Celal Boztepe
Öğrencileri Ödüllendirmeli (mi?) Yoksa Cezalandırmalı (mı?)
Klasik eğitim anlayışında bireyin davranışlarını istenilen kalıba sokmak amacıyla ödül ve ceza kullanılır. Özellikle küçük yaşlarda verilen ödüller o an için çözümler üretmesine karşın, birey büyüdükçe daha iyi ödüllerin verilmesini bekler ve ödül almadığı bir takım davranışları yapmaktan hoşlanmaz. Ayrıca ödül ve ceza sınıf içerisinde öğrenciler arasında bir kıskançlığa ve motivasyon bozukluğuna neden olan önemli bir etkendir. Ödül ve cezaya dayalı bir eğitim sisteminde öğrenci yalnızca o anı kurtarmak, ödül almak ya da ceza almamak için kendisinden beklenen davranışları sergiliyormuş gibi görünerek rol yapar, bu davranışlar kalıcı olmaz. Oysa eğitim sorumluluklarını bilen, dürüst, ahlaklı ve erdemli bir kişilik sahibi bireyler yetiştirme aracı olmalı ki insanlar sorumlulukları gereği yapmaları gereken iş ve işlemler için herhangi bir ödül ya da cezaya gereksinim duymadan üzerlerine düşeni yaptıklarında mutlu olmalı. Bunu sağlamak için ilkokuldan itibaren öğrencilere sorumluluk bilinci kazandırmaya yönelik geri bildirimler yapılmalı, özellikle hatalı davranışların olumsuz sonuçları ve neden yapılmaması gerektiği öğrenciye açıklanmalıdır.
Özellikle eğitim kurumlarında bir takım değişimler gündeme geldiğinde öncelikle eğitimciler direnç gösterir. Yılların vermiş olduğu alışkanlıklarını değiştirmek, kendilerini güncel koşullara uyarlayarak yenilikçi eğitim yaklaşımlarını uygulamak ağır gelir eğitimcilere ve direnirler. Değişimin kaçınılmaz olduğu çağımızda değişime eğitimin tanımından başlayarak, eğitim sistemimize çeki düzen vermek artık kaçınılmazdır. Eğitimi, Çiçero’nun tabiri ile; “Çocuğu insan haline getirme sanatına” ya da HerbertSpencer’in tarifi ile “İnsanı mükemmel bir hayatı yaşamaya hazırlama” becerisine dönüştüremediğimiz sürece daha mutsuz, daha vurdumduymaz ve bencil bireylerle bugünkünden de çok karşılaşacağız.