KÜLTÜR
ÇANAKKALE SANA DARGINIM!
Çanakkale Savaşları 1915-1916 yılları arasında yapılan kara ve deniz savaşlarını kapsar. Asıl büyük saldırılar ise 18 mart 1915te başlamış Haçlı güçleri ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kalmıştır.
Çanakkale haçla hilalin, zalimle mazlumun, güçlüyle güçsüzün, imanla küfrün çarpıştığı ender savaşlardandır. Onun için Akif bu savaşı Bedr Savaşına benzetmiş ve şöyle seslenmiştir.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Öyle bir savaştır ki Çanakkale; Mehmedin karşısına, tüm renkler, tüm ırklar, yamyamlar, Hindular, tüm dünya çıkmıştır adeta. Aslında Çanakkale Savaşını tüm hakikatleriyle Akif Çanakkale Şehitleri şiirinde özetlemiştir.
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
İttihat ve Terakkicilerin vatanı içine düşürdükleri buhran ve milleti sürükledikleri felaket neticesinde gerçekleşen Çanakkale Savaşlarında Mehmetçiğin komutası ne yazık ki Enver Paşa tarafından 1. Ordu Komutanlığına atanmış olan Alman Mareşal Liman Von Sanderse verilmiştir. Sanders uyguladığı yanlış savaş stratejileriyle ve yaptığı rezalet savaş planıyla onbinlerce Mehmetçiğin canına mal olmuştur.
« Örneğin, Liman Paşanın emriyle yapılan 19 Mayıs gecesi taarruzunda bir gecede, tam 9000 Mehmetçik can vermiştir. Üstelik Liman Paşa anılarında bu taarruzun bir hata olduğunu şöyle itiraf etmiştir: Bahis konusu taarruzun tarafımdan işlenmiş bir hata olduğunu itiraf ederim. Bu hatayı düşman kuvvetlerini iyi takdir edememekle ve elimizdeki az topçu kuvvetiyle ve çok sınırlı cephaneyle bu işi başaracağımızı önceden hesaplayamamakla işledim
Liman Paşanın hatasının yol açtığı bir gecelik kayıp, Atatürkün komutanlığındaki Kurtuluş Savaşında bütün cephelerdeki kayıplara eşittir!..
Çanakkale son neferine kadar Müslüman Türk nüfusunun kırıldığı bir savaştır. Yazar Sümeyra Sağlam Saydam, kaleme aldığı "Kan ve Mürekkep" adlı kitabında, hiçbir savaşta Çanakkale Savaşları'nda olduğu kadar okumuş, eli kalem tutan insanın ölmediğini yazar. Bu savaşta askeri okulların son sınıf öğrencileri ile tıp fakültesinin 3-4'üncü sınıf öğrencilerinin yanı sıra liselerden çocuk denecek yaştaki gençler de cepheye alınmıştır.
1915′te bütün öğrencileri şehit düşen Galatasaray ile İstiklal Savaşı yıllarında Konya ve İzmir liseleriyle Kayseri ve Balıkesir liselerinin mezun veremedikleri bilinmektedir.
Çanakkale destanında, bugünkü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, eski adıyla Darul-Fünun öğrencilerinin ayrı bir yeri vardır. Darul-Fünun 1. sınıfta öğrenim gören 2 bin 500 tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkaleye koşmuş, 2 tümen hâlinde Geliboluya giden gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit olmuştur. Bu nedenle sonraki yıl açılışta siyaha boyanan Darul-Fünun, 1921 yılında mezun verememiştir.
Çanakkalede tam bir katliam yaşanmış tam bir vahşet sergilenmiştir. Müslüman Anadolu halkı son neferine kadar kırılmıştır. Durum tam da Akifin ifade ettiği gibidir.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Çanakkale bir destandır evet, ama bize faturası çok ağır olmuştur. Ülkenin bir yüzyılını ilgilendiren okumuş nesil tamamen yok olmuştur. Onun için tarihçiler bu savaşın bir subaylar savaşı olduğunu söylemişlerdir.
Emperyalizmin uşakları tüm çirkefliklerini bu savaşta sergilemiş Kuzey Afrikadan, Endonezyadan binlerce Müslümanı yine Müslüman kardeşleriyle çarpıştırmıştır. O dönemde Fransızların sömürgesi olan Senegalliler, denizyoluyla Çanakkaleye getirilmiştir. Kara savaşlarının şiddetlendiği zamanlarda Seddülbahir denilen yerde ezan sesini duyan Senegal askerleri ve çok sayıda siyahi Müslüman, İngilizlere ve Fransızlara ait topları imha etmiştir. Bu davranışlarından sonra birçok Senegalli Müslüman asker, Fransızlar tarafından öldürülürken birçoğu da istihbari bilgileri Türk tarafına sızdırır diye Gökçeadaya sürülüp, bir süre sonra burada kurşuna dizilmiştir.
Çanakkalede İngilizler ve müttefikleri mağlup olmuşlardır. Savaş bitmiş, fakat İngiliz hilesi bitmemiştir. Savaştan sonra İngilizler Londranın iki önemli caddesine, Oxford ve Cambridge caddelerine birer heykel dikmişlerdir. Hâlen mevcut olan bu heykellerde, Osmanlı askerinin süngüsünün ucunda bir İngiliz askeri tasvir edilmekte ve altında şu ifadeler yazmaktadır: Türkler, Çanakkalede babanı böyle öldürdüler
Çanakkale bir destandır, anlatmakla bitmeyen bir destan. Anlattıkça bir parçası eksik kalan bir destan...
Elde asker kalmadığı için Tıp Fakültesi öğrencileri, lise son sınıf öğrencileri, okullarını bitiremeden toprağa düşen bedenler...Çanakkale Türküsü anlatır bu gerçeği...Bugün insanımız bu türkünün Çanakkaleye ait olduğunu zanneder. Oysa ki bu türkü Kastamonu yöresine aittir. Türkünün kaynağı Kastamonulu İhsan Ozanoğlu'dur.
Türkü Karadenizin hoyratlığını ve yiğitliğini yansıtır.
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim eyvah
Gerçi ne fark eder ki memleketimin her yöresinden ne isimsiz kahramanlar can vermiştir o siperlerde. Bir türkü de Tokata aittir.
Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler geliyor
Kızların gözü yaşlı
Öyle bir katliam, öyle bir vahşet yaşanmaktadır ki 15 yaşındaki çocuklar dahi İttihat ve Terakkiciler tarafından cephelere sürülmüştür.
Bu destanı elbette bu köşeye sığdırmak mümkün değildir. Evet, Çanakkale bir kahramanlık öyküsüdür. Ama kısa sürede sonuç alınacakken ve bu kadar can kaybı olmayacakken ne yazık ki ordunun yönetimini tamamen Almanların eline geçtiği için ve savaşın erken bitmesi Almanların işine gelmediği için uzadıkça uzayan sonuçta 253 bin Mehmetin canına malolan bir destan...
Bugün Çanakkale Savaşından çıkaracağımız çok önemli dersler vardır. Domuz derinden post olmayacağı gibi domuzlardan dostta olmaz.
Bu millet tarihini öğrendiği ölçüde gerçeklere ulaşacaktır yapmamız gerekense bu millete tarihini doğru bir şekilde öğretmektir. Bu vesileyle Çanakkalede ve yurdumuzun dört bir yanında şehit düşen askerlerimize Yüce Allah rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.
Nurullah Yılmaz
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.