Mustafa Kır
Hicri Yılbaşı İslam Ülkelerince Ortak Tatil İlan Edilmelidir
Peygamberimizin
Miladi 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret edişi İslam tarihinin başlangıcı
kabul edilmiş, kameri ayların ilki olan 1Muharrem de Müslümanlar için hicri
yılbaşı sayılmıştır. Miladi 04 Kasım
2013 gününe denk gelen 01 Muharrem İslam âlemi için 1435 ci Hicri
yılbaşıdır. Bu vesileyle İslam âleminin
Hicri yeni yılını tebrik ediyor,
insanlığın barış, huzur, mutluluk ve bereketine vesile olmasını
diliyorum.
Peygamberimizin 13 yıllık tevhit
mücadelesinin ardından miladi 622’yılında İslam ahkâmını inşa edebilmek
amacıyla Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir. Hicret sıradan bir göç, alelade
bir mekan değişikliği olmadığı gibi had safhaya çıkan Mekkeli müşriklerin zulüm
ve işkencesi karşısında yılgınlık gösterip kaçış olayı da değildir. Aksine
insan olmanın onurunu yakalamak, terk edilen hakları geri alabilmenin mücadele
şartlarını oluşturmak için verilecek mücadelenin başlangıç noktasıdır. Allah
rızası için maldan, candan, vatandan feragat edebilmenin, günahlardan sevaba,
kötülüklerden iyiliğe, haramdan helale, savaştan barışa şirk devletinden İslam devlet ve medeniyetine giden yolculuğun
adıdır.
Hicret İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır.
İnsanlık tarihinde bazı zaman ve bazı
mekânların önemi o zaman ve mekânlarda cereyan eden hadiselerin öneminden
kaynaklanmaktadır. Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicreti de kendisinden
sonra çok önemli hadiselerin doğumuna vesile olan ve Allah’ın emrine binaen gerçekleşen
kutsal bir olaydır. Çünkü Mekkeli müşriklerin zulüm ve işkencesi karşısında
iman ve sabırdan öte gidemeyen 13 yıllık tevhit mücadelesi hicreti, Hicrette
Medine İslam devletini ve medeniyetini doğurmuştur. Medine’de kurulan İslam
devleti Mekke’nin fethinin Mekke’nin fethi de İslam dininin Cihanşümul bir din
olmasının yolunu açmıştır. Bunun içindir ki hicret İslam tarihinde bir dönüm
noktası olduğu için Hz Ömer’in hilafeti döneminde Hz. Ali (R.A) ın teklifi ve
İslam şurasının onayı ile Peygamberimizin miladi 622’yılında Mekke’den
Medine’ye hicreti İslam tarihi için başlangıç sayılmış o yılın Muharrem ayının
1.günü de hicri [kameri] Müslümanlar
için yılbaşı olarak kabul edilmiştir.
Bu gün Hicri Takvim` diye bir
takvimin varlığı ve Hz. Peygamberin (sav)`in Mekke`den Medine`ye hicretinin bu
takvimin başlangıç yılı olarak kabul edilmesi tek başına hicretin ne kadar
büyük bir olay olduğunu anlatmaya yeter.
Miladi yılbaşında yapılan taklitçilik,
hidayetten sonra sapıklığa dönüş kadar tehlikelidir
Bütün
çıplaklığı ile bu gerçek ortada iken, bir buçuk milyarlık İslam âlemi
olarak kendi hicri yılbaşımıza ilgisiz ve duyarsız kalıp, öte yandan miladi
takvim için başlangıcı kabul edilen ve adına Noel günü denilen Yahudi ve
Hıristiyan âleminin yortusunun peşine takılmak bir Müslüman için hidayetten
sonra sapıklığa dönüş kadar tehlikelidir.
Çünkü aklı ve sağlığı tehdit eden, içki
tüketimini körükleyen, genç nesli kumara ve şans oyunlarını özendiren, cinsel
taşkınlıklar ve sapkınlıklar sergilenen, ahlaksızlığı normalleştiren,
israf ve savurganlığı adeta çılgınlığa dönüştüren bir güne yılbaşı kutlamaları
adı altında iştirak etmek; kendi inancımızdan, kültür köklerimizden, milli
manevi ve ahlaki değerlerimizden uzaklaştığımızın tahrif olmuş bir
dinin ve başka milletlerin kültürlerini örf ve adetlerini körü körüne
taklit ettiğimizin açık göstergesidir.
Görünüşe sirayet eden bu taklitçi davranışlarımızın ve başkalarına
benzeyerek yaşamamızın bedelinin ağır faturasını hep birlikte ödemekteyiz. İşte
Müslüman toplumların içinde bulunduğu sıkıntıların başlıca sebebi kendi
güzelliklerini ve kendi dinlerinin emir ve yasaklarını terk edip şirk ve
küfür ehlinin adetlerini körü körüne taklit etmek suretiyle onların yaşam biçimini
kendi yaşam biçimine dönüştürmelerinden kaynaklanmaktadır.
Kötülüklerin ekildiği alanlarda
güzelliklerin yeşermesini beklemek nafiledir.
Kötülüklerin
ekildiği alanlarda güzelliklerin yeşermesini beklemek nafiledir. Çünkü
atalarımızın ifadesiyle ‘rüzgâr eken fırtına biçer.’Kötülüklerin önlenmesi için
sadece güzel şeyler yapmanız yeterli değildir. Kötülüklerin önlenmesi ancak
güzel işlerin yapılmasına ilaveten kötülüğe giden ve kötülükleri teşvik eden
yolların da tıkanmasıyla mümkündür. Peygamberimiz hicreti kötülüklerden
kaçış olarak tarif etmiştir. Onun için Miladi yılbaşının rezaletini terk edip,
hicri yılbaşının güzelliklerine dönmekte bir hicrettir.
“ Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır”
Bir Müslüman olarak aslımıza
dönmemiz, kendi öz kültürümüzle yoğrulmamız, kendimizi, aile fertlerimizi bu kötülüklerden korumamız
gerekir. Bu konuda ‘Ey İman edenler kendinizi ve aile fertlerinizi yakacağı
insanlarla taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz. Ayeti ve ‘Hepiniz
çobansınız güttüğünüz sürüden mesulsünüz’,“ Kim bir kavme benzerse, o da
onlardandır” “ Bizden başkasının sünnetiyle amel eden bizden değildir”
“Yahudilere ve Hıristiyanlara benzemeyin, Yahudilerin selamı parmaklarla,
Hıristiyanların selamı avuç içiyledir. Kim Allah Resulünün sünnetini terk
ederek ve bunu başka bir sünnet veya gelenekle değiştirirse İslam’a bağlı
olduğunu söyleyip Müslümanların ismiyle anılsa bile O İslam üzere değildir.”
Hadisi şerifleri hepimizi taklitçilikten kurtulup yolumuzu aydınlatacak işaret
levhaları mesabesindedir.
Bu gün İslam ülkeleri olarak içinde
bulunduğumuz hazin tablo taklitçiliğin kötü mirasıdır.
Bu
gün İslam ülkeleri olarak içinde bulunduğumuz hazin tablo yaşam biçimine
dönüştürdüğümüz taklitçiliğin kötü mirasıdır. Birbirimize yabancılaşmanın,
birbirimizle boğuşmanın, savaşmanın altında yatan asıl gerçek budur. Yiğit
düştüğü yerden kalkar. Mademki kötülükleri yaşam biçimine dönüştürmek suretiyle
bu girdabın içine düştük taklitçiliği terk edip, aslımıza dönerek kurtuluş
reçetemizi kendi ellerimizle yazabiliriz.
Hicrette İslam âleminin kurtuluş
reçetesi gizlidir
Hicret öncesinde ve sonrasında zuhur eden
olaylarda İslam âleminin kurtuluş reçetesi gizlidir. Özellikle Hz. Muhammet
(s.av.) in sahiplerine ulaştırılması için gösterdiği hassasiyetinden Hz. Ali
(r.a) nın ölümü göze alarak Peygamberimizin yatağına yatmasından, Hz. Ebu
Bekir’in yolculuktaki dostluk ve arkadaşlığından, aralarında hiç savaş eksik
olmayan Evs ve Hazreç kabilelerinin düşmanlıklarının kardeşliğe dönüşmesinden
özellikle Muhacir ile Ensar arasında oluşan İslam kardeşliğinin boyundan
alacağımız dersler vardır. Onun için hicret sadece 1 Muharremde Müslümanların
tebrikleşmesi ile geçiştirilebilecek basit bir olay değildir. Müslümanlarca İyi
anlaşıldığında Suriye iç savaşını durdurabilecek, Mısır’daki darbeyi
bitirebilecek, İslam dünyasında var olan savaş, şiddet, işgal açlık, yokluk ve
yoksulluk olaylarını sonlandırabilecek tarihi ve hayati bir vesikadır.
Hicri yılbaşı tüm İslam ülkelerince
ortak tatil ilan edilmelidir.
Bunun
için İslam Ülkelerini idare eden devlet ve hükümet başkanlarının siyasi
partilerin miladi yılbaşında yayınladıkları güzel dilek ve temenni mesajlarını
Müslümanların hicri yılbaşı günü olan Muharrem ayının 1. Günü içinde
yayınlayarak bu konuda halkın bilinçlenmesine ve kendi inanç ve kültürlerine
Günü de yayınlayarak dönmelerine vesile olunmalıdır.
Uluslar
arası protokol gereği miladi yılbaşında 1 günlük tatil yapıldığı gibi
Müslümanların yılbaşı olan Muharrem ayının 1. Gününde tüm İslam devletleri
tarafından tatil ilan edilmeli hicretin Müslümanlar için taşıdığı önemin
anlatılması ve kavratılması için uluslararası konferanslar, seminerler ve
değişik etkinlikler düzenlenmelidir.
İnanıyorum ki; kendi öz kültürümüze milli ve manevi değerlerimize sahip
çıkmak suretiyle elde edeceğimiz manevi kazanımlar o gün çalışıp elde
edeceğimiz maddi kazanımlardan daha değerli olacaktır.
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanımızı ve İslam düşünürlerini bu konuda Müslümanların aydınlatılmasında öncülük yapmaya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti ile İslam Ülkelerinin Devlet ve Hükümetlerini İslam alemini bugün içinde bulunduğu kaos ve keşmekeşten kurtarmak için hicreti yeniden düşünmeye çağırıyorum. Tüm inananların 1435 ci hicri yılbaşını kutluyorum.