SENDİKA
Tarihçiler, Tarih Olmasın!
Eposta ve feyzbuk hesabıma hep aynı mesaj, neler var neler... Hepsini yazsam oturur ağlarsınız. Atanamadığı için psikolojik destek göreni mi aramazsın, dershanelerde hatta konfeksiyon atölyesinde çalışan var, eşinden boşanma noktasına geleni hatta hiç evlenemeyeni, intiharı düşüneni… Bir dokun bin ah işit! Forumlarda öyle hikâyeler var ki içiniz acıyor, sisteme lanet ediyorsunuz!
Ülkemizde bir atanma sorunu var. Son yıllarda o kadar yılan hikâyesine döndürüldü ki terör gibi, işsizlik gibi temel sorunlarımızdan biri haline geldi ve devlet eliyle getirildi. Önüne geçemiyorsunuz, sanal âlem ataması yapılmayan öğretmenlerin feryatlarıyla dolu! Ne kadar bağırsalar, isyan etseler, eleştirseler sonuna kadar haklılar! Çünkü hiç kimse çocuğunu ’’Siyasî iktidar atamasın, yıllarca süründürsün!’’ diye büyütmedi!
Bu satırları yazarken ajanslara yeni bir haber düştü: 6528 sayılı yasanın 22. maddesi uyarınca Millî Eğitim Bakanı onayıyla öğretmen ataması yapılabilecek. Doğrudan, KPSS’ siz, sen bendensen öğretmensin mantığıyla bundan sonra Millî Eğitim Bakanlarına ilk atama yetkisi veriliyor. Millî Eğitim Bakanı’ na verilen olağan üstü yetkiyle bugün iktidar yanlılarına atanma şansı doğar. Yarın A Partisi gider, B Partisi gelir, bu defa B Partisi’ nin Millî Eğitim Bakanı; B Partisi yandaşlarını 6528/22’ ye dayanarak atamaya başlar. Sonra C Partisi gelir, sonra D Partisi… Yani sonu yok. Adı millî olsa da kendisi millî olmayan eğitim sistemini yamalı dona çevirmenin yasal karşılığı… Bunu Eğitim Fakültesi mezunu ve öğretmenlik için bekleyen hiçbir adaya anlatamazsınız. Yıllarca KPSS’ ye çalışan ve atanmayı bekleyen adayların nefreti ve bedduaları üzerinizedir. Bu vebâlin altından padişah olsanız kalkamazsınız. Millî Eğitim Bakanlığı, Türkiye’ nin çağdaş normları yakalamak için sonradan sonraya kurduğu sıradan bakanlıklardan değildir; önemli bir bakanlıktır. Ülke kurulmadan önce savaş döneminde bile var olan bir bakanlıktır. Türkiye, muz cumhuriyeti değildir dolayısıyla MEB, orman kanunlarıyla yönetilemez.
Lise yıllarımdan hatırlıyorum da Tarih öğretmenlerimiz ne kadar önemliydi. Siyasî ya da manevî hayatımızda tarihçilerin illâki bir rolü/etkisi olmuştur. Günümüzde sosyal medya ve diğer iletişim araçlarıyla hayatımıza giren öğelerin kültür erozyonuna sebep olduğu bir gerçek! Bu durum Tarih öğretmenlerini ve Tarih öğretiminin önemini ön plana çıkarıyor. Ancak Tarih öğretmenleri ya da Tarih bölümü mezunları son yıllarda ötekileştirildikçe ötekileştirildi. Atanma ve formasyon sorunuyla baş başa bırakıldılar.
ÖABT yani ‘‘Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’’ ne bu yıl 13.359 Tarihçi aday başvurdu. Tarih bölümünden KPSS başvuru sayısı 3.673 iken açılan kadro sayısı ancak 10’ da 1’ i kadar 371… Toplam kadronun sadece 107’ de 1’ i Tarihçilere ayrıldı. Yani atanacak her 107 öğretmenden sadece 1’ i Tarihçi olacak. Herhalde başka söze gerek yok!
2013’ te 40.000 öğretmen ilk atama kontenjanının sadece 368’ i Tarihçilere ayrıldı. 2012’ de 376, 2011’ de 147, 2010’ da 447… Liste uzayıp gidiyor. Hiçbir sene kontenjan, 4 basamaklı olmamış; olmayacak gibi! 124 Fen-Edebiyat Fakültesinin hepsinde Tarih bölümü var. Her yıl ayrılan kontenjan çoğu üniversitenin 1 yılda verdiği mezun kadar!
Ne yazık ki ülkemizde her 3 üniversite mezunundan 1’ işsiz… Ataması yapılmayan her 3 adaydan 1’ i intiharı düşünüyor. Şu an bekleyen öğretmen sayısı 327.000’ i geçti. Yani öğretmenlik okuyup da ataması yapılamayan 100.000’ in üzerindeki adayın kafasının bir yerlerinde hep intihar düşüncesi var. Son 12 yılda ataması yapılmayan öğretmen oranı %500 arttı. Düzeltilmiş İşsizlik Oranı’ nda %30,6 ile OECD şampiyonuyuz! Ülkemizde KPSS’ ye giren aday sayısı 450.000’ i geçiyor. Bu rakam Birleşmiş Milletler verilerine göre 71 ülkenin nüfûsundan daha fazla! Hani ekonomi iyiye gidiyordu? Dünyanın en güçlü ekonomilerinden biriydik! Hiç kimsenin seçilmiş de olsa zulûm etme hakkın yok! Dünyada diplomalı işsiz ordusu yetiştiren Türkiye’ den daha mâhir başka bir ülke, zannediyorum ki, yoktur! Ancak zulûm, bakî değildir. Er ya da geç Tarih bölümü mezunu arkadaşlarımız da atanacak, ülkemiz bu ayıptan kurtulacaktır.
Atalar, ne demişlerse doğru söylemişler ancak ‘‘Ağlamayan çocuğa meme vermezler!’’ de bir yanlışlık yapmışlar. Tarihçiler feryat figan ederken gıkları çıkmayan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenleri 9 Eylül 2013’ te 40.000 kadronun 3.953’ ü kaptılar. Yetmedi, 23 Eylül’ de 16 farklı branşta toplam 3.227 ek kontenjanın da 2065’ i Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ ne ayrıldı. Aynı yıl 368 Tarih kontenjanına karşın 14 günde 6.018 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni atandı. Şimdi bu, adalet mi? Tarihçiler bu ülkenin üvey evladı mı? Birine 6.018 diğerine 368 kadroyu hangi akılla belirlediniz?
Millî Eğitim Bakanlığı vermiş olduğu 55.000 kadro sözünü tutarak Tarih kontenjanında iyileştirme yapmalı, ek atamalarla bekleyen aday sayısı eritilmeli, yüreklere su serpilmelidir.
Bu vesileyle ataması yapılmadığı için 2 Kasım’ da intihar eden Aydınlı Beden Eğitimi Öğretmeni Alim Koç, 28 Temmuz’ da kaybettiğimiz Mardinli Sınıf Öğretmeni Nihat Kılınç, 27 Şubat’ ta kaybettiğimiz Sinoplu Kimya Öğretmeni Gamze Arslan ile intihar eden diğer 40 öğretmen adayını anıyor; tüm Tarih bölümü mezunu arkadaşlarımı saygıyla selamlayıp Tarihçiler, tarih olmasın diyorum.
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı