Mustafa Kır
Gün olay çıkarma değil, yaraları sarma günüdür
SOMA ŞEHİTLERİMİZİN KABİRLERİNİ KURANLA AYDINLATALIM
Bilindiği üzere13 mayıs 2014 Salı Günü saat 15. 10 da Soma Kömür İşletmesinde meydana gelen patlama neticesinde 301 maden işçimizin hayatını kaybetmesi tarihimizde yaşadığımız en büyük felaketlerden biri olmuştur.Yerin metrelerce altında kömürden helal rızık çıkarmak için çalışırken bir patlama sonucu ahirete göçen işçi kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa, kederli ailelerine ve yakınlarına ve aziz milletimize sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.
Bu elim kazanın oluş şekli, kurtarma esnasında ve sonrasında yaşananlar Soma halkını, ailelerini ve yakınlarını yasa boğduğu kadar 100'lerce işçimiz ocak altında kurtarılmayı,aileleri ve yakınları cenazelerinin çıkarılmasını sabırsızlıkla beklerken onlara yardım elini uzatma yerine sokak gösterileri ile fırsatı ganimete devşirme peşinde olanlar hariç tüm ülke insanımızı da yasa boğmuştur. Unutmayalım ki, matemini tutamayan, milletinin, müşterek acılarını paylaşamayan bir ülkenin durumu son derece düşündürücüdür.
Özellikle olayın meydana gelişinden itibaren 5 gün boyunca kurtarma çalışmaları,cenazelerin çıkarılış anı,annelerin babaların,kardeşlerin eşlerin çocukların feryatlarının,ağlamaktan göz pınarlarının kurumasının,hıçkırıklarının ağıtlara dönüşmesinin, ölülerine kavuşmayı bekleyenlerin çaresizliklerinin sosyal medyadan canlı olarak yayınlaması acıların canlı tutulmasını sağlamıştır.
Soma'da yüreklere düşen ateş bizim yüreklerimizi de dağlamıştır. Onun için Soma şehitleri somalıların olduğu kadar bizim de babamız,kardeşimiz,arkadaşımız ,dayımız,amcamız yeğenimiz çocuğumuz olarak gönlümüzdeki müstesna yerini almıştır.
Diğer taraftan Soma şehitleri yerin metrelerce altından,zifiri karanlığın içinden yerin üstündekilere uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek ve yollarını aydınlatacak insanlık ve kardeşlik dersi vermişlerdir. Soma şehitlerimizin ölüm anındaki tavırları, ölümsüzlüğü ölüme tercih etmeleri Yermuk savaşında başkalarını kendilerine tercih eden sahabenin davranışından farksız bir davranış haidir.
Zira Peygamberimizin katiplerinden ve Ensar dan olan Hz. Huzeyfe bin Yemani'nin anlattığına göre; "Yermuk harbinde, yaralılar arasında kalan amcamın oğlunu aramak üzere savaş alanına girdim.. Yanımda biraz su vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu buldum. Su isteyip istemediğini sordum. Başıyla isterim, dedi. Tam suyu içireceği sırada öteden birisi, "Ah su", diye inledi. Amcazadem gitmemi ve suyu ona içirmemi işaret etti. Gittim, baktım ki Âsım'ın oğlu Hişâm. Tam ona su vereceğim sırada başka birisi "Su!" diye inledi. Hişam da suyu içmedi ve beni ona gönderdi. Arayıp buldum, fakat kendisine suyu ulaştırıncaya kadar o şehit olmuştu. Hemen Hişâm'ın yanına koştum, o da şehit olmuştu. Bari suyu amcamın oğluna içireyim diye onun yanına gittim, fakat o da şehit olmuştu. Nihayet su elimde kaldı. Allah hepsine rahmet etsin
Anlatıldığına göre çok sayıda işçi kardeşimizin ocakta meydana gelen patlama anında kendilerini kurtarma imkanları olduğu halde arkadaşını,kardeşini,evladını,yeğenini amcasını,dayısını kurtarma amacıyla tekrar facianın yaşandığı alana dönerek kucak kucağa, omuz omuza, yan yana can vermeyi tercih etmişlerinde,yine baygın halde kurtulanların kendilerine geldikten sonra kurtulduklarına sevinmeden kurtarma çalışmalarına katılmalarında,hatta hiç bir yakınına kurtulduğunu haber vermeden 5 gün boyunca cenazeleri çıkarma faaliyetine katılanlarda kin, nefret ve hırs küpüne dönen zamane insanımızın alacağı ne büyük ibretler vardır.
Onların bu ölüm şekli bizleri ve yakınlarını üzse de insani,imani ve İslami şuur içinde hakka yürümeleri, milletimiz için bir teselli kaynağı olduğu kadar tarihe not düşülmesi açısından son derece önemli bir olaydır.
İşte Yermuk şehitlerinin kardeşlerini kendilerine tercih ederek suyu içmeden ölüm şerbetini içtikleri gibi Soma şehitleri de kurtulma imkanını yakaladıkları halde yeğenini almadan,oğlunu çıkarmadan,amcasını ,arkadaşını,kardeşini bulmadan dışarı çıkmamış birlikte ölüm yolculuğunu tercih etmiştir. Oğlunu kucaklamış öldüğünü görünce, Yeğenine koşmuş,arkadaşına sarılmış, sonunda ne kendi çıkabilmiş ne çıkarmak istediklerini çıkarabilmiştir.
İnancımıza göre her canlı mutlaka ölümü tadacaktır.Allah'tan başka kimsenin bilmediği 5 şeyden biriside hiç bir kimsenin nerede ve nasıl öleceğini bilememesidir. Yerin altında üstünde,denizde,karada,havada ve her nerede olursak olalım, tahkim edilmiş kalelere sığınmış olsak bile ölümün bizi bulacak olmasıdır. Ecelimiz gelince ne bir saat uzayacak, ne de bir saat kısalmasıdır. Elbette ölen kardeşlerimiz için takdiri ilahi demekten başka çaremiz yoktur.
Ancak Soma Kömür İşletmesi yetkilileri ve zincirleme sorumlular için aynı cümleleri kurmamız,gerekli tedbirleri almadan sorumluluğu takdire yüklememiz mümkün değildir.. Ölen kardeşlerimizin kurtuluşlarına sebep olacak yaşam ünitesi kurulmadıysa ,yıllık,aylık,günlük ve saatlik alınması gereken güvenlik tedbirleri alınmadıysa işçilerimizin kullandıkları gaz maskeleri zehirlenmeleri önleyecek mahiyette yenilenmediyse bu menfur olayı takdiri ilahiye bağlamak mümkün müdür? Kader ve ecel ihmal ve sorumsuzluklarımızın mazereti sayılabilir mi? Bol para kazanmak arzusu hırsı uğruna çalışanların emeğinden,ekmeğinden kesilmesini,güvenliklerini sağlayacak araç ve gereçten kısılmasını canlarının ve güvenliklerinin tehlikeye atılmasını inanç sistemimizde var olan kaza,kader ve ecel ile izah edilebilir mi?
Keşke nasihatler tutulsa da, bir musibet bin nasihate bedel olmasaydı.
Keşke nasihatler tutulsa da, bir musibet bin nasihate bedel olmasaydı. Keşke ibretler alınsa da tarih tekerrür etmeseydi. Zonguldak ta,Karabük'te ve daha nice maden ocaklarında bu kadar büyüklükte olmasa da nice patlamalarda onlarca çalışanımızın açısını birlikte paylaştık. Ne yazık ki ondan sonraki günlerde insan sağlığı ve hayatı açısından risk oluşturacak işlerde tedbir alma yerine "takdir-i ilahi" diyerek gerekli tedbirleri almakta tedbirsizlik zaafı içine düştük.İşveren olarak,devlet olarak olaylara acıları paylaşma,yaraları sarma,geride kalanlara yardım elini uzatma zaviyesinden yaklaştık. Oysaki takdir-i ilahi inancı; insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sevgili Peygamberimiz (sav)’in ifadesiyle müminler, yaptıkları her türlü işi 'en güzel ve en sağlam' şekilde yaparlar. Sonra da Allah’a tevekkül ederler.He iş için sağlık ve güvenlik tedbirlerini alırlar. Zira Tevekkül:bir iş konusunda üzerimize düşen görev ve ödevleri yerine getirip, o işin neticesini Allah'tan beklemektir. Bir sahabenin Peygamber efendimize (sav) "Devemi serbest bırakıp Allah'a tevekkül etsem olur mu? Sorusuna peygamber efendimizin (sav) deveni önce sağlam kazığa bağla sonra Allah'a tevekkül et ifadesi Tevekkülün özeti mahiyetindedir.İnşeAllah bu acı olay bundan sonra olabilecek olaylar için tedbir alma açısından büyük bir ders olur.
Gün olay çıkarma değil, yaraları sarma günüdür.
Elbette milletlerin tarihinde acı ve tatlı olayların olması mukadderdir. Böyle günlerde Müslümanlara düşen görev yaraları sarmaktır. Acıları paylaşmaktır.Geride bıraktıkları emanetlerine sahip çıkmaktır. Vefat edenlere rahmet dilemek,hayır dualarında bulunmaktır., Geride kalanlara sabır niyaz etmektir.
Böyle günler olay çıkarma günü olmadığı gibi kazada ihmali olanları yok sayma günü de değildir. Yaraları sarma birlikte sarmanın yanında ihmali bulunanlardan hesap sorma günüdür. Yardımlaşma,dayanışma acıları,kederleri paylaşma, geride bıraktıklarını eşlerini,çocuklarını,annelerini,babalarını madden ve manen sahipsiz bırakmama günüdür. Biz Memur-Sen ailesi ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak .helal rızık yolunda yerin metrelerce altında,zifiri karanlıkta Soma’da şehit olan kardeşlerimizin mezarlarını Yasinlerle, Fatihalarla, İhlaslarla, Hatimlerle aydınlatmak istiyoruz. Okunan Yasin ve indirilen hatimlerin Cuma Gününe kadar "506354 0702"telefona isim yazarak okunan Yasin ve hatim sayısını bildirmelerini bekliyoruz.
C.Allah'tan bir daha taşıyamayacağımız acıları yaşatmamasını niyaz ediyoruz.. Yazımızı Peygamberimizin 'Allah’ım! Bizleri önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden (gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı) muhafaza eylesin.Duasıyla noktalarken arama kurtarma çalışmalarında sorumluk örneği sergileyen Enerji Bakanımız Taner Yıldıza ve emeği geçen tüm çalışanlara şükranlarımızı sunuyorum. [email protected]