KAMU
Taşeron zihniyet
Ucuz, örgütsüz ve güvencesiz işçiliğin sembolü olan taşeronluk Türkiye’de hızla yaygın hale getirilirken, kıdem tazminatı ve özel istihdam bürolarını görüşmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile taraflar bugün tekrar bir araya gelecek. Sendikaların ve emek örgütlerinin karşı çıkmasına rağmen Hükümet yabancı sermayenin istediği özel istihdam büroları açma konusunda ısrarcı.
SADETTİN İNAN /ANKARA
Taşeron zihniyet
Ucuz, örgütsüz ve güvencesiz işçiliğin sembolü olan taşeronluk Türkiye’de hızla yaygın hale getirilirken, kıdem tazminatı ve özel istihdam bürolarını görüşmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile taraflar bugün tekrar bir araya gelecek. Sendikaların ve emek örgütlerinin karşı çıkmasına rağmen Hükümet yabancı sermayenin istediği özel istihdam büroları açma konusunda ısrarcı.
TAŞERONLUK YASAL HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR
Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı ve ‘ucuz işçiliğin’ bir aracı olarak kullanılan taşeronlukta, yürürlükteki kanunlar bile yıllardır hiçe sayılıyor. Bugün kamuda, belediyeler hariç yaklaşık 600 bin taşeron işçisi, İş Kanunu’nun 2’nci maddesi çiğnenerek çalıştırılıyor. Bu durum müfettiş raporları, iş mahkemeleri ve Yargıtay kararları ile de belgelenmiş durumda. Gelinen noktada hükümet üzerine titrediği taşeronluk konusunda köşeye sıkıştı. Özellikle karayollarında 8 bin işçi adına kazanılmış bir davanın olması ve bunun karşılığında kurumun 2,5 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm bırakılması hükümeti iyice zora soktu. Hükümet burada girdiği darboğazdan kurtulmak için İş Kanunu’nun 2’nci maddesini değiştirmek istiyor. Eğer hükümet bunu başarabilirse taşeron işçilerin ağzına bir parmak bal çalarak, kamudaki kanunsuz taşeronluğu yasal hale getirecek.
HÜKÜMET MAHKEME KARARLARINI BİLE UYGULAMIYOR
İnsanlık onurunu ayaklar altına alan ‘taşeronluk’ AKP ile özdeşleşir hale geldi. Özellikle kamuda taşeronda çalıştırılan işçi sayısı bu hükümet döneminde korkunç boyutlara ulaştı. Kamuda taşeronda çalıştırılan işçi sayısının en az 750 bin ila 1 milyon arasında olduğu tahmin edilirken, bugün kamuda 2 işçiden en az 1’i taşeron işçisi olarak çalışıyor. Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı taşeronlukta, yürürlükteki kanunlar bile yıllardır hiçe sayılıyor. Asıl skandal da zaten burada başlıyor. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların, KİT, BİT, karayolları ve üniversitelerde çalışan taşeron işçilerin İş Kanunu’na aykırı bir şekilde çalıştırıldığına yönelik açtıkları davaları kazanmalarına rağmen hükümet, bu mahkeme kararlarını bile uygulamıyor.
ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARININ AMACI NE?
Taşeronluğu bile aratır hale getirecek olan ve yakın bir gelecekte iş barışını ortadan kaldırarak çalışma hayatını zehir edecek olan özel istihdam büroları modeli tamamen yabancı sermaye istediği için getirilmek isteniyor. Hükümette bu yolla işçilik maliyetlerini daha da ucuzlatarak yabancı sermaye için Türkiye’yi cazibeli hale getirecek. Elde satılacak pek bir şey kalmayınca yabancı sermayenin yatırım için Türkiye’ye ancak bu yolla gelebileceği düşünülüyor. Sendikalar amelelik pazarlarından bile onursuz olan bu çalışma biçimine kesinlikle karşı çıkıyor. Ancak hükümet, buna rağmen kiralık işçi modelini ne yapıp edip İş Kanunu’na katmak istiyor. Yerel seçimler öncesinde kamuoyu tepkisinden dolayı bunu yapması pek mümkün görünmüyor. Hükümetin buradaki ısrarı, seçimlerden istediği sonucu alması durumunda hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan kiralık işçi modelinin hayata geçireceğini gösteriyor.
Ucuz, örgütsüz ve güvencesiz işçiliğin sembolü olan ‘taşeronluk’ AKP ile özdeşleşir hale geldi. Özellikle kamuda taşeronda çalıştırılan işçi sayısı bu hükümet döneminde korkunç boyutlara ulaştı. Kamuda taşeronda çalıştırılan işçi sayısının en az 750 bin ila 1 milyon arasında olduğu tahmin edilirken, bugün kamuda 2 işçiden en az 1’i taşeron işçisi olarak çalışıyor.
TAŞERON SEVDASI KANUNLARI BİLE UYGULATMIYOR
Emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı ve ‘ucuz işçiliğin’ bir aracı olarak kullanılan taşeronlukta, yürürlükteki kanunlar bile yıllardır hiçe sayılıyor. Asıl skandalı ise burası oluşturuyor. Bugün kamuda, belediyeler hariç yaklaşık 600 bin taşeron işçisi, İş Kanunu’nun 2’nci maddesi çiğnenerek çalıştırılıyor. Bu durum yani İş Kanunu’nun çiğnenmesi müfettiş raporları, iş mahkemeleri ve Yargıtay kararları ile de belgelenmiş durumda. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların, KİT, BİT, karayolları ve üniversitelerde çalışan taşeron işçilerin İş Kanunu’na aykırı bir şekilde çalıştırıldığına yönelik açtıkları davaları kazanmalarına rağmen hükümet, bu mahkeme kararlarını bile uygulamıyor. Kamudaki taşeronluk olgusu AKP ile o kadar vahim bir durum aldı ki, yasalar bile geçersiz kalıyor.
KARAYOLLARINDA TAŞERON SKANDALI
Bu konuda en dramatik uygulama karayollarında yaşanıyor. Karayollarında taşeron firmada çalışan 8 bin işçi, toplu halde İş Kanunu’nun 2’nci maddesine aykırı bir şekilde çalıştırıldıklarına dair açtıkları davaları kazandılar. Mahkeme taşeron işçilerinin kanunlara aykırı bir şekilde çalıştırılmasından dolayı da kurumu 2,5 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm etti. Yargıtay’da bu kararı onayladı. Ancak gelin görün ki hükümet 2 yıldır mahkeme kararını uygulanmadığı gibi çalışanların da kanunlara aykırı bir şekilde çalıştırılmasına göz yumuyor. Karayollarındaki gibi üniversite ve bazı BİT’lerde de çalışanlara yönelik kazanılmış mahkeme kararları var. Bunlar da uygulanmıyor.
İŞ KANUNU NE DİYOR?
Kamuda ve özel sektörde hangi şartlarda taşeron işçilerin çalıştırılacağı İş Kanunu’nun 2’nci maddesinde belirtilmiş durumda. Kanunun ilgili maddesine göre, asıl işlerin bir bölümünün taşerona verilebilmesi için ‘işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme’ koşulu aranıyor. Yani isteyen kurum ve kuruluşların istedikleri gibi taşeron işçileri çalıştıramayacağı kanunda belirtiliyor. Ama buna rağmen kamu kurum ve kuruluşları ile KİT’lerde, asıl işler, sırf ucuz işçilikten dolayı taşeron işçilere yaptırılıyor.
KAMU AKP İLE TAŞERONLAŞTI
Karayolları, üniversiteler ve BİT’lerdeki kazanılan davalarda da mahkeme, kurumun yapması gereken asıl işlerin muvazaa yani hileli sözleşmeler yapılarak taşeronlara yaptırıldığına hükmediyor. Mevcut durumda teknolojik nedenle uzmanlık gerektirmediği halde asıl iş niteliğindeki, sayaç okuma hizmetleri, maden arama ve çıkarma faaliyetleri, posta dağıtım işleri, veri girişi hizmetleri ve karayollarında yürütülen işler başta olmak üzere kamuda birçok iş taşeron işçiler eliyle yaptırılıyor. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için örnek vermek gerekirse, diyelim ki posta işleri İş Kanunu’na göre kesinlikle taşeron işçilere yaptırılamaz. Çünkü posta dağıtım işi PTT’nin asıl işi. Diğer yandan karayollarında çalışan taşeron işçileri, asıl işverenin işçileri gibi yani kadrolu işçilerle aynı işi yapıyorlar, aynı araç ve ekipmanı kullanıyorlar. Yani karayollarının asıl işi teknolojik bir neden olmadan ucuz işçilikten dolayı taşeron işçilerine yaptırılıyor. Görüleceği üzere kamu kurumlarında taşeronlaştırma uygulamalarının büyük çoğunluğu İş Yasası’na aykırı bir şekilde sürdürülüyor. Yani devlet, göz göre göre hukuku çiğniyor.
HÜKÜMET KÖŞEYE SIKIŞTI
Gelinen noktada açılan davaların kazanılmış olmasından dolayı hükümet, çok önem verdiği taşeron kanalıyla işçi çalıştırma uygulamasında köşeye sıkışmış durumda. Özellikle karayollarında 8 bin işçi adına kazanılmış bir davanın olması ve bunun karşılığında kurumun 2,5 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm bırakılması ve bu davalarında arkasının gelecek olması hükümetin ‘taşeron zihniyetini’ iyice zora soktu. Bundan dolayı burada bir çıkış yolu arayan hükümet, sosyal taraflarla görüşme trafiğini artırdı. Son haftalarda taşeronluk konusunun sürekli gündeme gelmesinin arkasında da hükümeti İş Kanunu’na aykırılığa yıllardır göz yumması soncunda oluşan vahim durum yatıyor.
TAŞERONLUK TAMAMEN YASAL HALA GETİRİLMEK İSTENİYOR
Hükümetin çalışanları mağdur eden ve emek sömürüsünü yaygınlaştıran taşeronluk konusunda bir arayış içine girmesi olumlu bir adım gibi görülebilir. Ancak bu adımın çalışanların lehine gibi görünse de aslında hükümetin buradaki arayışı, İş Kanunu’nun 2’nci maddesini değiştirerek kazanılmış davaları geçersiz kılmak ve taşeronluk konusunda kanundaki sınırları genişletmekten başka bir anlam taşımıyor. Kesinleşmiş yargı kararlarının 2 yıldır uygulanmaması ve geçmiş yıllarda sosyal taraflarla yapılan toplantılarda ortaya konulan sunumlar hükümetin bu niyetini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bunlar yapılırken taşeron işçilerin ağzına da elbette bir parmak bal çalınacak. Örneğin taşeron işçilere ücret skalası getirilerek, ücretleri göstermelikte olsa iyileştirilecek. Ancak taşeronluğun önündeki kanuni engel tamamen kaldırılarak, bugünkü taşeronluk yani ‘emek sömürüsü ve ucuz işçilik’ yasal hale getirilmiş olacak. Aslında hükümet, gerçekten burada samimi olsa sadece Kamu İhale Kanunu’nda yapılacak bir değişiklik bütün sorunları ortadan kaldıracak.
SENDİKANIN BÜTÜN GİRİŞİMLERİ SONUÇSUZ KALDI
Türk-İş Genel Mali Sekreteri ve Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, karayollarında 8 bin işçi adına verdikleri mücadelenin sonuçsuz kaldığını belirtti. Karayollarında çalışan yaklaşık 8 bin taşeron işçisinin İş Kanunu’na aykırı bir şekilde muvazaalı yani hileli bir şekilde çalıştırıldıklarının mahkeme kararları ile belgelendiğini dile getiren Ağar, buna rağmen 2 yıldır yargı kararlarının uygulanmadığını kaydetti. Çalışanlara yönelik hükmedilen 2.5 milyon lira tazminatın da ödenmediğini bildiren Ağar, “Sorunun çözülmesi için hükümete 2.5 milyon liradan bile feragat etmeye hazır olduğumuzu teklif ettik. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bunu bile kabul etmedi” diye konuştu.
AKP’NİN TAŞERON KARNESİ
Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2012 yılı Haziran ayı itibariyle kamuda çalıştırılan toplam kadrolu işçi sayısı, geçici işçiler de dahil 392 bin 979 iken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre de kamuda 585 bin 788 taşeron işçisi çalıştırılıyor. Ancak bu rakama, yerel yönetimlerde çalıştırılan yüz binlerce taşeron işçi dâhil değil. Sonuç olarak, kamuda taşeronda çalıştırılan işçi sayısının en az 750 bin ila 1 milyon arasında olduğu anlaşılıyor. Kamuda taşeron zihniyetinin geldiği boyutun daha iyi anlaşılması için birkaç örnek verelim. Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısı 2002 yılında 11 bin iken bu rakam 2012 yılında 119 bin 800’e çıktı. Maliye Bakanlığı’nın son verilerine göre Sağlık Bakanlığı’nda çalıştırılan kadrolu işçi sayısı 4 bin 555. Yani, Sağlık Bakanlığı’nda kadrolu işçi sayısının 26 katı taşeron işçi çalıştırılıyor. Diğer yandan yine Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’deki 107 kamu üniversitesinde toplam 4 bin 647 kadrolu işçi çalıştırılıyor. Üniversite başına 43 kadrolu işçi düşüyor. Yani üniversitelerdeki toplam kadrolu işçi sayısı Türkiye’deki 3 büyük kamu üniversitesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısına eşit görünüyor. Örneğin Bursa Uludağ Üniversitesi’nde kadrolu işçi sayısı 76, taşeron işçi sayısı 2 bin’den fazla. Konya Selçuk Üniversitesi’nde kadrolu işçi sayısı 130, taşeron işçi sayısı 2 bine yakın. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde kadrolu işçi sayısı 12 taşeron işçi sayısı bin 500’ten fazla. (Milli Gazete)