SENDİKA
Sendikaları Kullanma Kılavuzu
İster kabul edelim ister kabul etmeyelim. Her sendikanın bir misyonu vardır. Eğer bu günkü hükümetin temsil ettiği muhafazakâr dindar görüşe siyasal karşı duruş sergileyecek ve yaptığı işlere yönelik tamamen ideolojik reddiyeler yapacaksanız sol sendikaya, etnik milliyetçilik üzerinden siyasal duruşun gereği olarak yapılması gereken eleştiriler neler diye merak edecek ve sorunların çözülmesinden ziyade salt eleştiri ihtiyacınızı karşılayacaksanız milliyetçi sağ sendikaya, komşular alışverişte görsün babından çeşnilik nasıl olur sorunuzun karşılığını arıyorsanız bu sendikaların türevleri olan küçük sendikalara, eğer bağcı ile derdiniz yok ve tamamen sorunum çözülsün diye düşünüyorsanız, sırtındaki küfe nedeniyle mecburen çözüm dili kullanmak zorunda olan büyük sendikaya bakacaksınız. Beklentilerim boşa çıksın. Sükûtu hayale uğramak istiyorum diyorsanız bunun tam tersini yapabilirsiniz.
Tezime karşı çıkanlar olacaktır. Bunu anlayışla karşılarım ama bu yazıyı okumadan ilk başta karşı çıkacaklara sabretmelerini ve yazıyı bitirmelerini öneririm. Eric Hofferin kitle hareketlerini irdeleyen Kesin İnançlılar kitabını okumadan kitlesel davranışların kodlarını tahlil etmek neyse, yazıyı okumadan karşı çıkmakta odur.
Eğitim sendikaları üzerinden bazı örnekler vereceğim. Toplum sendikaların yükselen sesleri üzerinden bazı konulara mecburen kulak kabartıyor ve tartışma alanı içerisinde kendisini bulabiliyor. Eski Bakan Dinçer zamanında öğretmenlerin eş ve özür tayinlerinin yılda bir defa olacak şekilde daraltılması neredeyse sendikalar ve siyasetin gündemini belirledi. 2012 yılında ara dönem tayin hakkının kaldırılmış olması adeta küçük kıyameti kopardı. Türk Eğitim Sen eylemi, Eğitim Sen söylemi, Eğitim Bir Sen ise çözümü nasıl mümkün kılarız sorusunun gereği olarak diyalogu seçti. Her sendika bulunduğu noktayı nazardan hareketle elinden geleni ortaya koymak için uğraştı. Süreç kilitlenince Eğitim Bir Sen Bakanı da aşarak Başbakanla irtibata geçmeyi seçip sorunu büyük ölçüde çözdü.
Yıl 2013 oldu ve Şubat ayı yaklaştı. Aynı sorun yine gündeme oturdu. Sendikalar aynı hareketlerini tekrarladı. Demeçler birbirini takip etti. Bakan yine ayak diredi. Eğitim Bir Sen ise süreç kilitlendiği için konuyu tekrar Başbakana taşıdı. Başbakan topa girdi. Bakan topu taca attı. Başbakan oyuncu kararlılığını gösterdi ve il dışı özür durumu atamaları gerçekleşti Öğretmen aileler sevindi sendikalar ise derin bir oh çekti. İl dışı özür atamaları ile eşdeğer olarak il içi özür atamaları da gündeme geldi. Eğitim Bir Sen Bakan Avcı ile görüşerek sözünü alıp, beklenti içerisinde olanları Twitter ve facebook mesajları ve açıklamaları ile sakinleştirmeye çalıştı. Dün itibariyle Bakanlık takvimi açıkladı.
4/B Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi dâhil yaşadığımız bütün sorunlarda çözüme giden yol, bu ve buna benzer örneklerle doludur. Bu tecrübeyi yaşamayanlar, sorunlar ve çözümlerin geliş şekline dair serüveni yakından izleyemeyenler, kaş yaparken göz çıkarabilirler. Tıpkı, ataması yapılmayan öğretmenlerin Şubatta atama talebiyle çıkıp strateji hatası yaptığı gibi Sendikalardan faydalanmak için genel ezber üzerinden hareket eden, prospektüsü okumayamayanlar, dozajı ayarlayamadığı, yan etkiyi kavrayamadığı için hastalığı tedavi yerine hastayı eks haline getirebilirler. Vücutta sıkıntı var ve sıkıntılar hazmı zorlaştırıyorsa; tedaviden önce vücudu rahatlatmak için alacağınız ilaç ile tedaviyi yapacağınız ilaç farklıdır. Her ilacın etkisi gibi her sendikanın da rolü ve etkisi farklıdır.
Yazıya girerken yaptığım tespitte altını çizdiğim hususları bilmeyenler, sendikaların rollerini ve sonuca etkisini de kestirmekte zorlanabilirler. Ama bu durum asla hakikati değiştirmez. Emekli bir öğretmen olarak sosyal medyadan takip ettiklerimden ve şahit olduklarımdan yola çıkarak prospektüsü okumakta fayda var diyorum.
Mehmet Kerim İpek
Emekli Öğretmen