SENDİKA
Yandaş Atama Hevesi Rezilliği
Yeni MEB Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Adında “adalet” kavramı bulunan iktidar partisinin sevk ve idaresi altında bulunan Bakanlık, yıllardır gönlüne göre kayırmacı bir sistem oluşturabilmek hiç durmadan düzenleme yapıyor. Biz eleştirmekten, sakat hükümleri iptal ettirmekten bıktık, ama AKP adaleti iğfal etme hevesinden bir türlü vazgeçmedi. Şimdi eğitim kurumlarına yandaş yönetici atama hevesi rezilliğinin güncel örneği önümüzde. Yönetmelik sistematiği ve felsefesi ile ilgili olarak yıllardır defalarca değerlendirme yaptık. Sendikamızın öncülüğünde adam kayırıcıların suratına sayısız yargı kararı fırlatıldı. Nimet ÇUBUKÇU’nun bakanlığı döneminde, Sendikamızın da katıldığı ve önemli katkılar sunduğu toplantılar sonunda varılan uzlaşmayla yapılan yönetmelikle kaos sona erdirilmişti. Bakanlık ve sendikaların uzlaşısı ile hazırlanan o yönetmeliği değiştirmek için eğitim çalışanlarının makul bulacağı haklı ve somut tek bir gerekçe yoktu. Atamalarda liyakat ölçütü askıya alındı, tek ölçü yöneticinin AKP’ye bağlılık derecesi oldu.
Mevcut yönetmelik, 28 Şubat 2013 tarihinde yürürlüğe sokulan ve gelen tepkiler üzerine apar topar geri çekilen, torpili kurumsallaştıran 28 Şubat 2013 yönetmeliğinin ikiz kardeşidir. 28 Şubat 2013 yönetmeliğinde bazı teknik düzenlemeler yapılarak işkolunun gözüne sokulan torpilin izleri silikleştirilmeye çalışılmıştır. Bu gerçeği 28 Şubat 2013 yönetmeliği ile bu gece çıkan yönetmelik hükümlerini kıyaslamak suretiyle tespit edebiliriz.
Yönetmeliğin madde 4/ı hükmünde yer alan yönetici tanımında, müdür başyardımcılığı tanımı yok. Oysa tanımlarda yer almayan bu statüden yönetmeliğin atama usul ve esasları bölümlerinde bahsedilmiştir. Eksik hüküm, müdür başyardımcılığı kadrosuyla ilgili yersiz tartışmalara yol açacaktır.
Yönetmeliğin madde 5/1-e hükmünde yer alan ‘’ Yazılı sınavın son başvuru tarihi itibariyle son dört yıl içinde adlî veya idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak veya aylıktan kesme veya daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak’’ ifadesi de yine anlamsız tartışmalara yol açacak bir hükümdür. Ki internet sitelerinde bu kaygı şimdiden tartışılmaya başlamıştır. Ayrıca ülkemizde disiplin soruşturmalarının nasıl yürütüldüğü ve cezaların nasıl verildiği yargı kararları ile iptal edilen disiplin cezalarının sayısından bellidir. Böyle bir durumda disiplin cezası almış ve başvuru hakkı elinden alınmış bir adayın cezası yargı tarafından kaldırılacak olursa bu adayın mağduriyeti nasıl giderilecektir? Bakanlığa, hükümdeki tanıma uyduğunu düşündüğü halihazırdaki yöneticileri mağdur etmeyi aklından bile geçirmemesini öneriyoruz. Bir önceki yönetmelik hükümlerine göre meşru olan yöneticiliklere dokunulamaz.
Yönetmeliğin en rahatsız edici bölümleri ise, torpile kurumsal bir kılıf yaratmaya dönük sözlü sınavla ilgili düzenlemelerdir. Yönetmeliğe göre sözlü sınav komisyonu bir kişi hariç il milli eğitim müdür yardımcıları ve şube müdürlerinden oluşmaktadır. İl milli eğitim müdür yardımcılığı ve şube müdürleri kadrolarının nasıl doldurulduğu, bu kadroların yeterlilik düzeyleri ayan beyan ortada iken, yandaş ve yetersiz kadroların yetersiz oldukları konularda yapacakları sözlü sınav değerlendirmeleri, ‘’Ben istediğimi yönetici yaparım’’ anlayışının dışavurumu olacaktır. Bakanlığın, 28 Şubat 2013 tarihli yönetmeliğinde müdür ve müdür yardımcıları için sözlü sınav getirirken bu yönetmelikte ise sadece müdürler için sözlü sınavı getirip müdür yardımcılarını bunun dışında tutması en iyimser tabirle mahçubiyet göstergesidir.
Taslakta ‘’sınavı kazananlar arasından’’ görevlendirilecek olan kurucu müdürlerin yönetmelikte, sınava girebilme hakkı olanların arasından görevlendirilecek şeklinde değiştirilmesi ve kurucu müdürlüğe 10 puan verilemesi bu yönetmeliği hazırlayanların anlayışlarını ele vermektedir.
Yönetmeliğin ‘’Soruşturmaya bağlı yer değiştirmeler’’i düzenleyen 21/2 ve 3.bendleri tam anlamıyla sürgün maddeleridir. Bu maddeler yöneticilerin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi duracaktır. Yöneticileri başka illere sürme ve 5 yıl ,8 yıl geri gelmeme koşulu koymanın başka izahı yoktur.
Değerlendirme formundaki puanlamalar da adil değildir.Yönetim alanında doktora yapmış adaya 10 ek puan verilirken atama kriteri olmayan, torpille atanmış ve 3-5 ay kurucu müdürlük yapmış adaya da 10 puan vermek ne derece adildir? 3-5 ay kurucu müdürlük yapmış adayın aldığı 10 puanı yakalayabilmek için 16 yıl müdür yardımcılığı ya da 20 yıl öğretmenlik yapmak gerektiği düşünülürse bu yönetmeliğin ‘’adaleti’’ daha iyi anlaşılacaktır. Bakanlığın 2 gün önce apar topar Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinden öğrenim özrünü çıkarmasını, dirsek çürütüp doktora yapana verdiği ek puan ile 3-5 ay kurucu müdürlük yapana aynı puanı vermesi ile daha iyi anlayabiliyoruz. Değerlendirme formundaki ek puanlarda cezalardaki toplam puanın ödüllerdeki toplam puanın iki katından fazla olması da kabul edilmesi mümkün olmayan bir aksaklıktır.
Yönetmelikte yeniden atama ile iller arası atamalara yer verilmemiş olması da büyük bir eksikliktir.
AKP’nin yandaş yönetici atama inadının arkasında, ikinci 12 Eylül sonrasında oluşan yeni yargısal düzene olan güven var. Sendika olarak koşullar ne olursa olsun adalete aykırı girişimlere tenezzül edenlerin uykularını kaçırmak için elimizden geleni yapacağız.
MERKEZ YÖNETİM KURULU