Nail Çelik
Paketten Diyanet’e Özerklik Çıkmadı
Üyesi olmakla iftihar ettiğim Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhuriyetin kuruluşu ile ortaya çıkan bir devlet kurumu. Ve o zaman ki kuruluş amacı da kısmen dindar kesimi teskin etmek ve dindar kesimi kontrol altında tutmaktı.
Şöyle geriye dönüp o zaman ki şartlara baktığımız zaman haklılık payının olduğunu kabul edebiliriz. Fakat siyaset kurumu geliştikçe ve zaman ilerledikçe ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı o siyasetin durumuna ve konumuna göre ve o siyasetin emrine girmeye başladı. Siyasetçiler de bunu bilerek ve de Diyanet İşleri Başkanlığı'nı baskı altında tutarak büyük bir kitleye hitap ediyorlardı.
Yakın tarihten bir örnek vereyim, "Mehmet Nuri Yılmaz Diyanet İşleri Başkanı İzmir’e ziyaret için gelmiş ve tabii ki yardımcılarını ve danışmanını da getirmişti. Danışmanını tanıttılar bize, Emekli Albay Oğuz Kaleli. Kim bu? Eski Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harp Dairesi Başkanı. Bir anda şaşırmıştık. Sayın Diyanet İşleri Başkanımız bu Albaya ne danışacaktı? Hem de psikolojik alanda neyi danışacaktı? Bir muammaydı. Ama hep sorduk ve hep rahatsız olduk. Neden bir Kurmay Albay dedik durduk hep. Ve sonradan 28 Şubat tutuklananları arasında Oğuz Kaleli’nin de ismi geçti.
Diyanet İşleri başkanlığı böyle olmamalı ve böyle olmamalıydı. Bu kurum bir bilimsel kurumdu ve bilimsel kurumlarda kişiliğin ve kişilerin zedelenmemesi lazım. İslamiyette bir Din adamı sınıfı yoktur ki bir Din adamını kontrol mekanizması da olsun. Bir teokratik sistem değildir İslam’da olan şey.
İslam aklı esas alan, ilme değer veren, bilimi ön planda tutan ve bir konu üzerinde görüş belirtirken de müşavereye baş vurarak herkesin fikrini alıp saygı gösteren bir dindir. Bu dinde tabii ki ÖZERK insanlar vardır. Ve özerklikleri nedeniyle çok rahat hareket etme kabiliyeti gösterirler.
Gerek Osmanlıda ve gerekse şu anda ki durum göz önünde bulundurulduğu takdirde, elbette ki Diyanet İşleri başkanlığı bir kamu kurumu olarak Devletin kanadı altında yer almalı.
Fakat siyasi iktidarların kontrolüyle hareket eden, sıradan bir devlet kurumu değil özel bir kuruluş olması lazım. Bütün Din görevlileri’nin seçtiği üç veya dört tane başkan adayı arasından bir tanesini Sayın Cumhurbaşkanı seçmeli ve Diyanet İşleri Başkanlığı “ÖZERK” olmalı. En azından bir YÖK gibi olmalı.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.