A. Kadir Yüksel
Sendikaların Gücü Adına
Toplumsal olayların etkisi ve gücünde sendikaların etkisi tartışılmaz. Sendikalar hitap ettiği kitle itibarıyla ülkenin çalışan gücünü yönlendiren bir etkiye sahip. 28 Şubat döneminde 5’li çete olarak adlandırılan oluşumun içinde sendikaların varlığını hepimiz biliyoruz. 27 Nisan e-muhtırası sürecinde, Ergenekoncu oluşumun sendikaları yanına almak istemesi, bu kitlenin gücünden kaynaklanıyor.
İktidarlar ise gerçekleştirecekleri yasal değişim veya toplumsal reformlarda sendikaların tavrını görmezden gelemez. Bir noktada onları yanına alarak, yapacakları değişiklikleri toplumsal talep olarak adlandırıyor.
Üzerinde duracağımız konu, sendikaların bu taleplere hangi ölçüye göre cevap vereceğidir. Üyelerinin talep ve görüşleri doğrultusunda yaptıkları eylemler, destek bulmuştur. Ancak, üyeleri hiçe sayan ideolojik çalışmalar sendika genel merkezlerinin katılım ve eyleminden öteye gitmemektedir. Sendikalar, ülke ve millet menfaati için gerekli olan konularda, milletten yana taraf olmalıdır. İktidar partisiyle kendi dünya görüşüne göre tavır alması, sendikaları objektiflikten uzaklaştırmakta, toplumdaki sendika algısını zayıflatmaktadır. Sendikalar, sadece muhalefet eden veya körü körüne destekleyen kurumlar olarak algılanmaktadır.
Günümüz sendikacılığının bu anlamda kendisini sorgulamaya ihtiyacı vardır. Söz gelimi, memur sendikacılığının olmazsa olmazlarından toplu sözleşmeyi istemek her sendikanın talep ettiği bir husus olmalıydı. Ancak Memur-Sen’in dışındaki hiçbir konfederasyon bu isteğin gerçekleşmesi sürecine katkı sunmadı. Referandumda ideolojik bir tavır takınarak ‘hayır’ dediler. Ancak, hayır dedikleri toplu sözleşmenin kabul edilmesinden sonra da sahiplenme yarışına girdiler. Darbelerden ve darbecilerden çekmiş olan işçi sendikacıları, darbecilere yargı yolunu açan düzenlemeye destek veremediler. Vermediler değil, veremediler. Çünkü meseleye ideolojik yaklaşıp, temsil ettikleri siyasi partilerin politikaları doğrultusunda karar verdiler.
Sendikalar, üyelerinin mali ve özlük haklarını korumanın yanında millet ve memleket adına gerçekleştirilen olumlu çalışmaları desteklemeli. Aksi takdirde temsil ettikleri ideolojinin sesinden öte gidemezler. Eleştirilmesi gerektiği yerde eleştirebilmeli, desteklenmesi gerektiği yerde destekleyebilmeli.
Uzun zamandır bütün sendikaların ortak hareket ettiğine şahitlik edemedik. Bu ülkede hiç mi güzel çalışma yapılmıyor? Ya da iktidarın yaptığı her şey çok mu doğru? Birileri hep destekledi, birileri ise hep eleştirdi, karşı çıktı.
Sendikaların gücü adına ortaya çıkanlar, üyelerinin gerçek düşüncelerini iyi okumalı. Millete rağmen, millet için sendikacılık yapılamaz. Ya da meydanlarda eleştirip, masaya oturduklarında, eleştirilerinden vazgeçmemeli. Bu böyle devam ettikçe konjonktürel sendikacılıktan öteye gidilmez. Bir siyasi partiye göre şekillenen sendikaların gücü de, o partinin konumuna göre küçülür veya büyür. Günümüz sendikacılarına düşen, kalıcı eserlerin yapılmasını sağlamak ve destek olmaktır. Kimse unutulmaz. İnsanlar ya iyi ya kötü hatırlanır. Kimsenin kötü hatırlanmak ve anılmak istediğini düşünmüyorum.