KÜLTÜR
TENEKE ADAMDAN ÖZÜR DİLEMEM
Ünlü mütefekkir-şair Necip Fazıl Kısakürek vefatının 30. yılında düzenlenen bir panelle anıldı. İBB eski Kültür Müdürü Hüseyin Öztürkün yönettiği panelde konuşan Maltepe Üniversitesi İİBF Dekanı Nazif Gürdoğan, gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş, Ali Haydar Haksal ve Bünyamin Yılmaz, Kısakürekin inancı uğruna verdiği mücadeleyi, çektiği sıkıntıları anlatarak şiirlerinin ne anlam ifade ettiğini anlattı. Ayrıca Kısakürek ile yaşadıkları anıları aktardılar.
SAVAŞI ŞİİRE, ŞİİRİ DE SAVAŞA YANSITMIŞTI
Bağcılar Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Sanat Merkezindeki panelde ünlü şairin bilinmeyen yönlerini anlatan Gürdoğan, Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal ve Kısakürekin 20. yüzyıla damgasını vuran şairler olduğunu ifade ederek, Yahya Kemal kültürümüzün geçmişteki görkemli günlerini bugünlere taşımaya çalışmıştır. Akif ise savaşı şiire, şiiri de savaşa yansıtmıştır. Savaşın acı günlerini şiire dökmüştür. Kısakürekde geleceği anlatan şairimizdir. Türkiyenin geleceğini, bugünlerini anlatmıştır dedi. Gürdoğan, O, cebimizde kaybettiğimiz güneşi başka yerde aramayalım derdi. Anadoluda batan güneş yine Anadoludan doğacaktır diye konuştu. Kısakürekin hep Kaldırımların şairi olarak bilindiğini hatırlatan Gürdoğan, O kendisini kaldırımların şairi olarak değil, Çilenin şairi olarak bilinmek istemiştir dedi. Seyyid Abdülhakim Arvasiyi tanıdıktan sonra Kısakürekin hayatının değiştiğini kaydeden Gürdoğan, bir hatırasını şöyle anlattı: Erzurumdaki bir konferans sırasında Beşir Atalayın evinde, kendisine tasavvuf sorulmuştu. O da, tasavvuf yataklı vagonda gitmek gibidir. Siz önce trende yer alın demiştir.
BUGÜNKÜ YÖNETİMDEKİ KADRO ONU DİNLERDİ
Gazeteci-yazar Ekrem Kızıltaş da, Kısaküreki 18 yaşında tanıdığını belirterek, Milli Türk Talebe Birliğinden, vefatına kadar olan dönemde konferanslarını ve seminerlerini takip ettiğini belirtti. Kızıltaş, bugün Türkiyeyi idare eden kadronun, belediye başkanlarının, öğretim üyelerinin 1970li yıllarda Kısakürekin sıkça seminerlerini ve konferanslarını dinlediklerini hatırlatarak, şunları söyledi: Üstat o zamanlar karşısında oturan insanlara bir şeyleri öğrenmenin, bir şeylere karar vermenin, bir şeyleri ellerine almalarının yol ve yöntemlerini söyler, mutlaka o insanları cesaretlendirmek için elinden geleni yapardı. O dönemde Anadolunun bağrından kopup gelen, Kayserili tornacının oğlu Cumhurbaşkanı, Rizeli kaptanın oğlu da Başbakan oldu. Bir esnafın ya da çiftçinin oğlu da bakan veya milletvekili oldu. O zaman çevresine ürkek bakan insanlara, yapabilirsiniz, siz de bu memleketi idare edenler arasına girebilirsiniz, siz de önemli noktalara gelebilirsiniz dediği için ciddiye alınıyordu diye konuştu.
TENEKE ADAMDAN ÖZÜR DİLEMEM
Paneli yöneten Hüseyin Öztürk de, Kısakürek ile yaşadığı anılarını paylaştı. Öztürk, 1974te MTTBde iftar yapıyoruz. Üstat, yazarlar Ergün Göze, Ahmet Kabaklı ve birçok profesör de katılmıştı. Konuşmalarını yapmak üzere onlara söz verdik. Ancak, Kısakürekin yanında konuşmaktan imtina ettiler. Bunun üzerine o da, Hüseyin onlar konuşmayı beceremez. Şu mikrofonu ver demişti. Hiçbiri onun yanında fikir beyan edemezdi diye konuştu. Üstatın, 1982 yılında 163. maddeden ceza aldığını hatırlatan Öztürk, şöyle konuştu: Zamanının ihtilal lideri Kenan Evren, benden özür dilesin, onu yaşından dolayı affedeyim demiş, o da, öyle teneke adamdan özür dilemem. Gider yatarım demişti. Üstat, vefat ederken de bu düzene karşı cezalı gitti. Yatacaktı ancak rahmetli oldu Kısakürekin öğrencilerinden olan Ali Haydar Haksal da, Kısakürekin yargılandığı dönemde savcıların karşısında muhteşem bir savunma sergilediğini ve davasından asla vazgeçmediğini vurguladı. Bünyamin Yılmaz da, ünlü şairin 1935 yılında Abdülhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra bohem hayatından farklı noktalara geldiğini söyledi.
yeniakit