Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüzbinlerce öğretmenin, milyonlarca öğrenci ve velinin hayatını etkileyecek olan ‘TOEG Sınavı, Okul Yöneticilerinin Seçimi ve Dershanelerin Dönüşümü’ konularında yapmayı planladığı değişikliklerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Demokrat Eğitimciler Sendikası ( DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “ Eğitim sisteminde çok önemli değişiklikler yapılıyor. Tüm bu reformların zamana yayılarak, ortalığı ayağa kaldırmadan ve tansiyonu düşürerek yapılmasını elbetteki çok doğru ve önemli buluyoruz. Fakat eğitimdeçok irade, sistem ve kadro değişiklikleri oldu. Bunun faturasını da her zaman olduğu gibi öğretmenler ve öğrenciler ödedi. Umarız bir daha böyle olmaz ve eğitimde bu kez taşlar tamamen yerine oturur” dedi.
Milli Eğitimde devasa boyutlarda yapılan reform ve yenilik çalışmalarına hemen herkesin fikir, proje ve katkılarıyla destek olması gerektiğini kaydeden DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “ Eğitimin, bilimin ve aydınlanmanın önemine inanan, bu yönde her türlü yapıcı eleştiri, samimi katkı, haklı hesap sorma ve sorgulamada bulunan öğretmen, öğrenci ve velinin sayısı ne kadar çok artarsa, yaşadığımız ve çocuklarımıza bırakacağım ülkemiz o kadar daha iyi olacaktır” diye konuştu.
TEOG sınavlarında ve yerleştirmelerde okullar ve öğrenciler arasında adalet ve eşitliğin sağlanmasının en hayati husus olduğunu kaydeden Gürkan Avcı, Kırklareli’nde yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;
TOEG’DE BAŞARI EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ İLE OLUR!
Bunun sağlanması da eğitimde fırsat eşitliğinin, eğitimde kalite eşitliğinin olmasıyla alakalıdır. Her okulumuzun öğretmen sayı ve niteliği, donanımı, imkan ve altyapısının standardının yükseltilmesi ve eşitlinmesi ile mümkündür. Açık lise uygulamasına rağbet edilmemelidir. Öğrencilerimize nitelikli bir rehberlik hizmeti sunulmalıdır. Öte yandan yenisisteme göre TOEG sınavlarında yerleştirme, burs ve tercih süreçlerinin eski sisteme göre daha efektif ve sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Fakat bir kez daha belirtmeliyim ki adalet ve eşitliğin sekteye uğradığı en iyi sistemlerde bile sağlıklı ve verimli geri dönütler almamız mümkün değildir.
YÖNETİCİ ATAMA DA TORPİL VE KADROLAŞMA KIRMIZIÇİZGİMİZ!
Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği kapsamında “4 yıl ve üzeri sürelerle okul müdür ve yardımcısı olanların görevlerinin sona ermesi” yönünde alınan karar; “ başarılı” bulunan müdürler ve müdür yardımcılarının görevlerinin devam edecek olması ile dengelenmiş olacaktır. Okul idarecisi olacak öğretmenlerin seçiminde, öğretmenler, okulaile birliği başkanı ve başkan yardımcısı ile öğrenci meclisi başkanının objektif kriterler üzerinden yapacağı değerlendirmelerin dikkate alınacak olmasını ve bir okulda en fazla 8 yıl idarecilik yapılacak olmasını da pedagojik ve demokratik buluyorum.
YENİ SİSTEM DAHA DEMOKRATİK
Okul idarecilerinin seçiminde ve okul idarecilerine hesap sorma süreçlerinde eğitimbileşenlerinin etkin hale getirilmesi son derece faydalı olmuştur. Öte yandan okulyöneticisi görevlendirmelerinde, kadın öğretmenlerin zorunlu yönetici olarak görevlendirilmelerinde pozitif ayrımcılık yapılması ve yine okul müdürünün çalışacağı ekibini kendisinin seçecek olması da son derece doğru ve isabetli bir karar olmuştur.
BAŞARILI İDARECİLER GÖREVİNE DEVAM ETSİN
Fakat belirtmeliyim ki; yönetici atamalarında torpil, adam kayırma, sendika ayrımcılığı, iltimas ve siyasi nüfuz etkisinin en ufak bir gölgesini dahi görmek istemiyoruz. Aksi halde en nitelikli, demokratik ve özgün bir sistemden dahi olumlu neticeler almak mümkün olmayacaktır. Ve yine görev yaptığı okulda başarılı olan, okulunu bulunduğundan daha iyi noktalara taşıyan, öğretmeni, öğrencisi, velisinin her yönüyle memnun olduğu bir okulinşa eden yatay ve dikey iletişime önem veren; okuldaki her bireyin mutluluğunu esas alan eğitim yöneticileri kim olursa olsun görevlerine devam emelidir.
Yeni düzenleme hiçbir şekilde kadrolaşmaya tevessüle imkân vermemelidir. Okullarhepimizin, 80 milyon vatandaşın ortak kamusal hizmetinin yürütüldüğü kurumlardır. Okulların yönetim kadrolarını sadece belli mahfillerin referasını almış kişilerle doldurmak hem adil, hem vicdani olmadığı gibi temel insan haklarına da aykırıdır. Hâsılı Milli EğitimBakanı Sayın Nabi Avcı’nın “haksızlıklara meydan verilmeyeceği” yönündeki sözüne, diğer sözlerine olduğu gibi itibar ediyoruz.
DERSHANE DÖNÜŞÜMÜNDE PİZİTİF AYRIMCILIK OLABİLİR
Dershane dönüşümü kapsamında, dershaneden özel okula dönüşecek okullarda, ikili eğitim yapma hakkı, özel okullarda aranan bahçe ve müstakil bina şartının aranmayacak olması, dönüşüm seçenekleri arasında yer alan açık lise diye bilinen temel lise fırsatı sunulması ve bu liselerde 20 saat yüz yüze eğitim, kalan derslerin uzaktan eğitimle yapılmasının öngörülmesi, ‘Derhanecilerin mağdur olmaması’ adına yapılmış pozitif ayrımcılıklardır.
Ancak çoğunlukla şehrin tüm olumsuzluklarının da yaşanabileceği ortamlarda bulunan dershanelerin okula dönüştürülmesinin eğitime katkılarına çok dikkatli bakılmalıdır. Belli bir süre okul bahçesi, laboratuvarları, kütüphanesi, çok amaçlı derslikleri, sanat atölyeleri ve spor alanları gibi standartlardan vazgeçildiği ifade edilse de uzun süre bu binalarda öğrencilerin eğitim almasına izin verilmemelidir.
DERSHANEDEN DÖŞÜŞMÜŞ OKULLARA MEB REHBERLİK YAPMALI
Öte yandan yalnızca öğretimi hedeflemiş, sadece çoktan seçmeli sınavlara odaklanmış yani sadece sonuç odaklı çalışmış ve yalnızca sınav başarıları ile gündemde kalmış olan dershanelerin süreç odaklı çalışmaları ve eğitim hizmeti vermeleri, okulların hedef ve sorumluluklarını yüklenmeleri için Milli Eğitim Bakanlığının ciddi bir rehberlik ve planlama yapması gerekir.
Bir okulun deneyim kazanması, yeterliliğini ıspatlaması, okul kültürü oluşturması, zaman, emek ve planlama gereken bir süreci gerekli kılmaktadır. Kervan yolda dizilir mantığının ceremesini yine öğretmen ve öğrencilerimiz çekmemelidir. Bu anlamda tüm değişim ve reform sürecini yöneten Millî Eğitim Bakanlığı yöneticilerine önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
DEVLET OKULLARININ PARASI ÖZEL OKULLARA AKTARILMAMALI
Ve yine belirtmeliyiz ki devlet okullarının ciddi altyapı ve ödenek sorunları hali hazırda beklerken buralara aktarılması gereken kaynakların özel okullara ve dershane dönüşümüne harcanmasını da doğru bulmayız. Kapanan dershanelerde çalışan öğretmenlerimizin mağdur edilmemesi gerekir. Ayrımsız ve eşitlikçi politikalarla iş güvencesine kavuşmalarını istiyoruz.
REFORM SÜRECİNDE ŞEFFAFLIK, TARAFSIZLIK VE ADALET İSTİYORUZ!
Son olarak şunu söylemek isterimki ‘TOEG Sınavı, Okul Yöneticilerinin Seçimi ve Dershanelerin Dönüşümü’ başta olmak üzere eğitimle alakalı yapılacak reformların tüm süreçleri boyunca yapılan işleri ve atılan adımları takip etmeye ve eleştirmeye devam edeceğiz. Hükümeti ve tabiatıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nı eşitlikçi, adaletçi, tarafsız, şeffaf ve aydınlatmacı davranmaya, eğitim çalışanlarının özlük, mali, mesleki ve demokratik haklarını savunmaya devam edeceğiz. Çünkü bizler eğitim, bilim ve aydınlanma bayrağımızın daha yükseklerde ve daha güçlü dalgalanmasını bu ilke ve şiarlar doğrultusunda gerçekleşeceğine inanmış bir kurum olarak bakmaktayız.