Suikastın ardından tamamı muhafazakâr kimliğiyle bilinen yüzlerce kişi gözaltına alındı. Bunlardan biri de sabıkalı üç tanığın ifadesi üzerine, cinayetten 7 yıl sonra gözaltına alınan gazeteci Abdulhamit Çelik. Suikastın düzenlendiği gün (24 Ocak 1993) düğünü olan Çelik, video kayıtları ve yüzlerce tanığa rağmen tutuklandı. Çelik, yakalanan 625 kişiden birçoğuna işkenceyle ‘Mumcu’yu ben öldürdüm’ diye ifade verdirildiğini iddia ediyor.

Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili en çarpıcı tutuklama, cinayetten 7 yıl sonra İstanbul’da yaşandı. Cinayetin işlendiği 24 Ocak 1993 Pazar günü düğünü olan gazeteci Abdulhamit Çelik, video kayıtları ve yüzlerce tanığa rağmen sabıkalı üç tanığın ifadesiyle suikastın faili olarak tutuklandı. İşkence altında ifade verdiğini anlatan Çelik’e göre davada asıl suçluların yakalanmasını engellemek için şüpheler organize şekilde muhafazakâr kesimin üzerine çekildi. Çelik, dava sürecinde hiçbir delile dayandırılmadan aralarında Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, İsrail konsolosu, bir Amerikan subayı ve Suudi Arabistan askeri ataşesinin öldürülmesi gibi 18 ayrı suikastın faili olmakla suçlandıklarını ifade ediyor.

Abdulhamit Çelik, Uğur Mumcu soruşturması kapsamında gözaltına alınan 625 kişiden birçoğuna işkenceyle ‘Mumcu’yu ben öldürdüm’ şeklinde ifade verdirildiğini iddia ediyor. Çelik, yargılama sürecinin 5 yılı geçmesi sebebiyle serbest kaldığını, ancak davalarının halen sürdüğünü aktarıyor. Mumcu’nun abisi Ceyhan Mumcu’nun gözaltına alındıklarında suikastı kastederek, ‘bunların yaptığına inanmıyorum’ dediğini dile getiren Çelik, “Ancak daha sonra o da bizi suçladı. Onu buna kim inandırdı? Bunların ortaya çıkarılması lazım.” diye konuşuyor.

Tanıkların ifadeleriyle polisin kendilerine Tevhit-Selam Kudüs Ordusu ismini taktığını söyleyen Çelik, “Tevhit bizim derginin, Selam da gazetemizin ismiydi. Kudüs ismini de kendileri eklemiş. Böylelikle nur topu gibi bir örgütümüz! oldu. Biz yakalandıktan 2 ay sonra Sincan’da bir kişinin tarlasında 50 adet silah bulunmuş. Silahlarda ne parmak izimiz vardı ne de herhangi birimizin ifadesinde itirafı vardı. Bu silahlar da üzerimize monte edildi. Böylece silahlı terör örgütü ilan edildik.” diyor.

Çelik işkence sırasında yaşananları ise şöyle anlatıyor: “Polisler, sorguda Uğur Mumcu’dan bize ne? Bizim için önemli olan bu dosyayı kapatmak diyorlardı. Beni yaş beton üzerinde yürüterek gömmekle tehdit ettiler. Sorgu odasının camını açık bırakarak ‘istediğimiz zaman seni atarız, sonra intihar etti deriz.’ dediler. Başıma silah dayadılar. 24 saat çırılçıplak bırakılıyordum zaten. Eşini, çocuğunu getiririz aynısını onlara da yaparız dediler. İşkenceye dayanamayarak, ‘Mumcu’yu ben öldürdüm’ diye ifade verdim. Mahkemede ise ifademin işkenceyle alındığını anlattım. Cinayet günü düğünüm vardı. Nikâh davetiyem, düğün videolarım her şeyim var. Mahkeme bunları kabul etmedi.”

zaman