Emrullah Aydın
Memura Serbest Olan Öğrenciye Yasak Olamaz
Türkiye halkı, kurtuluş savaşından sonra, yeni devletin ilanıyla birlikte, yapılan inkılapların dayatmasına muhatap olmaya devam ediyor. Doğu ve İslam kültüründen arınmış, Batı ve Hristiyan kültürünü özümsemiş bir millet oluşturma gayretleri ve baskıları devam ediyor. Bu çatışma ortamının en acımasız şekli şüphesiz başörtüsü, dolayısıyla kadınlarımız üzerinde olmuştur.
Yakın geçmişe kadar bu zulüm her alandadevam ediyordu. Ancak bunun böyle gitmeyeceğini, başta Eğitim Bir Sen olmak üzere, Memur Sen Konfederasyonu verdiği mücadeleyle ortaya koydu. Önce imza kampanyası ve sonrasında fiili durum oluşturdu. Tamamen olmasa da sorun çözüldü. Üç iş kolunda yasağın devam ettiriliyor olması izahı olmayan bir durum oldu.
İzahı olmayan bir başka durum ise; öğrencilere yasağın devam ediyor olmasıdır. Bu yasağın hukuki altyapısı yoktur. Bu yasak çelişkilerle doludur. Bu yasak tamamen keyfi bir durumdur.
Yasak hukuki değildir. Çünkü; aynı sınıf, aynı ortam ve aynı sırada öğrenciler bir takım derslerde başörtüsü takabilirken, yine aynı şartlarda bir takım derslerde başını açmaya zorlanıyor. Hukukta böyle anlamsız çelişkiye yer yoktur. Yine Anayasa’nın 10. Maddesi eşitlik maddesidir. Buna göre herkes yasalar önünde eşittir. Eee , öğretmenler yasalar önünde daha mı eşit? Bu yasak açıkça Anayasa ihlalidir. Kesinlikle tanınmamalıdır. Yine 222 Sayılı yasada yapılan değişiklik ile zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmıştır. Yani tüm çocuklar 12 yıl eğitim almak zorunda. Zorunlu eğitime devam etmeyen çocuğun velisi araştırılır ve devlet tarafından para cezası ile cezalandırılır. Mutlaka okula göndermek zorundasınız. Bu bir yasal zorunluluktur. Oysa öğrenci kıyafeti bir yönetmeliktir. Buradan hareketle şunu çok rahat diyebiliriz; “çocukların okula gelmesi yasal zorunluluk olduğundan, ne şekilde okula gelirse gelsin, onu okula alma zorunluluğu vardır. Aksi halde, yani, gelmediğinde devlet marifetiyle para cezası verilmektedir. Dolayısıyla okula başörtüsü ile gelen öğrenciyi sınıftan çıkarmak, okula almamak 222 sayılı yasaya muhalefetten ceza-ı müeyyide gerektirir. Bu realiteyi işgüzar idareci ve öğretmenler göz ardı etmemelidir. Gelsen de ceza, gelmesen de ceza, böyle saçmalık olmaz.
İşin bir başka yönü ise gittiğimiz her okulda, öğrencilerin kottan tayta, hatta miniye kadar her türlü kıyafeti giyebildiklerini görüyoruz. Yasalar ve yasaklar sadece bir kesime uygulanırsa orada sosyal barıştan söz edilmez.
MEB’in öğrencilere serbest kıyafet düzenlemesinde sadece “başı açık” ifadesi dışında hiçbir düzenleyici durum yoktur. Yani tamamen serbestiyet vardır. Var olan tanımlamaların tamamı soyuttur ve adamına göre değişir. Bilindiği gibi bu düzenlemeye daha sonra veli görüşü ile forma giyebilme eklenmişti. MEB, örtülü çocukları ötekileştirse de öğretmenler buna fırsat vermemeli.
657 gibi bir yasal kıskacın altında olan memurlara örtü serbestken, henüz hiçbir şekilde cezay-ı ehliyet sahibi olmayan çocuklara yasak olması saçmalıktır. Okul yöneticileri ve bazı öğretmenler çocukların psikolojisini bozacak bir eyleme kesinlikle girmemeli. Yoksa bumerang gibi suç kendilerine döner. Milli Eğitim Bakanlığı bu anlamsız ve çelişkili duruma hiç zaman kaybetmeden, sadece bakan imzası ile son vermelidir.