SENDİKA
Yükseköğretim İdari ve Teknik Personelin Sorunları ve Çözüm Önerileri
Sendikamız Eğitim Sen, "Ortak Yaşam İlkelerimiz"de ifade ettiğimiz üzere akademik, idari, teknik personel ve tüm yardımcı hizmetlerde hangi statüde olursa olsun üniversitede çalışanlar ile öğrencilerden oluşan topluluğu üniversite bileşenleri olarak tanımlar. Bu nedenle eğitim ve bilim emekçileri olarak, eğitimin ve bilimsel üretimin üniversitenin tüm çalışanlarının kolektif emeğinin ürünü olduğu bilinciyle, yükseköğretim alanında her zaman "yok sayılan" idari ve teknik personelin sorunlarını ve sorunlara dair oluşturduğumuz çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmanın, yükseköğretim hizmetinin nitelikli biçimde örgütlenebilmesi için hayati önemde olduğunu düşünüyoruz.
Bilindiği üzere yükseköğretim emekçileri, esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerine mahkum edilmek istenmektedir. Kamu Personel Rejimi‘ndeki dönüşüme paralel olarak, kadrolu istihdam edilen mevcut idari ve teknik personelin çalışma koşulları, sosyal ve özlük hakları da fiili ve keyfi olarak ellerinden alınmak istenmektedir.
Kamu hizmetlerini "kar-zarar" hesapları altında "alınır-satılır" bir hizmete dönüştürmek isteyen AKP, bu hizmetin iş gücünü de güvencesizleştirerek, tıpkı bir patron gibi istediğinde işten atabileceği biçimde istihdam etmenin yollarını aramaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın TÜMSİAD Genel Kurulu`nda işadamlarına seslendiği konuşmasında "İhbar tazminatını ödersiniz, kıdem tazminatını ödersiniz. Memnun değilsiniz kapıya koyarsınız. Öyle mi? İlanihaye çalıştırmaya mecbur musunuz? Bu yeni anayasa ile birlikte memur işçi ayrımını da ortadan kaldırmak lazım." sözleri, bu durumun en açık ifadesi olmuştur.
Mevcut sistemde bu amacına tam anlamıyla ulaşamayan AKP, çözümü performans denetimi sistemi getirmekte ve yoğun kadrolaşmanın yarattığı keyfi ve hukuksuz disiplin cezaları ile angarya, sürgün gibi yöntemlerle emekçileri baskı altına almakta bulmuştur. Liyakat ilkesini ayaklar altına alanlar, işi ehline bırakmak yerine her alanı kontrolü altında tutmak istemesi nedeniyle emekçilerden işin gereğini yapmalarını değil, sadece kendisine "itaat" etmesini istemektedir. Rekabet, verimlilik gibi söylemler altında emekçiler arasındaki dayanışmayı ortadan kaldıranlar, en küçük bir hak talebine ya da var olan hakların kullanılmak istenmesine sürgün, mobbing, soruşturma gibi yöntemlerle karşılık vermektedir.
Bir başka açıdan soruna yaklaşıldığında ise benzer işleri yapan emekçilerin farklı statü ve koşullarda istihdam edilmesinin, emekçiler arasındaki birlik zeminini ortadan kaldırması nedeniyle söz konusu hukuksuz, keyfi politikalara hizmet ettiği görülmektedir.
Bu sürecin yükseköğretim alanındaki idari ve teknik personele yansıması ise iş tanımının fiili olarak ortadan kalkması ve görev alanına girmeyen işlerde zorla çalışması olmaktadır. Özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında çalışmakta olan yükseköğretim alanındaki idari ve teknik personel, bu yasalar arasında sıkışmışlığın sonucunda oldukça fazla sorunla karşılaşmaktadır. Kangren haline getirilmiş bu sorunların çözümü, nitelikli bir yükseköğretim hizmetinin örgütlenmesinin ve emekçilerin insanca çalışma koşullarına sahip olmasının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Ayrıca söz konusu sorunlara ek olarak, hükümetin yükseköğretim politikalarını oluştururken idari ve teknik personeli yok sayan bir bakış açısı geliştirmesi, üniversite bileşenlerinin önemli bir kesiminin yükseköğretim alanına yabancılaşmasını da beraberinde getirmektedir. Özellikle üniversitelerde çalışan idari ve teknik personelin kolektif bir emeğin ürünü olan eğitim ve bilimsel üretim süreçlerinin içinde görülmemesi, idari ve teknik personelin üniversite ile arasındaki aidiyet duygusunu oldukça zedelemektedir. İdari ve teknik personelin üniversite bünyesindeki eğitim olanaklarından, sosyal imkanlara kadar karşılaştığı ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalar, had safhaya ulaşan bu sorunun çözümü noktasında acilen adım atılmasını zorunlu kılmaktadır.
Yaşanan tüm sorunları tespit etmek ve bu sorunlara dair çözüm önerileri geliştirmek amacıyla 04-05 Nisan 2015 tarihlerinde "Yükseköğretimdeki İdari ve Teknik Personelin Sesini Duymayan Kalmayacak!" başlığıyla yürüttüğümüz çalıştayımızın sonucunda ortaya çıkan bu raporun, "İnsan-Toplum-Doğa Yararına Üniversite" ve kamusal, parasız, nitelikli, demokratik yükseköğretim hizmeti mücadelemize katkı sunmasını temenni ederiz.
Raporu görmek için tıklayınız.
kaynak:egitimsen.org.tr