Mustafa Yıldız
İhsanoğlu: II. Abdüllatif Şener mi Türkiye sürümü II. Abdülfettah Sisi mi?
Bir ayı aşkın bir süredir gündemi meşgul eden Çankaya’ya çatı aday meselesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yapılan son görüşme sonrasında kamuoyuna açıklanan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ismi ile çözüme kavuştu.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu
24 yıl İslam Konferansı Örgütü’ne bağlı olarak İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörlüğünü yürütmüş olan İhsanoğlu, hükümetin inisiyatifiyleİslam İşbirliği Teşkilatı’nda 2005 yılından 2014 yılına kadar Genel Sekreterlik görevinde bulundu.
1943 Kahire doğumlu olan İhsanoğlu; Mısır Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’ni bitirip akabinde de aynı üniversitede akademik hayata başlaması nedeniyle Arap ve Ortadoğu coğrafyasında tanınıyor.
İhsanoğlu’nuntanınmasını sağlayan ve dolayısıyla da onu ön plana çıkaran başka bazıözellikleri daha var:İngiltere'de Exeter Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmalar; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü ile Türk Bilim Tarihi Kurumu başkanlığı; İstanbul Üniversitesi Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi müdürlüğü...
Muhalefet ve arkasındaki gizli ittifaklar 2 önemli soru ile karşı karşıya
Çatı adayİhsanoğlu’nunCV’sine baktığımızda yaptığı görevler itibariyle Türkiye, Türk dünyası, Ortadoğu-İslam dünyası ve Dünya kamuoyu tarafından tanınmasını sağlayacak birçok pozisyonda çalışmış biri. İttifakın çatısını çatanlarkamuoyunda 2 önemli soru ile karşı karşıya gelmekten kurtulamayacaklardır:
1) Görev aldığı pozisyonlar yeterince tanınmasını sağladı mı?
2) Cumhurbaşkanı adayı olmayı hak edecek, seçimlerde yarışacak kadar etkiye sahip mi?
Ekmeleddin İhsanoğlu iseHükümet ve geniş bir çevrede kendisine yöneltilecek olan “sen de mi Brütüs?” sorusuna nasıl cevap verecek? Bu da yukarıdaki iki soru kadar anlamlı.
Önce nitelikler sonra isim
Partiler arası görüşmeler başladığı sırada ilk etapta isimden çok adayın özelliklerinin konuşulacağı kamuoyuna ifade edilmişti. Böylesi bir çaba, yapılacak turların erkenden akamete uğramasını engelleyeceği gibi böylelikle bir-iki isme angaje olunmasınında önüne geçilmiş olacaktı. Aynen de öyle oldu... Önce özellikler, nitelikler konuşuldu, sonra adayın ismi telaffuz edildi.
Gizli alt komisyon çalışması izlenimi veriyor
İki parti arasında yapılan son görüşme sonrası yapılan açıklamalara baktığımızda edindiğim ilk izlenim,çatı aday Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ismi için CHP ile MHP arasında bir alt komisyon,“çalışmaları gizli yürütmüş” fikri uyandırıyor. Bu komisyon, ismi ince eleyip sık dokumuş, kamuoyundan da büyük bir titizlikle gizleyerek sona âna kadar gizlemeyi başarmış.
Gizli alt komisyon çalışmasıyla hem CHP rahatlıkla sağa açılabildi, MHP’yi yanına aldı hem MHP’nin sıcak bakacağı bir isim önerildi hem de çatı aday çalışması yürüten CHP’nin büyük ortak misyonuna halel getirilmemiş oldu.
Neden Mansur Yavaş değil?
Aslında Mansur Yavaş ismi daha önceki yazımda da belirttiğim gibi daha fonksiyonel olabilirdi ama olan bitene bakılırsa CHP’deki birkaç aykırı ses bir tarafa bırakılırsa MHP’nin partiden uzaklaş(tırıl)an Mansur Yavaş ismine sıcak bakmadığı, CHP’nin ikna edemediği anlaşılıyor.
CHP, MHP’nin rızasını almadan Yavaş’ı aday gösterse ittifak kurulamayacak, arzu edilen oylar ancak seçim ikinci tura kalırsa anlamlı olabilecekti. Bu sebeplerden dolayı CHP Ankara’daki başarıya rağmen Mansur Yavaş projesini Türkiyeölçeğine uygulayamadı.Hem kıl payı farklacumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden birMansur Yavaş,yakın bir gelecekte CHP’ye Genel Başkan (adayı) da olabilirdi!
Neden İhsanoğlu?
İhsanoğlu; sağa açılmak, sağdan oy toplamak isteyen CHP ve “solcu bir adaya mahkûm olmak istemeyen” MHP için iyi bir tercih gibi görünüyor.
Başta iki büyük partinin geniş tabanlarının refleksle “olmaaz!” demeyecekleri bir isim. Kaldı ki Başbakan Erdoğan’ın adaylığı karşısında her aday meşrudur, bu gözle bakılıyor.
Sağdan, hükümete karşı rezervli dindarlardan, “paralel yapı”dan, meclis dışı “küçük partiler”in tamamına yakınından oy olabilecek biri, en azından böyle bir potansiyeli barındırıyor.
Hedef 2019, 2024 değil; 2015’i kurtarmak!
Her iki muhalefet partisi de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük bir hezimet yaşamamak, dolayısıyla ortaya çıkacak genel başkan ve genel merkez yönetimlerinin değişmesi tehlikesini bertaraf etmek için İhsanoğlu ismi üzerinde uzlaştılar. Genel Başkanların çatı aday belirleme ve İhsanoğlu hakkındaki görüşlerine baktığımızda da hedefin ileri vadeli olmadığını rahatlıkla görebiliriz.
Türkiye iki turlu bir seçim sistemine, iki partili bir siyasi yapıya doğru evriliyor
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle Türkiye iki turlu bir seçim sistemine, iki partili bir siyasi yapıya doğru evriliyor. Bundan sonra asl olan cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktır; parlamento seçimleri, hükümet, başbakan daha sembolik kalacaktır. Bu gerçek, muhalefet partilerinin ortaya koyduğu çabaların ne kadar da gündelik olduğunu otaya koyuyor…
Başbakan ve Ak Parti camiasının “adamları” ile zor sınavı
12 yıllık dönemde tüm başarılarına rağmen Ak Parti hükümetlerinin parti, meclis, yerel yönetimler ve bürokraside alan açtığı, görev verdiği isimlerlezor sınavı devam ediyor. Bu kadar ismin bir yerlere geldiği bir ortamda elbette % yüz başarı beklenemez. Yine de zaman zaman yaşanan gelişmeler bu konuda sıkıntıları tekrar gündeme getiriyor.
Belki de Başbakan Erdoğan’ın en çok güvenmesi gereken kişilerin başında Abdüllatif Şener ve Ekmeleddin İhsanoğlu’nun gelmesi gerekir(di). Ne var ki her ikisinden aldığı darbe, diğer birçok darbeden daha çok can yakıcı, üzüntü verici, kahredici ve anlamlandırılması zor olanı…
Mısır’da yaşanan darbeye darbe diyemeyen, ilk olarak seçimle iş başına gelen dönemin (!) İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu seçim sürecini ya Darbeci General Sisi gibi meşru olmayan ortamlar, süreçler, ihanet şebekelerinin gayretleri sonucunda kazanacak ya da Ak Parti’nin kapattırılması ve sonrasında Başbakanlığa oturtulması garantisi verildiği iddia edilen“fırsatçı”Abdüllatif Şener gibi senaryonun finalinde umduğunu bulamayacak, sonrasında bir kenara itilecek, zaman zaman gündeme gelse dahi misyonunu tamamlayacak ve tarihteki yerini alacak. Elbette ikinci ihtimal, neredeyse kesinlik derecesinde…
Bazen ne yapsak boştur çünkü “göklerden gelen bir karar vardır”
‘Ankara Tecrübesi-İstanbul’ ya da ‘Ankara İttifakı-Anadolu İrtifası’olarak literatüre kazandırmaya çalıştığım kavramlar ve bunların etrafında dönen mücadelede zaman bizlere her şeyi gösterecektir.
Belki de soru şu olmalı: Prof. Dr. Ekmeleddinİhsanoğlu, “fırsatçı” II. Abdüllatif Şener mi olacak yoksaseçimi kaybederek Türkiye sürümü “II. Abdülfettah Sisi namzeti” olarak mı kalacak?
Yaz mevsimi ve önümüzdeki 10 yıl, 30 yıl çok sıcak geçecek!
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.