Danıştay 12. Dairenin 31/10/2014 tarih ve 2013/5829 esas no ile verdiği karar, 657 Devlet Memurları Kanunundaki ‘Basına bilgi ve demeç verme’ konusuna farklı bir boyut kazandırdı. Danıştay daha önce verdiği birçok kararda, devlet memurlarının basına verdiği bilgi ve açıklamaları ancak, memurun yürüttüğü göreve ilişkin olması durumunda yasak kapsamında değerlendiriyordu. İçtihat niteliği taşıyan bu yeni kararla, konu daha da detaylandırmış, söz konusu belgelerin kamuoyu ile paylaşılmasının ifa edilen kamu hizmetinin yürütülmesini aksatacak ve idarenin faaliyetlerini zorlaştıracak nitelikte olup olmadığına dayandırılmıştır.

Örneğin bir okul müdürünün, bir internet sitesinde, gündemdeki sosyal, kültürel birtakım konulardan bahsetmesi, ücret artışlarının yeterli olmadığını belirtmesi veya yeni çıkan bir yönetmelik hakkında fikirlerini paylaşması, basına bilgi vermek, demek değildir. Çünkü yeni bir yönetmeliğin yorumlanması veya ücret artışının azlığından bahsedilmesi, okul müdürünün ne görevi ile ilgili bir husustur ne de ifa edilen kamu hizmetinin yürütülmesini aksatacak veya zorlaştıracak niteliktedir.

Danıştay bir taraftan memurun konuşabilme, yazabilme vb. konularda ki özgürlüklerinin çerçevesini genişletirken, eğitim personelinin okul internetinden mesleği ile ilgili bilgi, belge, makale vs. edinememesi nasıl açıklanabilir ki? Oysa yetkililerin işin mutfağındaki eğitimci yazarlar için, teşvik edici çalışmalar ve projeler geliştirilmesi ve hatta yukarıda bahsettiğimiz Danıştay kararı doğrultusunda biran evvel düzenleyici işlemler yapmaları gerekmez mi?

Hal böyle olmayınca, eğitimin camiasının içinde olmayan ve birtakım konulara ancak kendisine ulaşan twitter ve mailler ile vâkıf olan ve bunları da şovmence yazılarla dile getiren eğitim camiasının Ali TEZEL’i olmaya aday Abbas GÜÇLÜ’ lerin güçlenmesinin önü nasıl alınacak?

Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.