Kadının Sesi
Artık Meclis de Özgürleşiyor
Yasakçıların ve darbecilerin son kalelerinden biri daha yıkılıyor. Türkiye ağırlıklarından kurtulma ve özgürleşme yolunda yeni ve tarihi bir adım daha atıyor. Yıllardır kamuda kara bir leke olarak devam eden başörtüsü yasakları 8 Ekimden itibaren özgürlük rüzgarlarının önünde tutunamayarak tarihin derin dehlizlerinde kayboldu. Kelebek etkisi gibi yayılması beklenen başörtüsü serbestliği TBMM kapılarına ulaştı. Türkiye artık başörtülü bakanlara hazırlanıyor. Bugünlerde ülkemiz özgürleşme ve demokratikleşme yolunda yepyeni açılımlara sahne oluyor. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu yasakları devam ettirmek isteyenler; bugün insanlığın içi ürpererek hatırladığı kölelik ve esaret sistemini geri getirmek, yeniden ikame etmek isteyen derebeyler gibi kabul edileceklerdir. Biz biliyoruz ki hangi kesimden olursa olsun sağduyulu, vicdanlı, demokrat, insan hak ve hürriyetlerine gönül vermiş hiçbir insan eski yasakçı Türkiye’yi geri getirme heveslerine pirim vermeyecektir.
Unutmayınız ki yasakçılık ilkeldir ve ilkelliktir. Yasakçılık bağnazlık ve gericiliktir. İnsan hak ve özgürlükleri ise evrenseldir, kuşatıcıdır.
Evrensel özgürlük rüzgarlarının ülkemizin üzerinde estiği şu günlerde hangi parti ve siyasi görüşten olursa olsun alışıldık refleksleriyle yasakçı Türkiye’yi savunanlar kesinlikle kadük ve çağın gerisinde kalacaklardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi! Milletin, özgürlüklerin, hukukun temsil merkezi olması gereken bu çatı bir zamanlar amacıyla taban tabana zıt bir işleve büründürüldü. “Bu kadına haddini bildirin…” nidaları ile yasakçı, baskıcı, totaliter anlayışın hakim olduğu, darbecilerin keyfi emellerini ve zulümlerini legalleştirip genelleştireceği bir zemin haline getirildi. Milleti temsil makamında olanların millete ve milletin değerlerine karşı başlattığı bu savaş yıllarca devam etti. Nice masum insan, binlerce genç kız ve kadın okulundan, işinden, aşından ve ekmeğinden oldu. Batı Çalışma Grubu nezaretiyle üniversitelerden en ücra okullara, devlet dairelerinden ordu mensuplarına kadar uzanan bir fişleme çalışması başlatıldı. Örümcek ağı gibi ülkeyi saran bir asker devleti oluşturulmak istendi. Siyaset,ordu, medya ve iş dünyasının patronları eliyle toplum mühendisliği yapılmaya çalışıldı.
Esasen geçmişin askeri, adli ve bürokrat elitlerinin ilerleme, kalkınma, refahı yaygınlaştırma ve özgürlük diye bir dertleri de olmadı. Bu elitler kendi oluşturdukları gettolarda hiçbir sorun da yaşamıyorlardı. Milletin derdi ile de hiçbir zaman dertlenmiyorlardı. Bunların fildişi kulelerinde halkın suskunluğunu, sessiz ve derin sabrını içinde saklama geleneğini, anlama gibi bir basiretleri de hiçbir zaman olmadı.
Şimdi gelinen noktada sizin anlamadığınız şudur: Umursamadığınız, aşağılayıcı sıfatlarla tanımladığınız bu sabırlı yığınlar, bu derin akıl kümesi sadece bir partiye, sadece bir lidere oy vermiyor! Ülkedeki istikrara, kendi değerleriyle barışık, değerlerine saldırmayan bir yapıya oy veriyor. Sessiz sedasız,“gezi”ye çıkmadan özgürlüklere yol veriyor. Bu beğenmediğiniz, üstten tavırlarla küçümsediğiniz akıllı ve erdemli çoğunluk yeni bir ülke inşa ediyor, yeni bir Türkiye kuruyor. Artık karar sizin ya bu önlenemez gelişmelere ayak uydurursunuz yada tarihte yaşamış tüm despot ve zorbalar gibi hüsrana uğrar ve nefretle anılırsınız. Bu halk sadece, “Yeter! Söz özgürlüklerindir” diyor!
Artık Meclis de özgürleşiyor.
Eğitim-Bir-Sen Kadın Kolları Başkanı
Safiye Özdemir
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.