Mustafa Kır
Dinmeyen Gözyaşları ile ANALAR...
Ülkemizde ve dünyada her mayıs ayının 2. pazar günü "Anneler günü" olarak kutlanmaktadır. Anneler günü, Babalar günü, sevgililer günü, dünya kadınlar günü gibi özele tahsis edilen ve hediyeleşmeyi esas alan günler genellikle materyalist düşüncenin sömürü aracı olarak ihdas edilmiş günlerdir. Ancak kutlama amacı farklı bile olsa sevinecek ve sevindirilecek kişi anne olunca herkes kendisini böyle bir kutlama akımının içinde bulmaktadır.
Analar hem sevgi,hem dert yumağıdır
Ana karşılıksız sevginin,fedakarlığın, şefkatin ve merhametin sembolüdür. Dünyada hiç kimse ana kadar karşılıksız sevemez. Hiç kimse Ana kadar fedakâr olamaz. Bizi karnında gezdiren, 2 yıl emziren,büyüyünceye kadar koynunda besleyen, kucağında gezdiren,ağlamamızı dindiren hastalandığımızda uykusunu, istirahatını terk eden anadır.
Onun için Allah; kendi rızasını kazanmayı ananın rızasını kazanmaya kendi gazabını da ananın gazabına bağlamıştır. Onun için cennet anaların ayakları altına serilmiştir. Onun için öncelikli olarak iyiliğe ve saygıya ana layık görülmüştür. Anayı hoşnut edemeyen Allah'ı da hoşnut edemez. Yılda bir defa anneler gününde alınan hediyelerle ananın hakkı ödenemez. Hele, hele ananın değeri alınan hediyelerin değeri ile hiç ölçülemez.
Bilindiği üzere millet olarak,tarihimizde ve inanç kültürümüzde kadınlarımızın yeri bambaşkadır. Kadınlarımız handır, hatundur, sultandır, anadır. Analar; sıcak aile yuvasının en büyük öğretmeni ve mürebbiyesidir. Büyük milletler büyük anaların eseridir. Analar sadece çocuklarını değil, aynı zamanda bir milletin geleceğini de doğururlar. Analarına kadınlarına değer vermeyen bir milletin geleceği olmaz.
Hangi sebeple olursa olsun kadınlarımızın kızlarımızın terbiyeden,eğitim ve öğretimden mahrum bırakılması sadece kadınlarımıza kızlarımıza yapılan bir kötülük değil, aynı zamanda bir toplumun geleceğinin de cehaletin karanlığına gömülmesi demektir.
Kadınların sosyal,siyasal,kültürel,ekonomik hakları korunmadan,eğitim-öğretim seçilme,düşünce ve ifade özgürlüklerinin önündeki engeller kaldırılmadan bir milletin geleceği inşa edilemez.Geleceğin inşası eğitilmiş analarla mümkündür.
Pozitif ayırımcılığa rağmen,kadınlarımızı koruyamıyoruz.
Bu gün kadınlarımız lehine pozitif ayırımcılık adına yasalar çıkarılmış ve özgürlük alanları genişletilmiş olsa da ne yazık ki kadınlarımızı ruhsal,sosyal,siyasal cinsel fiziksel,ekonomik,şiddete karşı koruyamadığımız acı bir gerçektir.
Her gün kadınların anaların namus, töre,aile içi geçimsizlik gibi sebeplerle çocuklarının gözü önünde,evde, sokak ortasında silahla,bıçakla, taşla sopa ile öldürüldüğünü TV ekranlarından, gazete manşetlerinden verilmesi medeniyet açısından ne kadar gerilere gittiğimizin açık göstergesidir.İnsanların can ve mal güvenliğinin korunmasında yasalar önemli bir faktördür, ama tek faktör değildir.Bilindiği üzere toplumların ifsadı da,ıslahı da eğitim ile mümkündür.İnsanımızın maddi ve manevi yapısına evrensel normlara dini ve milli değerlerimize uygun olan insana sevgi ve saygıyı önceleyen eğitim sistemini hayatımıza hakim kılmadan toplumsal huzuru sağlamamız mümkün değildir.
Öte yandan kadınlık gururunu annelik onurunu ayaklar altına alan, cinselliklerinin sergilenmesi, zinanın serbest olması sebebiyle sevgili değiştirmelerin,metres hayatı yaşamaların, nikahsız beraberliklerin halk nazarında normalleşmesi, tele-vole programlarının, magazin haberlerinin yapımında kadınların reyting artırıcı malzeme gibi görülmesinin kadına yönelik şiddeti tetiklediğinin,boşanma oranlarının artırdığının,parçalanmış ailelerin sorunlu çocukların toplumsal huzursuzlukların çığ gibi artış sebeplerinin farkında bile değiliz.
Cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 126.sıradayız.
Hala yapılan araştırma sonuçlarına göre dünyada 5-15 yaş arasındaki 2 milyona yakın kız çocuğu fahişeliğe zorlanmaktadır., Hala kadınlarımız aile meclisi kararıyla töre ve namus cinayetlerine kurban edilmekte olup, yine cinayetlerin % 87 'si kadınlara karşı işlenmektedir. Verilere göre son 7 yıl içinde Türkiye'de kadınlara karşı işlenen cinayetlerin % 1400 arttığı, 4 bin 190 kadının öldürüldüğü. 2 bin 74 kadının tecavüze, 3 bin 320 kadının tacize uğradığı, 2010 yılı verilerine göre "Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi" sıralamasında 134 ülke arasında 126. sırada yer aldığımız ifade edilmektedir.
Savaş, şiddet ve taciz yüzünden anaların göz yaşı dinmiyor.
Kimi analar; Mısır'da Arakan'da, Suriye'de Irak'ta, Filistin'de, Afganistan'da, Doğu Türkistan'da ve daha başka yerlerde istilacı güçlerin katliamları sebebiyle sadece çocuklarını, kocalarını ve yakınlarını değil, aynı zamanda eşitlik ve özgürlüklerini, ırz ve namuslarını, onur ve haysiyetlerini de kaybetmektedirler. Kimi analar da, eşleri,sevgilileri ya da metresleri tarafından sokak ortasında kurşunlanarak can vermektedir. Kimi analar çocukları tarafından yalnız bırakılmakta, ya da huzur evlerine terk edilmektedir., Savaş,şiddet ve son günlerde tırmanış gösteren çocuk tacizleri ve öldürmeleri yüzünden ciğer parelerini toprağa gömen kimi anaların da göz pınarlarından yaşlar sel olup akmaktadır.
Genel anlamda düşündüğümüzde, analarımızın, kadınlarımızın analık adına kutlayacak fazla bir şeyleri yoktur. Çünkü her ana, eş ve çocukları ile mutlu olabilir. Dünyada olup bitenler anların ağzının tadını bozmakta onları adeta dert yüküne çevirmektedir.
Anaların yüzü hediye almakla değil, gönül almakla güler.
Anaların yüzünü güldürmek sadece hediye almakla veya analar gününüz kutlu olsun denmekle kutlu olmaz; Her an ve her zaman gönülleri alındığı zaman toplumda savaş yerine barış, düşmanlık yerine kardeşlik, nefret yerine sevgi, intikam yerine affetme,ve şiddet yerine hoşgörü hâkim kılındığı zaman,işsizlik,yoksulluk ve yolsuzluk önlendiği zaman,evinde eşi,mutfağında aşı,çocuklarının işi olduğu zaman anaların günü kutlu,gönlü huzurlu olur.
Ana senede bir günde değil, hayatın her gününde anmamız gereken yüce bir varlıktır. Çünkü kendimizi ona muhtaç hissetmediğimiz hayatın hiç bir anı yoktur. İster bebek, ister çocuk, ister genç, ister yaşlı, ister kadın, ister erkek beşikten mezara kadar herkes anaya muhtaçtır. Dünyada ananın yerine geçebilecek başka bir ana bulmak mümkün değildir.
Anaların aranması, sorulması, ellerinin öpülmesi gönüllerinin alınması çocuklarını sağlıklı, mutlu ve mesut görmesi analar için en büyük hediyedir. Sevgiye,saygıya layık olanlar,mutluluğu en çok hak edenler analardır.Her gününüz analar günü gibi kutlu olsun.