Mustafa Kır
Çanakkale Zaferini Kazandık Barışını Koruyamadık
Çanakkale Zaferini Kazandık Barışını Koruyamadık
18 Mart 2014, Salı
Çanakkale Savaşı 1. Dünya savaşı içinde , 3 Kasım 1914 – 9 Ocak 1916 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden, Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan en çok insan kaybının verildiği deniz ve kara muharebesi olarak anılır.
Çanakkale savaşı; işgalci güçlerin tüm vahşetine rağmen ekmeğini düşmanıyla paylaşan, yaralı düşmanını omuzlayarak, onu ölümden kurtaran Mehmetçiğin medeniyet ve insanlık timsalidir. Şanlı tarihimizde savaşırken bile barışın kurallarının çiğnenmediği,kin ve intikam duygusuna yer verilmediği bir ibret levhasıdır.
Bu gün ne hazindir ki düşmanlarımıza gösterdiğimiz hoşgörü yaklaşımını kendi öz kardeşlerimize gösteremiyoruz.Kardeşlik yerine düşmanlığı,kaynaşma yerine kamplaşmayı,hoşgörü ve uzlaşma yerine kavgayı körüklüyoruz. Birlik ve beraberlik içinde yaşama yerine kavga içinde yok olmayı tercih ediyoruz.
İnsanlık tarihi incelendiğinde Milletlerin dış güçlerin saldırıları ile değil, iç kavgaların kaosuyla yıkıldıklarına,Allah'a ve Resulüne itaat ettiğimiz,Allah'ın ipi olan Kuran'a sımsıkı sarıldığımız zaman Bedir'de ve Çanakkale savaşında olduğu gibi kendimizden sayı ve donanım bakımından kat be kat üstün orduları mağlup ettiğimiz, Uhut savaşında olduğu gibi Allah'ı ve Resulünü unutup ganimet peşine düştüğümüz zaman kaybettiğimizi şahit oluyoruz.
Çanakkale savaşından alacağımız pek çok dersler vardır.Çanakkale şairi Mehmet Akif: Çanakkale savaşını Bedir savaşına, Çanakkale kahramanlarını da Bedir aslanlarına benzetmiştir. Çünkü Bedirde Hz. Muhammed (SAV) ve O’nun ashabı çarpıştı. Çanakkale’de ise ismini ve imanını ondan alan Mehmetçik. Yine Bedirde düşmanın galibiyeti mukadder olsaydı, İslam’ın ocağı Medine düşecek, İslam daha doğmadan kaynağında boğulacaktı. Çanakkale’ye saldıran haçlı ordusu muvaffak olsaydı, İstanbul düşecek, hicazın yolu istilacılara açılacak Anadolu’dan başlayan istila harekâtı bütün mukaddes toprakları kuşatacaktı. Bunun için Çanakkale Ordusunun önünde veliler bayrak çekti. Peygamberde onlara aguşunu açtı.
Çanakkale’de gösterilen iman ve vatan sevgisi Alman komutanı Liman Van Sanders: ‘Çanakkale, yokluklar içinde kıvranan bir milleti vatan sevgisinin nasıl şahlandırdığının, kahramanlık, feragat ve cesaretin madde üstünlüğü olanları nasıl mağlup ettiğinin ispatıdır. Tarihte ölüme gülerek giden başka bir millet yoktur.’ ifadesini kullanmak zorunda bırakmıştır.
Tarihimiz pek çok parlak zaferlerle doludur. Çanakkale zaferinin tarihimizde ki yeri müstesnadır. Bilindiği üzere bu aziz topraklarımıza sahip olmak haçlıların hep hayali olmuştur. Çanakkale zaferini kazanma arzusu da pek çok haçlı komutanının rüyasını süslemiştir. Ancak, İtilaf devletlerine karşı var ya da yok olma tercihini yapmak zorunda kalan kınalı kuzular kendisinden 3 kat ağır top mermisini sırtlayan seyit onbaşılar onların rüyalarını kâbusa çevirmiş, batının ve batılın çelik zırhlı duvarlarını azgın teknolojisini başlarına geçirmiştir.
İngiliz ordu kumandanı Orgeneral Hamilton: ‘Bizi Türklerin maddi gücü değil, manevi gücü mahvetmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz onlara gökten inerek yardım eden güçleri müşahede ettik!..’ Ve İngiltere Başbakanı da, ‘Biz Çanakkale’de Türklerle savaşmadık, Tanrı ile savaştık!’ Derken, bu gerçeği vurgulamışlardır.
Çanakkale zaferi milletimizin iman ve azminin, din ve vatan sevgisinin unutulmaz belgesidir.
Çanakkale’yi topla, tüfekle, bedenleriyle geçemeyen haçlı ordusunun amaçlarını; kamplara bölünerek, birbirimize düşerek, Kürt -Türk ayırımı yaparak, kardeşi kardeşe kırdırarak, kendi inanç ve ahlaki değerleriyle savaşarak onların yapmak istediklerinden daha fazlasını yapmamız ise utanmaktan öteye, şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak bir durumdur.
Çanakkale zaferinde bugün işgal altında olan, yarın işgal edilmeyi bekleyen milletlerin ve devletlerin alacağı pek çok ibretler vardır. Maddi ve manevi anlamda kurtuluşumuz Çanakkale ruhuna dönüşümüzle mümkündür.
Yıllar önce bir Japon heyeti ülkemize gelir. Üst düzey milli eğitim bürokratları ile bir görüşme esnasında şu konuşmalar yaşanır: Bizim bürokratlar Japonlara sorarlar:
"Ülkeniz iki dünya savaşında ağır yenilgi aldı. Buna rağmen nasıl başardınız bu kadar gelişmeyi?"
-Cevap şöyledir:-"Biz öğrencilerimizi henüz anaokulunda iken geliştirdiğimiz son model araçlarla başlarını döndürecek kadar gezdirir ve sonra atom bombasının atıldığı ve halen bombanın kalıntılarının muhafaza edildiği Hiroşima’ya götürürüz ve deriz ki:
-Bakın çalışmazsanız böyle oluruz.
Sonra Tokyo’ya götürürüz ve deriz ki: Bakın çalışırsanız da böyle gelişiriz.
Bizimkiler der ki:-İyi ama bizim Hiroşima'mız yok ki?!
Cevap ilginçtir,
- SİZİN DE ÇANAKKALENİZ VAR! Sadece Çanakkale’niz, çocuklarınızın motivasyonu için yeterlidir!..
Bu gün seçim meydanlarını savaş alanına çeviren ,düşmanların bile söylemediği ifadeleri birbirine kullanmaktan çekinmeyen TV ekranlarını ,gazete sayfalarını bölmenin,parçalamanın aracı olarak kullanan bilim,siyaset ve devlet adamlarına Çanakkale zaferinin hangi ruhla kazanıldığını Uhut savaşın hangi gerekçeyle kaybedildiğini anlamaya davet ediyorum.
Çanakkale destanını yazan şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun diyorum.
- See more at: http://ankara1.egitimbirsen.org.tr/manset-haberleri/canakkale-zaferini-kazandik-canakkale-barisini-koruyamadik/1884/#sthash.JKZRrH6F.dpuf