KAMU
Sözleşmeliden kadroya geçişte 3 yolluk kararı
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından: Esas No: 2014/5368 Karar No: 2014/7159
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan;Danıştay Başsavcıhğı-ANKARA
Davacı: Hülya Sezgin
İstiklal Mah. Görkem Sok. No:32 Venüskent Evleri C Blok Kat:3 D:8 - Lüleburgaz/KIRKLARELİ
Davalı: Lüleburgaz Kaymakamlığı - KIRKLARELİ
İsteğin Özeti: Edirne Bölge İdare Mahkemesi'nin 8.1.2014 günlü, E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararının» Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Özgür Metin
Düşüncesi: Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Edirne Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi: Şanlıurfa İli, Siverek İlçesi Beyçeri İlköğretim Okulunda 657 sayılı Yasa'mn 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, aynı statüde Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, T.E.K İlköğretim Okuluna atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 17.04.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın; süre aşımı yönünden reddine dair Edirne İdare Mahkemesinin 07.03.2013 gün ve E:2012/439, K:2013/157 sayılı kararına yapılan itirazın reddi ile kararın onanmasına ilişkin Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 06.09.2013 gün ve E:2013/1123, K:2013/1130 sayılı kararına ilişkin kararın düzeltilmedi isteminin reddine dair 08.01.2014 günlü ve E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin l'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; ll'inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının eski görev yerinden ayrıldığı tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açması ya da2577 sayılı Kanun'un ll'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye 17.04.2012 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 07.05.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde,dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamuş ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Edirne Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 08.01.2014 günlü ve E:2014/6, K;2014/55 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Şanlıurfa İli, Siverek İlçesi, Beyçeri İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, aynı statüde Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, T.E.K. İlköğretim Okulu'na atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 17.4.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 26.4.2012 günlü, 3708 sayılı işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Edirne İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 7.3.2013 günlü, E:2012/439, K:2013/l57 sayılı kararla; davacının, söz konusu atamasının yolluksuz olduğundan en son eski görev yerinden ayrıldığı tarihte haberdar olduğunun kabulü gerektiğinden, eski görev yerinden ayrıldığı Aralık 2010 tarihinden itibaren 60 gün içinde veya bu süre içinde 11. madde kapsamında idareye yapılacak başvurunun reddi üzerine kalan dava açma süresi içerisinde dava açması gerekirken, aradan 2 yıl geçtikten sonra dava açma süresini canlandırmayan 17.4.2012 tarihli başvurusunun 26.4.2012 tarihli işlem ile reddi üzerine, 8.5.2012 tarihinde açılan davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş; itiraz üzerine Edirne Bölge İdare Mahkemesi'nin 6.9.2013 günlü, E:2013/1123, K:2013/1130 sayılı kararıyla söz konusu İdare Mahkemesi kararı onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Mahkeme'ce verilen 8.1.2014 günlü, E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararla reddedilerek Edirne İdare Mahkemesi Hakimi'nce verilen karar kesinleşmiştir.
Edirne Bölge İdare Mahkemesi'nin 8.1.2014 günlü, E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı "yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin l'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 1 l'inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kad&r geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl İşlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Şanlıurfa İli, Siverek İlçesi, Beyçeri İlköğretim Okulu'nda 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, 17.12.2010 günlü işlemle Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi, T.E.K. İlköğretim Okulu'na aynı statüde atanarak yeni görev yerine 1.1.2011 tarihinde başlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için yaptığı 17.4.2012 günlü başvurusunun Lüleburgaz Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 26.4.2012 günlü, 3708 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Edirne İdare Mahkemesi Hakimi'nce, 17.12.2010 günlü onayla atanan davacının eski görev yerinden ayrıldığı tarihin, kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta eski görev yerinden ayrıldığı tarihin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez," ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006/58 sayılı Genelgesi'nin 11. maddesinde yer alan; "Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir." ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Edirne Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 8.1.2014 günlü, E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Edirne Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen 8.1.2014 günlü ve E:2014/6, K:2014/55 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Lüleburgaz Kaymakamlığı ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 18.9.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Danıştay Besinci Daire Başkanlığından: Esas No: 2013/9690 Karar No: 2014/6743
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan: Danıştay Başsavcılığı Davacı: Azimet Seçen Vekili: Av. Oğuzhan Coşkun
Cumhuriyet Cad. No :12/1 - KIRIKKALE Davalı: Çan Kaymakamlığı - ÇANAKKALE
İsteğin Özeti: Çanakkale İdare Mahkemesince tek hakim tarafından verilen 28/09/2012 günlü, E:2012/478, K:2012/950 sayılı kararın onanmasına dair Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 15/01/2013 günlü, E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Sultan Aksoy Kuyumcu Düşüncesi: İstemin kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi: Erzurum İli, Karaçoban İlçe Müftülüğü emrinde 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde imam-hatip olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca Çanakkale İli, Çan İlçesi Müftülüğü emrine kadrolu olarak atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 03.05.2012 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın; süre aşımı yönünden reddine dair Çanakkale İdare Mahkemesinin 28.09.2012 gün ve E:2012/478, K:2012/950 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ve kararın onanmasına ilişkin Edirne Bölge İdare Mahkemesince verilen 15.01.2013 gün ve E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin l'inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri"; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 20.01.2011 tarihinde göreve başladığı, 6245 sayılı Yasa uyarınca göreve başladığı tarihten itibaren bir aylık süre sonunda harcırah beyannamesini verme süresinin sona erdiği, bu tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un ll'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 03.05.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 06.06.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Edirne Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 15.01.2013 gün ve E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5l'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Erzurum İli, Karaçoban İlçe Müftülüğü emrinde sözleşmeli statüde imam- hatip olarak görev yapmakta iken, Çanakkale Çan İlçe Müftülüğüne kadrolu imam-hatip olarak atanan davacının, söz konusu atama işlemi dolayısıyla sürekli görev yolluğu ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı İdare işleminin iptali ile hesaplanacak yolluk tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Çanakkale İdare Mahkemesi hakimi tarafından verilen 28/09/2012 günlü, E:2012/478, K:2012/950 sayılı kararla; 20/01/2011 tarihinde Çan İlçe Müftülüğünde kadrolu imam-hatip olarak göreve başlayan davacının, 2577 sayılı Yasa'nın 7. maddesinde öngörülen sürede veya 11. maddedeki süreci işlettikten sonra süresinde dava açmadığı gerekçesiyle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiştir.
Anılan karar Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 15/01/2013 günlü, E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Davacının, Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 15/01/2013 günlü, E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararının kanun yararına bozulması yönünde verdiği dilekçe üzerine, Danıştay Başsavcılığı anılan kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde,
"1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7/1. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10. maddesinde ise; "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli imam hatip olarak görev yapmakta iken, anılan Yasa'nın 4/A maddesi uyarınca kadrolu imam-hatip olarak atanan davacının, söz konusu atama işlemi dolayısıyla sürekli görev yolluğu ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi, genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise, ya yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle, ya da yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine tesis edilebilir.
Doğal olarak sözü edilen işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması durumunda dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre belirlenecek; yolluk konusunda işlemde bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Buna göre;
1 - Davacıya tebliğ edilen atama işleminde, işlemin "harcırahsız" (yolluksuz) olarak kurulduğu yolunda bir ibare yer almışsa, ilgili bu işlemin kendisine tebliğ edildiği tarihtan itibaren, atama işleminde yer alan "harcırahsız" (yolluksuz) ibaresinin iptali ve bu atama işlemi nedeniyle yoksun kaldığı harcırahın (yolluğun) kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açabilir.
Bu durumda davacı, niteliği yukarıda belirtilen davayı, atama işleminin kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen süre içerisinde doğrudan açabileceği gibi; anılan Kanunun 11. maddesinin tanıdığı olanak nedeniyle idareye başvurarak, bu başvuru üzerine idarece kurulacak olan olası olumsuz işleme karşı bu maddedeki süreci işleterek de açabilir.
2- Davacıya tebliğ edilen atama işleminde "harcırahsız" (yolluksuz) ibaresi bulunmamakta ise; ilgilinin, atama işleminden doğan harcırahının (yolluğunun) tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulacak işlemin iptali istemiyle açılacak davanın süresinin de 10. madde hükmüne göre belirlenmesi gerekmektedir.
Davacının atanmasına ilişkin işlemde atamanın harcırahsız yapıldığı yolunda herhangi bir ibarenin bulunmaması ve dosyada bu yönde bir belge ya da bilginin yer almaması karşısında, harcırah (yolluk) ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun, 2577 sayllı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olarak kabulü zorunludur.
Bu nedenle, davacının yeni görevine başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınması, hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının harcırah (yolluk) istemli başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 7. ve 10. maddeleri uyarınca süresinde olduğu da açıktır.
Bu durumda; Çanakkale İdare Mahkemesi hakimi tarafından, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen 28/09/2012 günlü, E:2012/478, K:2012/950 sayılı kararda hukuka uyarlık bulunmadığından, anılan kararın bozulması yerine onanması yolunda verilen Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 15/01/2013 günlü, E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Edirne Bölge İdare Mahkemesince verilen 15/01/2013 günlü, E:2013/24, K:2013/29 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca, hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Çan Kaymakamlığına ve davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 15/10/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Danıştay Besinci Daire Başkanlığından: Esas No: 2014/5560 Karar No: 2014/8060
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan: Danıştay Başsavcılığı Davacı: Üzeyir Kahveci Vekili: Av. Oğuzhan Coşkun
Cumhuriyet Cad. No: 12/1 - KIRIKKALE Davalı: Eflani Kaymakamlığı - KARABÜK
İsteğin Özeti: Zonguldak İdare Mahkemesince tek hakim tarafından verilen 28/03/2013 günlü, E:2012/836, K:2013/453 sayılı kararın bozulmasına dair Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin 19/09/2013 günlü, E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Sultan Aksoy Kuyumcu Düşüncesi: İstemin kabul edilmesi gerektiği düşünülmüştür. Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi: Trabzon İli, Şalpazarı İlçesinde, 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde imam hatip olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca Karabük İli, Eflani İlçesi Akçakese Köyüne kadrolu olarak atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalınan maddi kaybın yasal faiziyle birlikte tazminine ve fazlaya ilişkin faiz isteminin ise reddine karar veren Zonguldak İdare Mahkemesinin 28.03.2013 gün ve E:2012/836, K:2013/453 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ve kararın süre aşımı yönünden bozulmasına İlişkin Zonguldak Bölge İdare Mahkemesince verilen 19.09.2013 gün ve 2013/694, K:2013/814 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5l'inci maddesinde, "niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden" kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7'nci maddesinin l'inci fıkrasında,
dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10'uncu maddesinde, "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri"; 11'inci maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı" hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açılan davada, harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun'un ll'inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 09.05.2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 28.05.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde "yolluksuz" ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 19.09.2013 gün ve E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Trabzon ili, Şalpazarı İlçe Müftülüğü emrinde sözleşmeli statüde imam- hatip olarak görev yapmakta iken, Karabük Eflani İlçe Müftülüğüne kadrolu imam-hatip olarak atanan davacının, söz konusu atama işlemi dolayısıyla sürekli görev yolluğu ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin davalı İdare işleminin iptali ile hesaplanacak yolluk tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Zonguldak İdare Mahkemesi hakimi tarafından verilen 28/03/2013 günlü, E:2012/836, K:2013/453 sayılı kararla; sorumluluk bakımından aralarında farklılık olmayan memur ve sözleşmeli statülü kamu görevlileri arasında hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracak şekilde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan işlemin iptaline, yol harcırahının 09/05/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, 09/05/2012 tarihinden önceye ilişkin faiz isteminin ise süreaşımı nedeniyle reddine hükmedilmiştir.
Anılan karar Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin, 19/09/2013 günlü, E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararıyla, "31/10/2011 tarihinde atanan davacının, atama işlemini tebellüğ ettiği tarihten itibaren altmış gün içinde idareye başvurmadığı, bu süreyi geçirdikten sonra yapılan 09/05/2012 günlü başvurunun reddi üzerine açılan davanın süre aşımı yönünden reddi gerekirken işin esası incelenerek karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle bozulmuş, 27/01/2014 günlü, E:2014/51., K:2014/47 sayılı kararıyla ise karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Davacının, Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinin 19/09/2013 günlü, E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararının kanun yararına bozulması yönünde verdiği dilekçe üzerine, Danıştay Başsavcılığı anılan kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde,
"1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete'de yayımlanır." hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7/1. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10. maddesinde ise; "İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilecekleri." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 657 sayılı Yasa'nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli imam hatip olarak görev yapmakta iken, anılan Yasa'nın 4/A maddesi uyarınca kadrolu
imam-hatip olarak atanan davacının, söz konusu atama işlemi dolayısıyla sürekli görev
yolluğu ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddedildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi, genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır.
Yolluk konusundaki işlem ise, ya yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin "yolluklu veya yolluksuz" olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle, ya da yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine tesis edilebilir.
Doğal olarak sözü edilen işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması durumunda dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre belirlenecek; yolluk konusunda işlemde bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Buna göre;
1- Davacıya tebliğ edilen atama işleminde, işlemin "harcırahsız" (yolluksuz) olarak kurulduğu yolunda bir ibare yer almışsa, ilgili bu işlemin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, atama işleminde yer alan "harcırahsız" (yolluksuz) ibaresinin iptali ve bu atama işlemi nedeniyle yoksun kaldığı harcırahın (yolluğun) kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açabilir.
Bu durumda davacı, niteliği yukarıda belirtilen davayı, atama işleminin kendisine tebliğ edildiği tarihi izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen süre içerisinde doğrudan açabileceği gibi; anılan Kanunun 11. maddesinin tanıdığı olanak nedeniyle idareye başvurarak, bu başvuru üzerine idarece kurulacak olan olası olumsuz işleme karşı bu maddedeki süreci işleterek de açabilir.
2- Davacıya tebliğ edilen atama işleminde "harcırahsız" (yolluksuz) ibaresi bulunmamakta ise; ilgilinin, atama işleminden doğan harcırahının (yolluğunun) tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulacak işlemin iptali istemiyle açılacak davanın süresinin de 10. madde hükmüne göre belirlenmesi gerekmektedir.
Davacının atanmasına ilişkin işlemde atamanın harcırahsız yapıldığı yolunda herhangi bir ibarenin bulunmaması ve dosyada bu yönde bir belge ya da bilginin yer almaması karşısında, harcırah (yolluk) ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru olarak kabulü zorunludur.
Bu nedenle, davacının yeni görevine başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınması, hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının harcırah (yolluk) istemli başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 7. ve 10. maddeleri uyarınca süresinde olduğu da açıktır.
Bu durumda; Zonguldak İdare Mahkemesi hakimi tarafından, davanın esası incelenmek suretiyle verilen 28/03/2013 günlü, E:2012/836, K:2013/453 sayılı kararın, işin esası incelenmeksizin davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle bozulması yolunda Zonguldak Bölge İdare Mahkemesince verilen 19/09/2013 günlü, E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Zonguldak Bölge İdare Mahkemesince verilen 19/09/2013 günlü, E:2013/694, K:2013/814 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca, hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Eflani Kaymakamlığına ve davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına, 18/11/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.