SENDİKA
Taşeronlaşma Sistemine Milletçe Karşı Durmalıyız
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk BengüTürk TV’de yayınlanan “Günün Konusu” programına katılarak Soma Faciası, Taşeronlaşma ve İş güvenliği konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
KONCUK: CAMBAZA BAK OYUNU SERGİLENİYOR
“Türk milletinin başı sağ olsun” diyerek sözlerine başlayan Genel Başkanımız İsmail Koncuk, son günlerde yaşanan gelişmelerden hareketle “Cambaza bak” anlamında bir sistemin kurgulandığına dikkat çekti. Koncuk, “ Maden kazasında şehit olan işçilerimize Allahtan rahmet milletimize baş sağlığı diliyorum. Aslında olayı doğru noktada tartışmak lazım. Son günlerde Türkiye’de kurgulanan olayın sunuluş şekli birilerini aklama ve birilerini de suçlama noktasına gelmiştir. Bu konu etrafında sendikaları, iş adamlarına yönelik suçlamaları da konuşuyoruz ama ben kurgulanan sistemin cambaza bak anlamında olduğunu düşünüyorum.
Siz ülkeyi yöneten insanlar olarak görevinizi öncelikli olarak yerine getireceksiniz ki sonra yaşanan olaylara müdahale edeceksiniz. Hükümet sarı sendikacılık anlayışını destekler nitelikte adımlar atıyor. Sendikaları patronların insafına terk ederseniz, elbette patronla mücadele edemeyen bir sendikal anlayış ortaya çıkacaktır. Türkiye’de ne yazık ki son yıllarda böyle bir sistem oluşturuldu” dedi.
KONCUK: TAŞERONLAŞMA SİSTEMİNE MİLLETÇE KARŞI DURMALIYIZ
Taşeron sisteminin Türkiye’nin kanayan yarası olduğunun altını çizen Genel Başkan İsmail Koncuk, “11 yılda taşeron sayısı 2 buçuk milyona ulaştı” dedi. Koncuk, Türkiye’de taşeron sayısı 2002 yılında kamuda 15 - 20 bin civarındayken, Çalışma Bakanı’nın verdiği rakamlara göre bugün 661 bin kişiye ulaştı. Belediyeler ve özel sektörü de dahil ettiğimizde taşeron işçi sayısı 2 buçuk milyona ulaşıyor. Türkiye’de bu anlayış son 11 yılda iktidarın anlayışıyla zemin bulmuştur ve bunların esasen konuşulması gerekmektedir.
Taşeronlaşmanın tek açıklaması ucuz iş gücü temini demektir ve temel amaç budur. En az maliyetle insanlardan faydalanma anlayışıdır bu sistemin özü. Seçim meydanlarında, “İnsanı yaşat ki , devlet yaşasın” diyorsunuz. Taşeronlaşmayı destekleyerek mi insanı yaşatacaksınız? Siz 11 yılda bu işin tarihini yazdınız.
Bu şirketlerde çalışan birçok gencimiz üniversite mezunudur. Soma’da ki faciada da hayatını kaybeden iki atanamayan öğretmenimiz var. Yıllardır iktidar bu sistemi destekledi ve bugünlere geldik. Şimdi kimse topu bir yerlere atmaya kalkmasın. Vicdan varsa, iktidarın bu sorumluluğu üslendiğini açıklaması lazımdır.
Taşeronlaşma sistemine milletçe karşı durmalıyız. Türkiye Kamu-Sen olarak bu konuya çok dikkat çekiyoruz. Rakamlar ortada, kim suçlu? Bu sistemi görerek buna karşı durmayan, siyasi iktidarın değirmenine su taşıyanların tamamı suçludur. Hepimiz milletçe şuurlu olmak zorundayız. Sarı sendikacılığa zemin verildiği sürece, bu sorunları hep yaşarız. Sarı sendikacılığa kimse prim vermemelidir. Maalesef bu sarı sendikalar hala varlıklarını sürdürebiliyorlar. Sendikacı geçinenler koltuğumu kaybederim zihniyeti ile devam ederse, mücadele etmezse Allah korusun böyle çok facialar yaşarız.
Türkiye’de düzgün bir istihdam politikası oluşturulmak zorundadır. Ancak bu taşeronlaşma ya da Part-time sistemi değil iş güvenliği ve iş sağlığı konularını da içinde barındıran nitelikte olmalı. Biz ülke olarak artık bunları konuşmamalı ve geride bırakmalıyız.
İş kazalarında Dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci sıradayız. Çalışma Bakanlığının denetim raporları var. Özellikle Milletvekillerine sesleniyorum alın bu raporları okuyun. Ben geçtiğimiz günlerde bu raporlardan birini okudum, sanki denetimlerde hiçbir şey yokmuş her şey güllük gülistanlıkmış gibi hazırlanmış bu raporlar. Denetim mekanizmaları yeniden gözden geçirilmeli, uzmanlar yeniden değerlendirilmeli ve iş ehline verilmelidir. Yapılacak olan tespitlerin ardından yeni bir denetim sistemi oluşturulmalıdır. Bu faciadan sonra denetim sisteminin gözden geçirilmesi zaruri bir durum haline gelmiştir.
İş sağlığı ve iş güvenliği uzmanının maaşını patron veriyor. O insanlar nasıl bir denetim yapabilir soruyorum size? Bu kanun görüşülürken Türkiye Kamu-Sen olarak uzman maaşları işveren tarafından ödenirse görev yapamazlar dedik ve bir fon aracılığı ile maaşlar ödensin teklifinde bulunduk. İşte o gün yaptığımız bu teklifte bugün ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet deyince aklımıza makarna kömür dağıtan bir devlet geliyor ne yazık ki. Elbette bunlarda olacak ama sosyal devlet insanların yaşayabileceği düzeyde gelir temin etmesini iş bulabilmesini sağlamalıdır. Öleceğini bilse dahi insanlar yine o madene girmek zorunda kalıyorlar. Soma faciasından hemen sonra Zonguldak’ta bir maden ocağı için açılan 140 kişilik sınava 4 bin kişi müracaat ediyor, Neden? Çünkü insanlar yaşamak, hayatını devam ettirmek zorunda da onun için” dedi.
KONCUK: DEVLETİ YÖNETENLER BU İŞİN HESABINI VERMELİDİRLER
“Başarısız olan yöneticiler istifa mekanizmasını işletmeyi düşünmelidir” diyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “1840’lı yıllar örnek gösterilerek bu işten kimse sıyrılamaz” dedi. Koncuk, “Bu işte elbette firmanın sorumluğu ortadadır. Ancak firma sahibi hala gözaltında değil. Bu sorgulanmalıdır. Bu işin ucu kime gidiyorsa, cinayet suçuyla yargılanmak zorundadır. Enerji Bakanı Taner Yıldız, kamuoyundan bir takdir aldı ama bu ülkenin Enerji Bakanı olarak soruyorum. Bu madenlere kim ruhsat veriyor? Ziyaretlerinizde bu madenler örnek yerler olarak gösterilmiş. Sorumluluk anlamında önce Enerji Bakanlığı sorgulanmalıdır.
Güney Kore’de gemi batıyor Başbakan istifa ediyor, Cumhurbaşkanı ağlayarak halktan özür diliyor. Türkiye’de 301 insan hayatını kaybediyor, çocuklar babasız kalıyor ama devleti yöneten makamlardan kimse sorumluluğu üslenmiyor. Artık başarısız olan yöneticiler bu ülkede istifa mekanizmasını işletmeyi düşünmelidirler. Birileri bu işin hesabını vermelidir. 1840’lı yıllardaki kazalar örnek gösterilerek bu işten sıyrılmak mümkün değildir. Bu milletle kimse alay etmeye kalkmamalıdır.
Tek amaçları iktidarı aklamak olan insanlar olduğu müddetçe bu olayları yaşamaya mahkumuz. Vatandaşlarımız şuurlu olmalı ve üzerine düşeni yapmalıdır. Tedbirlerimizi şimdiden alırken, sorumlular şapkayı önüne koymalıdır. Devleti yönetenler bu işin baş sorumlusudur ve hesabını vermelidir. Tekrar faciada hayatını kaybeden işçilerimize yüce Allah’tan rahmet diliyor, ailelerine ve Türk milletine başsağlığı diliyorum” dedi.