SENDİKA
'Öğretmenler mesleğine değil KPSS’ye hazırlanıyor'
Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmayı yakalamasında ve bilgi toplumu oluşturması noktasında başarılı, kaliteli ve dünya sıralamalarına giren öğretmenlere ihtiyacı olduğunu söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Topal, “Eğitim fakültelerinin en önemli sorunları arasında özgün öğretmen yetiştirme sistemsizliği, öğretim görevlisi açığı, fiziksel ve altyapı olanaklarının yetersizliği, öğrenci sayısının fazla olması gibi hususların öne çıktığını görüyoruz. Enderun ve Köy Enstitüsü gibi zengin ve derin bir eğitim geleneği olan Türkiye’nin dünya çapında tanınan eğitim fakülteleri kurmak için özgün stratejiler ve kestirme yol haritalarını analiz ederek zorlukları, riskleri ve maliyetleri biran önce ortaya koyması gerekmektedir” dedi.
Topal, eğitim fakültelerinin akademik ve araştırma performanslarının yanı sıra nitelikli mezunlar çıkarma, üst düzey bilimsel dergilerde makale yayınlatma, öncü araştırmalar yapma, patent kazandırma ve inovasyon yaratma gibi ölçütleri başta olmak üzere akademik özgürlüğe, özerk yönetime de büyük ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Topal, “Ülkemizde her yıl artan öğrenci sayısına karşılık yeteri oranda akademik personel yetiştiremeyen ve yetişenlerin bir kısmını yurtdışındaki üniversitelere kaptıran fakültelerimizin ders verimliliği giderek düşmektedir. Akademisyenliğe girişte ve terfilerde yanlı davranılmaya devam edilmesi, düşük ücretler ve mesleki sorunlar akademisyenlerimizin moral ve üretimini düşürdüğü mevcut durumu Türkiye artık daha fazla taşıyamaz” diye kaydetti.
Yeni ve muasır bir yükseköğretim yasasına ve milli eğitim kanunlarına muhakkak sahip olunması gerektiğini kaydeden Topal, bazı eğitim fakültesinde bir tane bile kadrolu profesör bulunmadığını, birçok fakültenin dekanının farklı alanlardan geldiğini, bazı öğretim elemanlarının 48 saat derse girdiğini, idari personel yetersizliğinin devam ettiğine dikkat çekti. Öğretim elemanları öğretim görevi dışında araştırma yapmak, yayın, bilim ve teknoloji gelişimine katkıda bulunmak, toplum ihtiyaçlarına hizmet etmek gibi misyonlarını yerine getiremediğini belirten Topal, “Öte yandan bu sağlıksız sistem içerisinde öğretmenlik mesleğine rast gele ya da zorunlu olarak girmiş, kişisel ve mesleki nitelikleri uygun olmayan öğretmelerin başarılı olmaları bekleniyor. Bu mümkün değildir” dedi.
“Sınav toplumu” haline gelen Türkiye’de öğretim kademelerine girişten, istihdama değin birçok kademede sınavların kullanılıyor olmasının da yanlış olduğunu ifade eden Topal, şöyle devam etti: ”Öğretmen atamalarında fakülteye giriş puanı, mezuniyet derecesi gibi ölçütlerin dikkate alınması kalite getirecektir. Aksi takdirde mevcut KPSS uygulaması, birçok konuyu fakülte eğitimleri boyunca görmeyen öğretmen adaylarını KPSS kurslarına yönlendirmeye devam edecektir. TOEG, ÖSS ve KPSS ve diğer birçok sınavlar yüzünden çocuklarımız çocukluklarını, gençlerimiz gençliklerini yaşayamaz hale gelmiştir. KPSS’de sadece bilişsel beceriler ölçülerek öğretmen atanmaktadır. Oysa öğretmenlik mesleği duyuşsal özellikleri ağır basan bir meslek dalıdır. Duyuşsal özelliklerin, analiz, sentez ve değerlendirme becerilerinin ise fakülte yıllarında kazandırılması ve meslek öğretmen adaylarına sevdirilmesi gerekmektedir. Öğretmen adayları kendilerini öğretmenlik mesleğine değil, KPSS’ye hazırlamaktadır. Bu itibarla öğretmen yetiştirme sisteminde bir tıkanıklığa ve önemli bir bunalıma sürüklendiğimizi itiraf etmemiz gerekir.“