slogan zamanla bayraklaştırılarak literatürdeki yerini aldı.
“Ali Şen Başkan, Fenerbahçe Şampiyon” sloganı virgülle ayrılarak bir
birlikte mücadeleyi ve beraberinde gelen başarıyı neredeyse garantilerken noktalı virgülle ayırdığımız başlığımız,birlik-beraberliğin
tam tersine, karşı karşıya bir mücadeleyi, savaşı, kaybedilmiş bir maçın, bir
şekilde rövanşının “ayarlanacağını” ifade etmek içindir. Sonuçta muharebe kaybedildi ama savaş devam
edecektir!
30 Mart 2014 tarihinde
gerçekleştirdiğimiz Mahalli İdareler Seçimi;diğer seçimleri gölgede bırakan,
domino etkisi yapma fonksiyonu ve milat olan bir seçim oldu. Bu seçimde Türk
siyasi, kültürel, sosyal tarihinde gerçekleşmesi neredeyse imkânsız kabul
edilen çok ilginç gelişmeler, ittifaklar, mühendislik kalkışmaları oldu.
Diğer dolaylı etkiler,
ittifaklar bir yana, konumuzla ilgili en ilginç olan kısım, hiç şüphesiz 2009
Mahalli İdareler Seçimi’nde MHP’den
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Mansur Yavaş’ın, en karşı diğer uçta
sayılan CHP’den, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterilmesiydi.
Mansur Yavaş özellikle
2009 seçim sürecinde nezaket dolu bir dil kullanarak partisi açısından Ankara’da önemli bir oy patlaması
sağlamıştı, hem de % 600 civarlarında rekor bir artış sağlayarak… Söz
konusu seçiminnezaket, iletişimve üslup sayesinde temin ettiği saygınlık; kimi çevrelerde genel başkanlık
beklentilerine neden olsa da, sonraki süreçte partisinden kopmak zorunda
kalmıştı.
Kimi güçlü iddialara göre 30
Mart seçimlerinde tam da Büyük Birlik
Partisi’nden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olarak gösterilmeye hazırlanılırken-daha
önceki yazılarda sık sık ifade ettiğim ve yukarıda geçtiği üzere-“diğer
seçimleri gölgede bırakacak, domino etkisi barından ve milat olacağı” öngörülen
seçimlerde CHP’den aday ol(arak gösteril)di.
Melih Gökçek’in, MHP’den CHP’ye
kayması muhtemel oyları engellemek için yaptığı salvolar, verdiği demeçler, yaptığı
propagandalar ve didişmeleri de işe yaramadı. Sonuçta şöyle bir tablo ortaya
çıktı: AK Parti % 44,9 oranıyla 1.415.973 oy, CHP % 43,8 oranıyla 1.383.786 oy, MHP 7,8 oranıyla 245.624
oy…
Seçim sonuçlarını daha iyi
anlamamız için 2009 Yerel Seçim
Sonuçlarına bakmamızda fayda var: AK Parti
% 38,5 oranıyla 939.365 oy,
CHP % 31,5 oranıyla 769.299 oy, MHP
% 26,9 oranıyla 656.895 oy. Bir de partilerin
2011 Ankara Milletvekilliği Seçim
Sonuçlarına bakalım: Ak Parti: % 49,20 oy oranı ile 1.466.284 oy; CHP % 31,37 oy oranı ile 934.999 oy; MHP % 14,59 oy oran ile 434.666 oy. Böylelikle tablo daha iyi anlaşılıyor.Melih Gökçek’in
seçim aşamasındaki “sağ oylar,CHP’ye
gitmesin” çağrısının büyük oranda karşılık bulmadığını, sanki MHP’li
seçmenlerin çok büyük bölümünün “Oylar
zaten sola gitmiyor, Mansur Yavaş’a gidiyor” şeklinde cevap verdiği
görülüyor; hem de bir önceki yerel seçimde
MHP’ye oy verenlerin % 70’ten fazlası CHP adayı Mansur Yavaş’a oy vererek
bu çağrıyı dikkate almadı.
1999 seçimlerinde ellerine
geçen fırsatı kullanamayan MHP, derin
bir stratejiyle hem Başbakanlığı hem Meclis Başkanlığını hem de
Cumhurbaşkanlığını alabilecekken hükümetin “küçük ortağı” rolünü oynamak
zorunda kalmıştı. İçlerinde bu şekilde ukde kalan tabandaki MHP’liler, ülkücüler;
MHP kökenli bir cumhurbaşkanı çıkarma arzusuyla Mansur Yavaş ismine pek soğuk
bakmayacaklardır, üstelik halihazırdaBüyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi
yoluyla bir “Ankara Tecrübesi”
yaşanmışken…
Ancak şu bir gerçek ki MHP
tabanında Mansur Yavaş’a farklı bir partide siyaset yapma onayı ve MHP kökenli bir cumhurbaşkanı özlemi varkenbunun
yanı sıra bir de CHP’nin, ulusal
ittifakların, uluslararası ve deniz aşırı dayatmaların, yaşlı kurtlar, yalı
sakinleri, CEO’lar, çok uluslu şirketler, BAASçılar, bilimum güruh, fraksiyon,
güç merkezi kim varsa Anti-Erdoğan Cephesi’ni tahkim eden bileşenler, “Başbakan
Erdoğan seçilmesin de kim seçilirse seçilsin” stratejisi çerçevesinde
mücadeleden asla geri durmayacaklardır.
Bu çabaların tamamı, “Erdoğan tezine” karşı tez olmayı
başaramayanların antitez olmaları nedeniyle kurduğu zoraki ittifaktır.Tüm
çabalar bir bakıma kendilerince “Hubbu
Ali’den değil, buğzu Muaviye’den” kaynaklanıyor.
Mansur Yavaş aday gösterilir
mi bilinmez. Ancak Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı gösterildiği günden bu yana öngörüm, cumhurbaşkanlığına
aday gösterileceği ve kazanması içinde gereken ne varsa yapılacağı yönünde…
“Ankara Tecrübesi”-“İstanbul”
ya da “Ankara İttifakı”-“Anadolu İrtifası” şeklinde
isimlendirdiğim iki cephe arasındaki seçimi kim kazanacak? Elbette bu konular
yazımızın konusu itibariyle bahs-i diger…