SENDİKA
'Tüm Teşkilatlarımızla Ankara'da Ek Zam Talebiyle Eylem Yapacağız'
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkan İsmail Koncuk, Türk Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Seyit Ali Kaplan ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan Gazipaşa İlçe Temsilciliği’nin düzenlediği toplantıya katıldı. Toplantıda Antalya 2 No’lu Şube Başkanı Fethi Kurt ve Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ile üyelerimiz de hazır bulundu.
Devlet memurlarının iş güvencesini Torba Yasadaki o maddeyle, yani yargı hakkımızı elimizden alarak kaldırmak istediler.
Toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkan Koncuk kamu çalışanlarının iş güvencesinin tehlike altında olduğuna dikkat çekti. Koncuk şunları kaydetti: “Çalışma hayatı ciddi problemler yaşıyor. Bu problemlerin en önemlisi devlet memurluğu kavramının tehdit altında olmasıdır. Bunun en son örneğini Torba Yasa’nın 97. maddesinde görüyoruz. O madde emniyet teşkilatında daire başkanı ve üstü kadrolar için neredeyse yargı hakkını elinden alan bir maddedir.
Türkiye Kamu-Sen olarak Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi üyesiyiz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde -Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan etmeden önce- Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi üyesi olarak kendisiyle yemekli bir toplantıda bir araya gelmiştik. Toplantıda 8 büyük örgüt olarak görüşlerimizi ifade etmiştik. Söz konusu toplantıda, Torba Yasa’da yapılmak istenen düzenleme ile yargı kararının işlevsiz hale getirileceğini, bunun memurun iş güvencesinin sona erdirilmesi olarak değerlendirildiğini ifade ettim. 17 Aralık tarihinden sonra yapılan bu tür düzenlemelerin bazı insanları kamudaki görevlerinden almaya yönelik olduğunu, bunun yüzbinlerce kamu çalışanının tepkisine yol açtığını da söyledim.
Sayın Erdoğan da ‘Örnek ver’ dedi. Sizlere yukarıda ifade ettiğim madde Torba Yasa’da o dönemde 100. maddeydi. Bu madde sadece emniyet teşkilatında daire başkanı ve üstü kadrolarda olanları değil, bütün kamu görevlilerini içine alıyordu. Şöyle ki; herhangi birinizin başına bir iş geldi. Meslekten atıldınız. İdari ceza aldınız. Dava açtınız. Şu anki mevzuata göre davayı kazandığınızda idare 30 gün içerisinde yargı kararını uyguluyor. Oysa Torba Yasa’da yer alan o madde, kazandığınız davayı iki yıl içinde uygulama zorunluluğu getiriyordu. Yani davayı kazandınız, yargı işinize dönmenize karar verdi ama idare bu kararı iki yılda uygulama hakkına sahip. Sadece bu mu? İdare kararı uygulamadığı taktirde ceza davası da açılamıyor.
Ben de Sayın Erdoğan’a, ‘Böyle bir madde tüm memurları iş güvencesiz hale getirmektir’ dedim. Sayın Erdoğan da bana ‘İsmail Bey dünyanın neresinde işçi ve memur arasında fark var’ dedi. Oysaki dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde işçi ve memur arasında birçok fark var. Ben bunun üzerine ‘Yanlış anladınız. Yargı kararından bahsediyorum. Yargı kararını elimizden alıyorsunuz’ dedim. O da ‘Anladım’ dedi. Kendisi ‘anladım’ deyince neyi kastettiğini fark ettim.
Bakınız; Sayın Erdoğan dünyanın neresinde işçi ve memur arasında fark var demişti ya, işçi ve memur arasındaki fark iş güvencesidir. Bir memura, ‘kıdem tazminatını al, seni işten atıyorum’ diyemezsiniz. Memur ve işçi arasındaki en büyük fark budur.
Anayasa’nın 128. maddesi memuru tanımlayan maddedir. Bu madde, ‘Devletin asli ve sürekli işleri kamu görevlileri eliyle yapılır’ diyor. Bu maddeyi değiştirmek istediler. TBMM’de değiştirmeye güçleri yok. Bu nedenle arkadan dolanıyorlar. Bunu da nasıl yapmaya çalıştılar? İşte Torba Yasadaki o maddeyle, yani yargı hakkımızı elimizden alarak. O toplantıda söz konusu maddeyle ilgili bir tartışma yaşandı. Birkaç gün sonra maddeyi daraltmışlar, sadece emniyet teşkilatını, daire başkanı ve üstü yöneticileri dahil etmişler. Neredeyse kamu çalışanlarının iş güvencesini bir anlamda kaldırıyorlardı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri olmasaydı, bu maddeyi böyle geçirirlerdi.
Ben siyasetçi değilim ama eğer bu iktidar 2015 seçimlerinde Anayasayı değiştirme gücüne ulaşırsa, içinde Türklüğü tanımlayan madde olmak üzere Anayasa’da birçok maddeyi değiştirecekler. Anayasa’nın 128. maddesini de kafadan değiştirerek, devlet memurluğu kavramını iş güvencesiz, içi boş hale getirecekler.
Torba Yasanın 97. maddesi ise Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Mahkeme o maddeyi iptal etti. Ancak ben şunu söylemek istiyorum: Kamu çalışanlarının iş güvencesine göz dikmiş bir iktidar var. Kamu görevlilerini hasım gibi görüyorlar. Kamu çalışanlarının iş güvencesinden çok rahatsızlar. İş güvencesine niye takmışlar? Çünkü kamu görevlileri her halükarda dik duruş sergileyebilen insanlardır. Kamu çalışanlarının bir kısmı dik duruşu sergiliyor. Bunun nedeni hem şahsiyetli insanlar olmanız hem de iş güvencesine sahip olmanızdır.
Bu iktidarın kafasında iş güvencesiz bir devlet memuru modeli var. Ben siyasetçi değilim ama tüm devlet memurları, Türkiye Kamu-Sen üyeleri, hatta Yandaş-Sen’in üyeleri bilsin, eğer bu iktidar 2015 seçimlerinde Anayasayı değiştirme gücüne ulaşırsa, içinde Türklüğü tanımlayan madde olmak üzere Anayasa’da birçok maddeyi değiştirecekler. Anayasa’nın 128. maddesini de kafadan değiştirerek, devlet memurluğu kavramını iş güvencesiz, içi boş hale getirecekler.
Siyasal anlayışı ne olursa olsun tüm kamu çalışanlarının olayları bu anlayışla değerlendirmesi gerekir. Haklarınıza sahip çıkın. Akıl ve izan sahibi devlet memuru geleceğine sahip çıkar. Devlet memurluğu sıfatı elimizden giderse birçok hakkımız kaybolacak. Bugünü yaşayan, sadece günü kurtarmak adına sendikal tercihini ortaya koyan, kendisiyle ilgili hesapların ne olduğunun farkına varmayan tüm kamu görevlileri bunu bilmelidir. Bu tehdide de yiğit ve kararlı sendikal mücadele ile karşı duracağız.”
Adam bizi satıyor, iki yılımızı yok ediyor ama üye sayısı 50 bin artıyor.
Birçok kamu çalışanının pazarlanmasına rağmen, kendisini pazarlayanlara üye olduğunu kaydeden Koncuk, şöyle konuştu: “2013 yılının Ağustos ayında 123 TL’ye imza attılar. 1 yıldan fazla süre geçmiş. Bas bas bağırdık. ‘Memuru pazarladılar, 730 günümüzü çaldılar’ dedik. Bu süreçte bu sendikanın üye sayısı 50 bin arttı. Adam bizi satıyor, iki yılımızı yok ediyor ama üye sayısı 50 bin artıyor.
Kamu çalışanlarının masada satıldığını söyleyen Türkiye Kamu-Sen’in üye sayısı ise 3 bin, Türk Eğitim-Sen’in üye sayısı da 5 bin artıyor. Biz de mi satsaydık?
Size güvenen insanları satmak sendikacılık değildir, size inanmış insanların ekonomik, sosyal haklarını ipotek etmek hiçbir sendikal anlayışla bağdaşmaz. Bu nedenle kamu görevlilerinin ne yaptığını düşünmesi ve özeleştiri lazım.”
Haksızlık yapanların elini, ayağını öpmeye kalkışırsak bugün bir hakkımızı, yarın başka bir hakkımızı elimizden alırlar.
Okul yöneticilerinin görevlerinden alınmasına da dikkat çeken Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bilhassa idarecilerimiz bunu yapanların değirmenine su taşımaya başlıyor. Haksızlık yapanların elini, ayağını öpmeye kalkışırsak bugün bir hakkımızı, yarın başka bir hakkımızı elimizden alırlar” dedi. Koncuk şunları söyledi: “26 Şubat 2013 tarihinde 73 bin okul yöneticisi için bir kanun çıkarıldı. Okul yöneticilerinin tamamının görevi 13 Haziran 2014 itibariyle görevleri sona erdi. Şöyle düşünüyorum: 15-20 yıl bir ilde müdürlük yapmışım. Bir siyasi iktidar geliyor, benim alın terimi, emeğimi hiç hesaba katmadan, milletvekili sayınını üstünlüğüne bakarak elimden alıyor. Bu durumda herkesin ayağa kalkması gerekir. Çünkü kimsenin buna hakkı yok. Benim derdim Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin müdür olması değil; ben olayları ilke bazında değerlendiriyorum. Bu haktır, alın teridir. Sizin siyasal iktidar olmanız başka insanların hakkını gasp etmeniz anlamına gelmez. Ama ne oluyor biliyor musunuz? Bilhassa bazı idarecilerimiz bunu yapanların değirmenine su taşımaya başlıyor. Haksızlık yapanların elini, ayağını öpmeye kalkışırsak bugün bir hakkımızı, yarın başka bir hakkımızı elimizden alırlar. Nereye gittiğimizi iyi bilmemiz lazım. Devlet memurlarının bu olayların idrakinde olması; kendilerinin başına örülmek istenen çorabı görmesi lazım. Bunu her platformda anlatmaya devam edeceğiz. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya ‘Milli Eğitim Bakanlığını sen mi yönetiyorsun yoksa çeteler mi yönetiyor? Cennet var, cehennem de var. Bu kadar insanın vebalini nasıl taşıyacaksın?’ diye sormuştum. 3-5 adam kendisinden çok daha donanımlı insanları değerlendirip, düşük puan veriyor. Bunu ancak çete yapar.”
Gazipaşa’dan ilan ediyorum, tüm teşkilatlarımızı ek zam talebiyle Ankara’da toplayarak, eylem yapacağız.
Genel Başkan Koncuk, kamu çalışanlarının ekonomik sorunlarına da değinerek, Türkiye Kamu-Sen’in ek zam talebiyle Ankara’da eylem yapacağını bildirdi. Koncuk şöyle konuştu: “Hâkim ve savcılara 1155 TL zam yapılıyor. Helal olsun. Hakim ve savcılara zam yapılmasın demiyorum. Akademisyenlerimize -bizim de talebimizdi- 725 ila 835 TL arasında zam yapıldı, akademik teşvik ödemesi de yapılacak. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak akademik zammı sonuna kadar destekledik, onlar hak ettikleri maaşı alacaklar.
Kamu çalışanları da 123 TL zam aldı. 123 TL, ortalama memur maaşına yüzde 5.2 artış anlamına geliyor. 2014 yılı enflasyon hedefi yüzde 5.5’ten yüzde 9.4’e çıkarıldı.Hedeflediğiniz enflasyonu revize ediyorsanız, devlet memurlarına da, emeklilere de zam yapacaksınız. Türkiye Kamu-Sen’in hesaplarına göre, alım gücünde 240 TL’lik bir azalma meydana gelmiş. O halde bize de yüzde 12’lik bir zam vermeleri lazım. Enflasyon farkı talebi ile başlamıştık, enflasyon farkından vazgeçtik, şimdi ek zam istiyoruz. Yüzde 12’lik ek zam en düşük devlet memuru maaşına 201 TL, ortalama devlet memuru maaşına da 262 TL zam anlamına gelmektedir. Sayın Başbakana bunu ifade ettim. Değerlendireceğine söz verdi ama hala bu değerlendirmenin bir sonucunu göremedik; hatta tam tersine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ‘Toplu sözleşme dönemi 15 Ağustos 2015 tarihinde başlayacak, biz zam yapamayız’ diyor. Sayın Maliye Bakanı’na soruyorum: Hakim, savcı devlet memuru değil mi? Onlara zam yaparken toplu sözleşme dönemini işaret etmeyeceksin ama kamu görevlilerine, emeklilere sıra gelince ‘Toplu sözleşme dönemi değil’ diyeceksin. Maliye Bakanı rakamları da çarpıtıyor. Matematik bilmeyen bir Maliye Bakanı olmaz. Maliye Bakanı, ‘Kamu çalışanlarına yüzde 8.5 zam yaptık’ diyor. Bu milleti kandırmayın. Rakam belli. Matematik ilmi de ortada duruyor. İnsanları aldatmayın. Gazipaşa’dan ilan ediyorum, tüm teşkilatlarımızı ek zam talebiyle Ankara’da toplayarak, eylem yapacağız.”