Rasim Asker
MEB'den Asimetrik Uygulamalar
MEB her sıkıştığında gündemi saptırmak için 28 Şubat mağdurlarının üzerinden gündemi mi değiştiriyor?
13 Ağustos 2013, Salı
Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı, 28 Şubat sürecinde işinden istifa eden veya ettirilerek görevinden ayrılmak zorunda kalan bin sekiz yüz kişinin son 10 yılda tekrar görevine geri döndüğünü açıkladı. Bu demokrasi ve insan hakları açısından oldukça sevindirici bir gelişme. İnsan kendine şunu da sormadan edemiyor: ''28 Şubat Post Modern Darbesi'' dedikleri olay 1997 yılında gerçekleşti. O günden bu güne 16 yıl geçti. AKP 16 yılın 11 yılında iktidar ve halen iktidarda. Ortaya çıkan bu problemi çözemedi ve halen sürüncemede bırakıyorsa sormak lazım: MEB her sıkıştığında gündemi saptırmak için 28 Şubat mağdurlarının üzerinden gündemi mi değiştiriyor?
Sayın Bakan dersane çalışanlarını bakanlığa entegre edecek bir sistem üzerinde çalıştıklarını ifade etmiş. Milli Eğitim Temel Kanunu hala yürürlükte olduğuna göre eğitimi şekillendirmek de Sayın Bakan'ın ve ekibinin işi. Bu sektörde yaklaşık yetmiş bin çalışan var. Öyle ha deyince ne kapatabiliyorsunuz ne de entegre edebiliyorsunuz. Birazcık geriye baktığımızda, dersaneleri kapatacağız dedik. Olmadı. Dersaneler okul olsun dedik. Olmadı. SBSyi kaldıracağız dedik. Olmadı. Tüm liseleri anadolu yaptık yine olmadı. Bu sefer de normal lise öğrencilerini gönderecek okul bulamadık. Çok programlı liselerin bünyesinde normal lise sınıfları oluşturulsun dedik. Öğrenciyi yönlendirecekseniz, seçecekseniz ortaya bir kriter koyacaksınız buna göre değerlendireceksiniz. Seçme varsa her veli kendi öğrencisinin diğerlerinden başarılı olmasını ister. Bunun için de destek arar. Destek ise dersanelerdedir. Kapatırsanız merdiven altına iner. O zaman da denetimini ortadan kaldırırsınız.
Öğretmen atamaları gündeme geldiğinde Sayın Müsteşar twitter üzerinden kamuoyunu bilgilendirdi. İyi de oldu. İşte tam da ne olduysa il içi atamaların sonrasında oldu. Sayın Müsteşar, öncesinde ''Çok fazla öğrenim özrü ataması talebi olacak, bundan dolayı bu kadar talebi karşılamamız mümkün değil.'' demişti. Özür atamaları duyurusu yayımlandığında baktık ki öğrenim özrü dahil edilmiş. İyi de, yüksek lisans yapan öğretmenlerden bazıları öğrenim özrüne yer verilmeyecek diye il içi tayin istediler. Biz de il içi tayin isteyen öğretmene özür durumu atamasını kapattık. Bu insanlar mağdur. Buyrun ayıklayalım pirincin taşını. Kristal kürelerine baksalardı derseniz benim diyeceğim birşey yok.
Tam biraz toparlandık derken yönetici atamaları gündeme geldi. Yönetmelik yayımlandı. Yetkili sendika temsilcisi komisyondan çıkarıldı. Mülakat getirildi. Yapılacak mülakatın ne kadar objektif olacağı konusunu tartışmayalım. Akabinde bir yazı ile atamaların hangi sıralama ile yapılacağı açıklandı. Önceliğin sınava dayalı yönetici atamasına verilmesi emredildi ve de bu işlemler bir takvime bağlandı. Bu uygulama yönetmeliğe aykırı. Bir bakanlık kendi çıkardığı yönetmeliğe aykırı olarak davranmalarını personelden ister mi? İstiyormuş. Bunu da gördük.