KÜLTÜR
Alevi Dedeler ateizme karşı uyardı!
Geçtiğimiz günlerde Tuzla Belediyesi Nikah Sarayında Alevi Dayanışma Platformu tarafından bir panel düzenlendi. Sunuculuğunu Zekeriya Aktürkün yaptığı program Yaver Daştanın Kuran-ı Kerim tilaveti ile başladı.
İnsanlığın şifresi sevgidir
Dokuz tane Alevi Bektaşi derneğinin bir araya gelmesiyle organize edilen programa çok sayıda izleyici iştirak etti. Panelin ilk konuşmasını Musa Küçük Dede yaptı. Sözlerine besmele ve salavat ile başlayan Musa Dede, insanlığın şifresinin sevgi, saygı, doğruluk ve güzel ahlak olduğunu, yaşamanın şifresinin ise üretmek olduğunu söyledi. Şehirliysen şehre göre üretken ol, köylüysen köye göre bir şeyler üret diyen Musa Dede dinimizin çalışmaya verdiği önemden bahsetti.
Neden kandilleri kutlamıyoruz?
Dede ailelerine mensup onlarca davetlinin iştirak ettiği panelde Musa Küçük Dede, İslamın toplumsal hayattaki dinamikleri olan kandil günleri konusunda anlamlı bir çağrıda bulundu. Şöyle dedi: Ben de seyyidim, ben de dedeyim, ben de Hz Muhammedin soyundan geliyorum diyenlere diyorum ki: Siz Hz. Muhammedin torunları veya o yolun yolcuları iseniz, Hz. Muhammede Kuran indiği zaman onun en mutlu günü değil miydi? Canlarım! Peki niye biz o günü kutlamayalım? Hz. Muhammed miraca çıktığı zaman onun en mutlu günü değil miydi? Canlarım! O zaman o günü niye kutlamıyoruz biz? Kutlu doğum haftası var, diğer mutlu günler var, o günlerde biz neredeyiz? Biz onun ümmetiysek onun peşindeysek, onu seviyorsak niye bu günleri kutlamıyoruz?
Mescidi de ihmal etmedik
28 sene önce cemevini kurarken yanına da isteyenlerin de namaz kılması için mescit kurduğunu, bunu da bir hoşgörü anlayışı ile yaptığını söyleyen Musa Küçük Dede; Birçok insan bu mescidi görünce bu mescit nedir ki sen bunu yapmışsın diyor. Ben de diyorum ki Hz. Muhammed Medineye ilk geldiğinde Mescid-i Nebeviyi yapmamış mıydı? dedi.
Oyunlara gelmeyelim
Sevgi ve hoşgörü mesajları ile konuşmasını bitiren Musa Küçük Dededen sonra yaptığı ilmî ve Kuranî araştırmaları ile tanınan ve Türkiyedeki ilk Alevi okulunun açılmasına vesile olan Mehmet Özdurmaz Dede Alevi inancı ve ilim konulu bir tebliğ sundu.
Konuşmasına besmele, hamdele ve Resul-i Ekreme ve aline salavat ile başlayan Mehmet Özdurmaz Dede, Aleviler ve Sünniler üzerinden birtakım oyunlar oynandığını söyledi. Bu oyunlara karşı dikkatli olmak gerektiğini söyleyen Mehmet Dede şunları söyledi: Eğer birbirimizi tanıyamazsak bir takım oyunlara alet olabiliriz. Birisi kalkar cem evini kundaklar, sonra Sünniler yaptı der, birisi kalkar camiyi kundaklar, Aleviler yaptı der. Biz geçmişte bunun acısını çok çektik. Birbirimizi tanıyamazsak birbirimize düşman kesiliriz. Bugün Ortadoğuda olanlar hepimiz için bir ibrettir.
İlimsiz iman olmaz
Sağlıklı bir inanç için ilmin zaruret derecesinde önemli olduğunu, ilimsiz yapılan hiçbir işte hayır olmadığını vurgulayan Mehmet Dede sözlerine şöyle devam etti: Bir yerde ilim yoksa orada mutlaka cehalet ve birtakım önyargılar vardır. Hacı Bektaş Velinin ortaya koyduğu dört kapının birinci kapısı olan şeriat kapısına baktığımız zaman; onun birinci makamının iman, ikinci makamının da ilim olduğunu görürüz. Ondan sonra da ibadet makamı gelir. Allahın bizden istediği samimi bir iman, sağlıklı bir ilim ve riyasız bir ibadettir. İşte bu üçü bir arada olursa insanı menfaate ve riyakârlığa dayanan din duygusundan kurtarır.
Dört çeşit aydınlık vardır
Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin dört çeşit karanlık ve aydınlık olduğunu bildirdiğini söyleyen Mehmet Özdurmaz Dede bunları şöyle sıraladı: Birinci olarak kişinin madde karanlığı vardır ki onu akıl nuru aydınlatır. İkinci olarak cehalet karanlığı vardır ki onu ilim nuru aydınlatır. Üçüncü olarak nefsin karanlığı vardır ki bunu marifet nuru aydınlatır. Dördüncü olarak gönül karanlığı vardır ki onu da aşk ve muhabbet nuru aydınlatır.
Mitleri bırakıp hakikate koşalım
Bir proje olarak yürütülen Alisiz, Ehl-i Beytsiz ve Kuransız Alevilik çalışmalarının yoğun olarak yapıldığı günümüzde Alevilere öncülük edenlerin çok dikkatli olması gerektiğini hatırlatan Mehmet Özdurmaz Dede bu konuda şunları söyledi: Toplumun önüne geçenlerin, insanları Ehl-i Beytin gemisine götürmeleri gerekir. Eğer götürmüyorlarsa öne geçmemeleri lazım. Biz insanları Ehl-i Beyt yoluna taşımayacaksak, kendi ürettiğimiz mitlere götüreceksek bunun vebali altından kalkamayız.
İlim yolundan gidilmezse Aleviler Hıristiyanlaşabilir
Yahudi ve Hıristiyanların da Aleviler üzerinde bazı amaçları olduğunu hatırlatan Mehmet Dede eğer ilim yolundan gidilmez ve meselelerimiz ilimle çözülmezse çok değil on- on beş yıl içerisinde Hristiyanlaşmış bir gençlikle karşı karşıya kalınacağını ifade etti. Bunu da rastgele söylemediğini, bir araştırmaya dayalı olarak söylediğini vurgulayan Mehmet Özdurmaz Dede sözlerine şöyle devam etti: Bunun çalışmasını yaptık; Esenyurttan, Kartaldan tutun da diğer semtlerimizdeki gençlerimizin birçoğunun Hıristiyanlaştığını veya Yahova Şahitlerinin derneklerine üye olduğunu tespit ettik. Sebep ne? Çünkü ilim tahsil edemiyoruz. Hangi kurumumuzun bünyesinde bir okul var? Ondan sonra da A grubu B grubu çıkıyor İslamsız Alevilik, Alisiz Alevilik diye bir takım ideolojiler ortaya çıkartıyor.
Arapça ve Osmanlıca öğretiyoruz
Başkanı bulunduğu Tuzla Ehl-i Beyt Derneğine bağlı olarak kurmuş olduğu okulda, Arapça ve Osmanlıca eğitimi verdiklerini söyleyen Mehmet Dede bunun gerekçesini şöyle anlattı: Biz bu okulumuzda Arapça eğitimi veriyoruz. Niye? Kuran-ı Kerim Arapça ise onu sağlıklı bir şekilde anlamamız için, analiz etmemiz için İkincisi Osmanlıca ve Farsça eğitimimiz var. Çünkü bizim arşivlerdeki belgelerimiz Osmanlıca yazılmış. O halde bizim o bilgilere ulaşabilmemiz için bu dilleri bilen araştırmacılarımızın olması lazım.
Ateizm tehlikesinin farkına varın
Panelde konuşanlardan birisi de bizim ilk defa karşılaştığımız Sinan Boztepe Dede idi. O da konuşmasına hamd ve dualarla başladı. Çok açık ve net ifadelerle konuşan Sinan Boztepe Dede Alevi kurumlarındaki bir takım yanlışlıklara değindi.
Bir takım Alevi kurumlarının ateist bir düşünceye sahip olduğunu ifade eden Sinan Boztepe Dede şunları söyledi: Bir kısım kurumlarımız ne yazık ki ateizmin günümüzdeki temsilciliğini devam ettiriyorlar. Tabelalarında Ehl-i Beytin ismi dahi olsa kurumlarının içinde Alisiz Alevilik ve Kuransız Alevilik söylemleri hâkim. Kurandan ve Ehl-i Beytten uzaklaşan bir inanç illa ki farklı yerlere yaslanacaktır. Kimisi kendini ateizme, kimisi de Hıristiyan ve Yahudi lobilerine yaslayacaktır.
Bunlar Aleviliği temsil edemez
Hristiyan ve Yahudi desteği ile kurulan bir takım Alevi dernekleri olduğunu söyleyen Sinan Boztepe Dede bu grupların televizyon, dergi gibi geniş imkânlara sahip olduklarını söyledi. Bunları hiçbir şekilde tasvip etmediklerini ve bunların asla Alevileri temsil edemeyeceğini söyleyen Sinan Dede sözlerine şöyle devam etti: Yahudi ve Hıristiyanlar İslamın içinde olup da İslama düşman edecekleri bir kesim arıyorlar. Çünkü İslamı vurmak böyle daha kolaydır. Gençlerimizin inançsal boşluğundan yararlanan bu lobiler Avrupa üzerinden Türkiyeye de görüşleri empoze etmeye başladılar. Avrupanın birçok bölgesinde Alevilik resmen din olarak kabul edildi. Böyle bir şey olabilir mi? Aleviliğin İslamın içinde olmadığı kabul edilebilir mi?
Allahı bilmeyen Aliyi ne bilsin
Bu tür derneklerin Alevi usul ve erkânına karşı da çok lakayt davrandığını söyleyen Sinan Boztepe Dede bu derneklere ait televizyonlardaki bazı çarpıklıklara şöyle işaret etti: Muharrem ayında lüks bir otelde viski yudumlayanlar Alevilerin temsilcisi olamaz. Allaha inanmayan adama televizyonda diyorlar Aliyi anlat. Adam İslama inanmıyor, adama diyorlar ki Aleviliğin dayanağı nedir? Böyle şey olur mu?
Kuran-ı Kerim Meali hediye edildi
Programın sonunda yüz yüze konuşma fırsatı bulduğumuz Sinan Dededen kendi faaliyetleri hakkında bazı bilgiler aldım. Çerkezköydeki derneklerinin yanına bir de mescit inşa ettiklerini, namaz da kıldıklarını, cem de yaptıklarını söyleyen Sinan Dede, Alevileri İslamdan uzaklaştırmak isteyen kişilere Allahın izni ile fırsat vermeyeceklerini ifade etti. Ben de kendisini imanî ve Kuranî hassasiyetinden dolayı tebrik ettim.
Program, katılımcılara yapılan ikram ile nihayetlendi. Programın sonunda katılımcılara içerisinde Kuran-ı Kerim meali, Huccetül Belaga ve Sahhife-i Seccadiye kitaplarının bulunduğu üçlü bir set hediye edildi.