Hamza Yürekli
MEB'deki KAOS!
Bu günlerin moda deyimi oldu “MEB’de kaos var, MEB bitti, MEB çıkmazı”, herkesin dilinde aynı nakarat. Felaket tellallığı almış başını gidiyor. Gerçekten Milli Eğitimde bir kaos var mı? Karamsarlık ne kadar doğru diye şöyle bir yakın geçmişi hatırlamak istedim.
“Hafızay-ı beşer nisyan ile maluldür” yani insan hafızasının eksikliği unutkan olmasıdır. Önümüze bir tablo konuluyor, sonra o tabloya göre yorum yapılıyor. Alternatif bir tablo daha konulup kıyas imkanı tanınmıyor. Bugünün felaket tellalları dünün kahramanları olduğundan, müsaadenizle bende dünün tablosunu alternatif olarak sunmak istiyorum.
Meb’de düne kadar öğretmen atamalarında norm diye bir şey yoktu. Bir okulda aynı branştan yirmi öğretmen, diğerinde hiç. Torpilliler ilk atama dahil en merkezi okullarda. İl emrine atanan öğretmenler siyasi yandaşları kadar merkezde kalıyor, yoksa canı çıksın. Bu sorun geçmiş hükümetler döneminde aşılmaya başlandı, bu siyasi iktidar döneminde ise nokta atamalar başladı. Gerek ilk atamada, gerek il içi atamalarında ve gerekse il dışı atamalarında dijital ortamda her şey şeffaf. Herkes her şeye vakıf. Kaos denen şey bu mu?
Okul müdürleri kral, hikmetinden sual olunamaz. Adamcağız otuz yıl aynı okula hizmet etmenin şerefini yaşıyor. Kimi isterse onu sever, hesap sorman mümkün mü? Sicil, ödül, ceza her şey onun elinde. Sıkıysan şikayet et, müfettişler kırk yıldır aynı bölgede tam bir ahbap çavuşluk. Ne oldu? Hem müfettişlere hem müdürlere rotasyon geldi, herkese memur olduğu hatırlatılarak, krallıklara son verildi. Verilen cezaların keyfiliği ortadan kalksın diye sendikalara disiplin kurullarının önü açıldı. Bu mu kaos?
Öğrenci kayıtları. Evet, ne kayıt bölgesi ne de sistem üzerinden öğrenci gönderme. Müdürler kim çok para verirse kayıt alır, vermezse canı cehenneme. Ayrıca kayıt parası şişkin okulların korunmasına hasssaten (!) özen gösterilirdi. Zira hasılat bir çok kişiyi ilgilendirirdi. Ne hesap ne kitap. El yordamıyla aşınan kayıt paraları. Ya paran yoksa? Canın çıksın o zaman. Şimdi dijital ortamda okulların sistemine düşen öğrenciler kayıt yapılmak durumunda. Bu mu kaos?
Ne promosyon parası bilirdik, ne de servislerden okullara gelir. Yüzbinlerin konuşulduğu bağışlar okulların kasasına, promosyonlar çalışanların cebine girmeye başladı. Bu mu kaos?
Ne il, ne ilçe, ne okul müdürleri atamasından kimsenin haberi olmaz, adeta ruhumuz duymazdı. Şimdi her şey yazılıp çizilmeye, eleştirilmeye başlandı. Bu mu kaos?
Okullarımız kışlayı aratmayacak derecede asker kontrolündeydi. Her okulun bir Milli Güvenlik Temsilcisi vardı. Sabah içtimaları ve askeri kontroller sona erdi. Bu mu kaos?
1950 lerin değişmeyen müfredatı yerine değişimi önceleyen, tartışmaya açılan müfredat geldi. Bu mu kaos?
30-40 yıllık il ve ilçe müdürleri olup, torun torba sahibi olan müdürler yerine, genç dinamik müdürler atandı. Bu mu kaos?
Meslek liselilerin ikinci sınıf kabul edilip ötekileştirildiği bir anlayışın bitirilip, Kuran-ı Kerim ve Siyer derslerinin seçmeli ders olması sağlandı. Bu mu kaos?
Bu listeyi sıralasak sayfalarca sürer. Şimdilik bunları hatırlatmış olalım. Tarih boyunca her değişim sancılı olmuştur. Taraftarları olduğu gibi karşıtları da olmuştur. Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketlerinin karşıtları milyonlardı. Bu günkü Avrupa ekonomik ve teknik gelişimini bu iki harekete borçludur.
MEB ciddi bir mutasyon geçiriyor. Reformlar sancılıdır. Belki reformların iyi idare edilemediği söylenebilir. Ama asla sancısız olmaz. Bakanlık bu değişim sancısını artırmayıp, minimize etmenin yollarını aramalı. Her ekip benim yoğurt yiyişim bu dememeli. Bu mümkün. Fakat değişime direnmenin haklı tarafı olamaz, bu sadece statükocu olmanın göstergesi olur.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.