Cihan Asan
Okul Öncesi Eğitimin Önemi
Kalkınmanın temeli eğitime dayanmaktadır. Eğitimde ilerlemenin şartı ise temele inmektir. Bu da ancak eğitimin temeli sayılan okul öncesi eğitimine gereken önemin verilmesi ile gerçekleştirilebilir.
Okul öncesi eğitim; doğumdan başlayıp zorunlu eğitim yaşına kadar çocukların gelişim özellikleri, kişisel ayrılıkları ve yetenekleri göz önünde bulundurularak onların bedensel, duygusal ve toplumsal yönden gelişmelerine yardımcı olmak amacı ile aileler, özel ve kamu kuruluşları tarafından uygulanan eğitimdir.
Giderek zorlaşan hayat şartları ve artan ihtiyaçlar, hızla kentleşme hareketleri ve sanayileşme kadını da üretime katarken, çocukların eğitim problemlerini de beraberinde getirmektedir.
Aslında bütün çocuklarımız için bu problem köklü çözüm beklerken, çalışan annelerin çocukları için daha da ağırlık kazanmaktadır. Çünkü çalışan annelerin çocukları; gündüzleri bir bakıcıya veya yaşlı bir yakınına ya da sokağa terk edilmektedir. Bu çocukların yetiştirilmesine köklü bir çözüm getirilmezse, bu hususun birçok problemi de beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Çünkü, çocuk bakma yaşını geride bırakmış yaşlı yakınlarımızın verebilecekleri bakım ve eğitim yetersiz kalmaktadır. Sonuçta gerekli sevgi ve bilgi ortamından yoksun kalan bu çocuklarda; saldırganlık, mızmızlık, sinirlilik hallerinin yanı sıra tırnak yeme, parmak emme, altını ıslatma ve benzeri cinsel bozukluklar ortaya çıkabilir.
Kentlerde durum böyle iken, kırsal kesimde çocuğunu evde ya da tarlanın kenarında bırakı veren annenin çocuğu için daha asgari bir bakım bile söz konusu olamaz. Ölümleri doğumları kadar doğal sayılmakta, ancak bırakıldıkları koşullarda yaşayabilen çocuklar kalabilmektedir.
Kuşkusuz sorun sadece annenin çalışıyor olması ile çocuğunu bırakacağı bir yerin gerekliliğinden ibaret değildir. Kreş, yuva ve hazırlık eğitimi çocuğun okul öncesi eğitimi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Okul öncesi eğitimi veren kuruluşlar çocuklara yeteneklerine, ilgi ve seviyelerine uygun temel eğitim ve alışkanlıklarını kazandırarak onları toplumsal hayata hazırlarken ailenin ve özellikle de annenin yardımcısı olmaktadırlar.
Çocuğun gerçek fizyolojisi, sosyal ve duygusal gelişmesi şekillenmeye başlarken, bilinçli ve sistemli bir eğitime ve ortama ihtiyaç vardır. Bu ortamı çalışan bir annenin sağlayabilmesi söz konusu olamaz. Ağır yaşam koşulları ve günlük sıkıntılarla yorgun bir şekilde eve gelen anne, çocuğun ancak ve ancak yemesi ve de yatması ile ilgilenebilecektir. Bu çocukların eğitimini doğumdan itibaren söz konusu olan okul öncesi eğitim kurumları olan kreş, yuva ve hazırlık gibi birimler üstlenmelidir.
Emici zihin dönemi adı verilen 0 – 6 yaşlarındaki çocukların çeşitli nitelikleri, yetenekleri ve kişilikleri bu yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan çocuğun gelişiminin en ilginç ve en dikkat isteyen dönemi bu yaş dönemleridir.
Bu sebeplerden dolayı okul öncesi eğitiminin çocukların yetiştirilmesinde çok büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kreş ve yuva eğitimi çok yaygın olmamakla beraber özel kuruluşlar tarafından karşılanmaya çalışılmakta, hazırlık eğitimi ise son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmaya çalışılmaktadır.