SENDİKA
Özür Dilemiyor, Özür Bekliyoruz!
Başörtüsü taktığı için meslekten ihraç edilen Din Kültürü ve ahlak Bilgisi Öğretmeni Gülsen Demir’in 11 yıllık Hukuk Mücadelesinde Danıştay 12. Dairesinin öğretmenin mesleğine iadesine karar vermesine itiraz eden Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliğine Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın sert tepki göstermiş ve sorumluları istifaya davet etmişti. Danıştay kararını temyize götüren ve öğretmenin iadesini hazmedemeyen Hukuk Müşavirliği’nin tartışmanın merkezine oturması sonrası emekliliğini isteyen 1. Hukuk Müşavirinin emir kulu olduğuna dair basına yansıyan haberler sonrası “hak-hukuk-vebal” tartışmaları başladı.
Milli Eğitim Bakanlığında yaşanan başörtüsü skandalı ile ilgili yeni bir açıklama yapan Ali Yalçın, “hakkı, hukuku ihlal edilen ve vebaline girilen birileri varsa o da başörtüsü taktığı için canına okunan ve meslekten ihraç edilen, yıllarca çile çektirilen öğretmenlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı çalışanı olup atılan yüzlerce başörtülü çalışanın kararının altında 1.Hukuk Müşaviri olarak imzası bulunanlardan ne özrü dilenecek. Eğer özür dilemesi gereken biri varsa, kılık kıyafetten, havadan sudan bahanelerle meslekten atılan ve Danıştay’ın yapılan işlemleri hukuka uygun bulmadığı öğretmenlerden dilenmesi gerekir” dedi.
1. Hukuk Müşavirliği ilgili birimin yetkili amiridir. 652 Sayılı KHK’da Hukuk Müşavirlerinin görev ve yetkileri bellidir. Ayrıca, 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de “Hazine veya idareye ait herhangi bir hak ve menfaat bulunmayan, yanlışlıkla açılan veya konusu kalmayan dava ve icra takipleri ile her türlü davada karar düzeltme yoluna başvurulmasından vazgeçmeye, davayı takip eden hukuk müşaviri veya avukatın gerekçeli teklifi üzerine hukuk birimi amiri yetkilidir. Hukuk birimi amiri bu yetkisini alt kademelere devredebilir” denilmektedir. Diye konuşan Yalçın; “Ortada bir duruş sorunu vardır. Ben başörtülü öğretmenlerin meslekten ihracına çanak tutanların, imza atanların, dosya tanzim edenlerin hangi hak ve menfaati gözettiğini doğrusu merak ediyorum. Bu ülkede 28 Şubat’ta darbecilere takla atanlar ile bu gün yetkili makamları kullanarak tafra yapanlar üzülerek ifade edelim ki yine aynı kişilerdir. Bu ülkede her devirde şekil alanlara değil, adam gibi durup her devre şekil verenlere ihtiyaç vardır. Kamuda yaşanan temel sorun budur şeklinde konuştu.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün söz konusu olayla ilgili Hukuk Müşavirliği’ne yazdığı yazıya da değinen Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Gülsen Demir hakkında Danıştay 12. Dairenin mesleğe iadesiyle ilgili verdiği karara itiraz edelim mi diye görüş sorulan Genel Müdürlük “bu ne saçmalık” demesi gereken yerde“konunun müşavirliğinizce değerlendirilmesi” diye topu taca atıyor. Mücadele etmesi gerekenler müdahale bile etmiyor. İki satır yazı yazıp “Söz konusu dava işleminde hukuki menfaat yoktur” diye bir satır bile yazmıyorsa kamuoyundan özür dileyecek kişi sayısı da artıyor demektir. Ben, yaşananları kamuoyunun takdirine, yetkili makamların ise insafına bırakıyorum” dedi.
Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, başörtülü öğretmenlerin meslekten ihracı ile ilgili iki adet yüksek disiplin kurulu kararını da kamuoyu ile paylaşarak kimlerin imzasının olduğuna dikkat çekti. Yalçın, bu kararlardan yüzlerce var dedi. Nisan ayı içerisinde cereyan eden temyiz skandalı ile ilgili iş ve işlemlerde anlaşılan Bakan ve Müsteşar’ın imzası bulunmamaktadır. Olay deşifre olmuştur ve artık bilgileri söz konusudur. Davanın geri çekilmiş olması Bakanlık adına çok önemli bir adım ve sorumluluk örneğidir. Sorumsuzluk örneğini ortaya koyanlar hakkında ne yapılacağını ortaya koymak ise öncelikle Bakan ve Müsteşar’ın sorumluluğundadır” dedi.
Hükümete12 Eylül Darbe ürünü Kamu Personelinin Kılık Kıyafet Yönetmeliği ile ilgili somut adım atması için 12 Milyon 300 bin imza sunduk. İmza sayısı Anamuhalefet partisinin son seçimde aldığı oy oranından bile yüksektir diyen Yalçın, "meşruiyeti bulunmayan yönetmelikle canı yakılan öğretmenlerin ve kamu çalışanlarının vebaline sadece işgüzar bürokratlar değil, ilgili yönetmeliği hala tarihin çöp sepetine atmayanlarda ortaktır" diyerek bir an önce yönetmeliğin yürürlükten kaldırılmasını istedi.