Hamza Yürekli
Siyasette Yozlaşma Ve Memura Siyaset Yasağı
Geçenlerde AK Parti’nin de ciddi bir otorite olarak kabul ettiği Hayrettin Karaman Hocamızın makalesini okudum. Ak Parti’de siyaseti suiistimal edip, şahsi çıkarları peşinde koşanlar, iş takip edenlerin olduğunu, kimisinin ehliyet ve liyakat sahibi olmadan belli makamlarda bulunduğunu yazmış. Hoca kimse incimesin diye de girizgâhta övgüler yağdırmayı ihmal etmemiş.
Aslında birçok kere dillendirilmiş olsa da ilk kez içeriden, samimi bir eleştirinin gelmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Hatta Türkiye’nin en önemli sorunun “siyaset algısı” olduğunu düşünmekteyim.
Türkiye’de siyaset yani iktidar, en önemli zenginlik kaynaklarından birisi. Eve,t hem de kişisel zenginlik kaynağı. Öyle yıllarca emek verip, zekâ yormadan zenginlik. Sadece zenginlik değil, belli bir nüfuz oluşturmanın da adıdır iktidar olmak. İktidar olmuş iseniz artık güç sizde. Artık ülkenin kaynaklarını istediğin hoyratlıkla kullanabilirsin. Bürokrasi, işadamları, amirler, memurlar hepsi senin emrinde. Emredeceksin anında yapılacak. Asker milletiz ya. Tartışma konusu dahi yapılamaz. Fikir ileri süremez, bahane oluşturamazsın. Bahane hakaret sayılır efendilere, geçerli nedeni olsa da.
Bu nasıl bir anlayış? Bu nasıl bir mantık? 2071’e bu siyasi anlayış mı taşıyacak Türkiye’yi? Herkesin bildiği,defaten şahit olduğu, ama bir türlü kimsenin dillendirmediği bir konu bu. Bürokrasi dillendiremez beklentileri var. Siyasiler dillendirmiyor,çünkü o da sırasını bekliyor.
Ak Parti iktidarında ülkemiz ciddi mesafeler alsa da, gelecek adına en büyük tehlikenin “yozlaşan siyaset” olduğunu düşünmekteyim. Türkiye’de siyasete acil taze kan gerekiyor. Yoksa yozlaşmayla birlikte siyasi tıkanıklık, bir realite olarak önümüzde durmaktadır. Halen ülkemizde kamu çalışanlarına siyaset yasağı komedisi devam ediyor. Bu tam bir komedi. Bu çağda siz hangi fikre, hangi siyasete ambargo ya da kota koyabildiğinizi düşünebilirsiniz? Sadece şeklen siyasi parti üyeliği yoktur. Ama iliğine kadar adam siyasetin içerisindedir. Zatenüyesi olduğu sendikasıyla dünya görüşünü ve siyasetini belli ediyor.
Ortada böyle bir gerçek varken, şeklen siyasi yasağın devam ediyor olması anlamsız. Yine siyasete taze kan olarak gördüğüm kamu çalışanlarına siyaset yolunun açılması, siyasete de kalite getirecektir. Zira hâlihazırda siyasette rekabet anlayışı yok gibi. Şöyle ki; her il de her ilçede bir ya da iki gurup siyasi partileri temsil etmektedir. Yani her siyasi partiyi kendi içinde hizmet yarışına sokacak siyasi kimlikler yok. Daha doğrusu ideoloji sahipleri yetersiz. Birçoğu Hayrettin Hoca’nın dillendirdiği gibi millete hizmetten çok, işin keyfinin şehvetine kapılanlar tarafından yürütülüyor. Oysa aynı dünya görüşüne sahip, birbirine alternatif olabilecek yegâne durum; kamu çalışanlarına siyaset yasağının kaldırılması olacaktır. Bunun en önemli sonucu ise siyaset “esnaf mantığından” sıyrılarak, “hizmet mantığına” bürünecektir.
Bilindiği gibi şuan holdinglerden şirketlere, bakkaldan kasaba, kırtasiyeciden boyacıya kadar her kes siyaset yapabilir. Ama memurlar hariç. Buda esnaf mantığının siyasete hâkim olması sonucunu doğurdu. Böylelikle siyasetçi atacağı her adımda, bu işte benim kârım ne olacak? Diyerek siyasete pragmatist bir kimlik kazandırıyor. Oysa hizmet sektöründe çalışanların çoğunluğu kendisine verilen maaşla yetinip, hizmetin kalitesini düşünür. Elbette istisnalar vardır. Yukarıda ideoloji kelimesini boşuna kullanmadım. Samimi bir ideolojiye sahip olan kişi, kendisine ve dolayısıyla düşüncesine zarar gelmemesi için azami gayret sarfeder.
Kısaca şunu belirtmek istiyorum; Hayrettin Karaman Hocamız, siyasetin hizmet aracı olmaktan çıkıp, çıkar amacına yöneldiğini söylüyor. Biz de Ak Parti’de ki bu durumun, mevcut siyasi temsilcilerinin karşısına güçlü şekilde çıkacak, bir iç muhalefetin olmayışından kaynaklandığını, dış muhalefetin zaten iktidardan çok uzak olduğu tespitinde bulunuyoruz. İşte bu iç muhalefet dediğimiz alternatifin ise kamu çalışanları olduğunu, memura siyaset yasağının kalkması halinde, tıkanan yada yozlaşan siyasete taze kan geleceğini düşünüyorum. Yine kamu çalışanlarının tamamının bir fakülte mezunu ve mürekkep yalayan insanlardan oluştuğunu da unutmamak gerekir.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.