SENDİKA
Öğretmenin Ek Göstergesi 3600 Olsun
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bayram müjdesi olarak açıkladığı akademisyen maaşlarına yapılacak yüzde 35 zam müjdesiyle, göreve yeni başlayan genç bir araştırma görevlisinin maaşının 3 bin 182 liranın üzerine çıkacağını belirten Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Sayın Davutoğlu'nun zam kararını geç kalınmış olumlu bir adım olarak görüyor ve destekliyoruz. Ülkemiz akademik hayatı için çok faydalı bir düzenleme olmuştur” dedi.
MESLEKİ, ÖZLÜK VE DEMOKRATİK HAKLARDA GELİŞTİRİLMELİ!
Üniversitelerde çalışan akademik ve idari personelin mali haklarının iyileştirilmesini yıllardır gündeme getirdiklerini ve hayati bir mesele olarak gördüklerini söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, Akademik dünyanın mali haklarının yanı sıra mesleki, özlük ve demokratik haklarının da ivedilikle iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.
EĞİTİMCİLER ARASINDA AYIRIM YAPILMAMALIDIR
Türkiye'de eğitim işkolundaki; Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı çalışan bir milyonu aşkın eğitim çalışanı bulunduğunu kaydeden Gürkan Avcı, “Eğitim ordusu bir bütündür. Ayırım yapılmamalıdır. Bu üç kuruma bağlı çalışan; Üniversitelerdeki akademik ve idari personel, Milli Eğitimdeki öğretmen ve diğer yardımcı personel ile KrediYurtlardaki çalışanları bir ve bütün olarak algılanmalıdır. Öğretmeninden akademisyenine, okulgüvenlik görevlisinden yurt personeline kadar her bir eğitim çalışanı eğitim ordusunun kıymetlibir neferidir. Bu nedenle Sayın Başbakandan eğitim çalışanlarının tümünün başta ekonomikolmak üzere, özlük ve mesleki sorunlarını çözmesini ve haklarını geliştirmesini istiyoruz” diyekonuştu.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU VE BAKAN AVCI'YA HATIRLATMALAR!...
Bunun içinde öğretmenlerin ek göstergesini 3600'e çıkaracak düzenlemenin biran önce çıkarılması ve yine eğitim yılı başında öğretmenlere ödenen eğitim katkı bedelinin tüm eğitimçalışanlarına verilmesi gerektiğini kaydeden Avcı, Başbakan Davutoğlu ve Milli Eğitim BakanıNabi Avcı'ya çeşitli hatırlatmalarda bulunduğu açıklamasında şunlara değindi;
ÖĞRETMENİN EK GÖSTERGESİ 3600 OLSUN
Öğretmenlerin ek göstergelerinin düşük olması ve emekli olduklarında ellerine geçen paranın yarı yarıya azalması nedeniyle emekliliği hak etmiş 250 bin civarındaki öğretmen emekli olmayı düşünmüyor ve bu nedenle atanmayı bekleyen 350 bin öğretmen adayına seri bir şekilde sıragelmiyor. Öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600'e çıkarılması bu süreci çok olumlu yönde etkileyecektir.
EĞİTİM ÖĞRETİM KATKI PAYI TÜM EĞİTİM ÇALIŞANLARINA ÖDENSİN
Öte yandan okullar açıldığında sadece öğretmenlere ödenen eğitim öğretime katkı bedelinin ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına verilmesi eğitim ordusunun moral ve motivasyonunu artıracak eğitim yılının daha verimli ve pozitif bir havada başlamasına vesile olacaktır.
ÜNİVERSİTELERİMİZİN KALİTE SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN, MAAŞ ZAMMI YETERLİ DEĞİL!
Türkiye'nin mevcut eğitim politikaları ile bilimsel ortamın örtüşmediğini iddia eden Gürkan Avcı, “YÖK ve Rektörlük birimi üniversitelerdeki atamalar dahil her şeyi ama her şeyi kontrol ve disipline etme anlayışı içinde olduğu için üniversitelerimizde üretken bir bilimsel ortam oluşamıyor. Hocalarımız üniversitelerinde yeterince güçlü ve inisiyatifli değiller. Eskiden bu durum daha fazlaydı fakat halen durum şöyle ki; akademisyenlik babadan oğula saltanat vari geçiyor. Akademisyenliğe alınmada ve kariyerde siyasi referans, adam kayırma ve torpil halen geçerli akçe. Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye'de akademi dünyasında ciddi bir nitelik sorunu var.Özellikle son 10 yıldır modern üniversite binaları donanımlı laboratuvarlar kuruluyor. Bütün bunlar güzel gelişmeler. Fakat şekil ve görsellikle, akıllı binalarla, modern anfilerle eğitimde kaliteyi, verimliliği, ar-ge ve üretkenliği yakalayamayız. Bilimsel araştırmalar için özgür ortam gerekiyor, YÖK ve rektörlüklerin hiyerarşik düzenlemeleriyle, kayırmacılıklarıyla ve baskısı altındabilimin yeşermesi mümkün değil.
YÖK TÜRKİYE'DE BİLİMİN GELİŞMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL!
Üniversitenin yüzlerce kürsüsünden Türkiye'nin sorunlarının çözümüne dair çok cılız ses çıktığını söyleyen Gürkan Avcı, “ YÖK , 12 Eylül darbesinden beri baskıcı, statükocu ve antidemokratik tavırlarından pek bir şey kaybetmedi. Üniversite hocalarının, öğrencilerin ve diğer eğitim bileşenlerinin üzerinde karabasan gibi duran YÖK, beklide yükseköğretim sistemimizin ve bilvesile Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden birisi oldu. Bu itibarla YÖK'ü ve reformlarını çok başarısız ve yetersiz buluyorum. Bunun sonucudur ki en fazla konuşması gereken, en çok katkıda bulunması gereken, en anlamlı rehberlik yapması gereken üniversiteler hiç konuşmuyor. Üniversitelerimizin ülkemizde bilimi, teknolojiyi, icat ve yenilikleri, gerçekliği, doğruluğu ve iyiliği arayan kuruluşlar haline gelmesi gerekiyor. Üniversitelerimizde özgürlük, demokrasi olmadığı takdirde bilim ve eğitim merkezli sistemler geliştirilmediği takdirde bugün olduğu gibi bilgi noksanlığını ideolojiyle dolduran, mesuliyetsiz bir özgürlük talep eden, kalitesiz, baştan savma, üretmeyen, kişisel hırs, gruplaşma, paylaşma ve kamplaşmaların her şeyin önüne geçtiği, tercüme odası görünümlü sözde üniversitelerden kurtulamayız. Küresel güç ve bölgesel aktör olmaya başlayan, Yeniden Büyük Türkiye, 2023-2053-2071 hedefine üniversitelerin mihmandarlığı ile koşabilir” dedi.
TÜRKİYE BÖLGESİNİN EĞİTİM ÜSSÜ OLMALIDIR
Üniversitedeki öğretim üyelerinin sözleşmeli hale gelmesi, her öğretim üyesinin, bölüm ve fakültenin ar-ge çalışmaları ve performans puanı doğrultusunda hesap verilebilirliğinin olması gibi hususların üniversitelere kalite ve verim getireceğini söyleyen Gürkan Avcı, Yeni YÖK yasanın tersine bir beyin göçü başlatacak derinlikte olması yanı sıra üniversite personelininekonomik ve demokratik haklarını da iyileştiren hususları içermesi gerektiğini kaydederek, “YÖK'ün en önemli hedeflerinden birisinin de Türkiye'yi bölgesinin eğitim üssü haline getirmek olmalıdır. Türkiye'de hâlihazırda 40 bin yabancı öğrenci var ve bunun üçte ikisi Türk devletlerinden gelen burslu öğrenciler. Bu sayı hem nitelik hem keyfiyet açısından çok yetersiz. Türkiye'ye asla yakışan rakamlar değil” diye konuştu.