KAMU
Yargıtay'dan grev hakkı ile ilgili emsal karar
Mersin Limanı'nda 2013 yılında, Toplu İş Sözleşmesi sürecinde greve doğru gidilirken, sendikalı 34 işçi de işten çıkarılmıştı. Ardından limana 250 taşeron işçinin getirilmesiyle liman işçileri iş durdurmuş, eyleme destek olan ve daha önce işten çıkarılan 6 işçi gözaltına alınmıştı. Yaşanan sürecin ardından 4 işçinin işe geri iadesi için açılan dava, yerel mahkemede tarafından işçilerin grev ve eylem yaptıkları süre içerisinde herhangi bir grev kararı bulunmadığı ileri sürülerek reddedilmişti.
İtiraz üzerine Yargıtay'a giden ve yeniden görülen davada emsal oluşturacak bir karar çıktı. Yargıtay "07.05.2010 tarihli Anayasa değişiklikleri kapsamında 54. maddede gerçekleştirilen; "Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz." hükmünün kaldırılmış olması"na ve "uluslararası normlar uyarınca demokratik bir hakkın kullanımının söz konusu olduğu veya demokratik bir hakkın kullanımı niteliğinde sayılmasının uygun olacağı gerekçesiyle" feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine ve davacının kıdemi ve fesih nedeni dikkate alınarak işe başlatmama tazminatının davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine karar verdi.
Yargıtayın bu karar gerekçelerinde; "Uluslararası normlar uyarınca demokratik bir hakkın kullanımı şeklinde protesto eylemleri barışçıl nitelik taşıdığı takdirde ve ölçülülük ilkesine uygun olmak şartıyla yasadışı eylem olarak değerlendirilmemelidir" ve "Anayasanın 90. maddesiyle uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde kabul edilmesinin sonucu, temel hak ve özgürlükler konusunda uluslararası normlar ile iç hukuk kuralları arasında bir çatışma olduğu takdirde uluslararası normların dikkate alınmasını gerektirir" ayrıntılarına da yer verdi.
Yargıtay'ın bu açıklaması ve kararı; bundan sonra yaşanacak benzer örnekler açısından emsal bir karar olarak nitelendiriliyor.