SENDİKA
Öğretmenin Ek Göstergesi 3000 Değil, 3600 Olmalı
Gündoğdu, “Öğretmenlerin sorunlarını konuşalım ama bu sözde değil, özde olsun. ‘Öğretmenler Günü’ darbeci zihniyetle anılan bir gün olmaktan çıkarılsın, öğretmenlerin mali ve sosyal hakları güzel ahlaklı insan yetiştirmeyi teşvik edecek düzeyde, şartlarda olması sağlansın” dedi.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü gibi evrensel bir gün olduğunu hatırlatan Gündoğdu, “Türkiye’de Öğretmenler Günü, 24 Kasım 1981 tarihinde darbe yönetimi tarafından ihdas edilmiştir. Bu durum, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü darbeci zihniyetle anılan bir gün haline getirmiştir. Bu şartlarda sivil, demokratik, coşkuyu beraberinde getiren bir günden bahsetmemiz mümkün değil” şeklinde konuştu.
Öğretmenlerin Sadece Bir Gün Değil, Her Gün Hatırlanmasını İstiyoruz
‘Öğretmeni seviyoruz’ diyen geçmiş iktidarların, hiçbir zaman öğretmene hak ettiği değeri vermediğini vurgulayan Gündoğdu, şunları söyledi: “Astsubay kardeşlerimize 3600 gösterge verildi. Hak ediyorlar. Ama bu ülkenin geleceğini inşa eden öğretmenlerin de göstergesinin 3000 değil, 3600 olması lazım. Son bir buçuk, iki yıllık TEOG ve benzeri uygulamalarla okulun, öğretmenin merkeze konulmaya başladığını görüyoruz. Biz öğretmenlerin bir gün değil, her gün hatırlanmasını istiyoruz. Öğretmenlerin sorunlarını konuşalım; ama bu sözde değil özde olsun. Öğretmenler günü darbeci zihniyetle anılan bir gün olmaktan çıkarılsın, öğretmenlerin mali ve sosyal hakları güzel ahlaklı insan yetiştirmeyi teşvik edecek düzey ve şartlarda olması sağlansın.”
Eğitimdeki Sorunlar Giderilmeli
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Ocak ayında 15 bin öğretmen alacağız” sözünü hatırlatan Gündoğdu, “Öğretmenler Günü’nde verilmiş bir müjde, bu konuda Sayın Başbakana teşekkür ediyorum. Ama 110 bin öğretmen açığı var, 47 bin öğretmen asgari ücretle çalıştırılıyor ve bunların pedagojik formasyonunun olup olmaması bile önemli değil. Çünkü ‘bari ders boş geçmesin’ mantığıyla yapılıyor. Ankara’nın Haymanası’ndan Giresun’un Alucrası’na, Doğu ve Güneydoğu’nun yüzde 99 yerine, kalkınmada öncelikli yerlerde mahrumiyetler var. Buralarda öğretmenleri çalıştırmak için teşvike ihtiyaç var. Teorik olarak haklısınız deniliyor ama uygulamada bunun karşılığı olmuyor. Öğretmenin hâlâ şiddete uğradığı ve iki çocuğuna bakamayan, bakmakta sıkıntı çeken veli gerçeğinin olduğu bir yerde, ortalama 40 çocuğa, kendi çocuğuna bakamayanların çocuğuna bile bakan öğretmenlerimiz saygınlık açısından hak ettiği değeri görmüyor. Bu bakıştaki yanlışlığın, eksikliğin şiddete dönüşmesi gibi bir durum da var. Öğretmenlerimiz şiddet korkusuyla karşı karşıya. Bunun aşılması için toplumun her kesimine, devletin her ferdine görev düşüyor” ifadelerini kullandı.
Öğretmenlere Hakları Teslim Edilsin
Nöbet ücreti konusunda da öğretmenlerin sıkıntılar yaşadığının altını çizen Gündoğdu, şöyle devam etti:
“Öğretmene rotasyon, sorunları çözmez. Ortak akılla hareket edilmeli. Doktor, mühendis mesai tutup ücretini alırken, öğretmenler ücretini alamıyor. Antalya’da yapılan Ulusal Öğretmen Stratejisi çalıştayında il dışı rotasyona kesinlikle hayır, il içinde de 15 yılını dolduranlar için rotasyon olabilir denilmişti. Şimdi 8 yıl olsun mu arayışları var. Bu yaklaşımlar bizi tedirgin ve rahatsız ediyor. Eş tayinlerinin öğretmenlikte, memuriyette bir kriteri var ama eşi kamuda çalışmayan, başka kurumlarda, özelde çalışanlar için bunu 3 yıla çıkaralım mı yaklaşımları var. Hafta sonu destek kursları ücretlerinin yetersizliği unutulmamalı. Yıllar önce ders ücretlerinin artırılması kararı alınmıştı ama artış olmadı. Hâlâ aynı ders ücreti ile ‘gel hafta sonu destek kursu ver’ deniliyor. Bu yanlış bir uygulamadır. Ek ders ücretlerindeki öğretmenler arası dengesizlik giderilmelidir.”
Eğitim Konusu Hayati Öneme Sahip, İhmal Edilemez
Türkiye’nin demokratikleşmeyle birlikte en önemli konulardan birinin de eğitim olduğuna dikkat çeken Ahmet Gündoğdu, “Eğitim sisteminde öğretmen lokomotiftir, öncüdür. Öğretmenin geçim sıkıntısı çekmediği, verdiği dersin karşılığını hem ücret hem maaş olarak aldığı bir sistem olmalı. Diğer mesleklerle kıyaslandığında, sayısının çokluğuyla devre dışı kalan değil, yaptığı işle anılan bir karede olması gerektiği anlayışını önemsiyorum. İstihdam politikalarımız sorunlu. Doktor ihtiyacınız çok, bir tek bekleyen doktor yok. Öğretmen ihtiyacınız 100 bin, 300 binin üzerinde atama bekleyen var; iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu gençlerin zaten yaşadığı dramdan 10 belgesel hazırlanır. Mili Eğitim Bakanı’nın ifade ettiği 110 bin öğretmen açığı var. 15 binin bugün müjdesi verildi, geriye kaldı 95 bin ne olacak. Öğretmenlik bu ülkenin geleceğini yeniden inşa eden bir meslek olarak algılanıp, 2015 içerisinde bu 95 binin de atanması gerekiyor. Bu ihtiyaç karşılanmadığı takdirde gelecek açısından Türkiye’nin çok daha büyük faturalar ödemek zorunda kalacağı bir tablo var” diye konuştu.
Gençlik Tehditlerle Karşı Karşıya
Gençliğin önünde duran ciddi toplumsal sorunların olduğunu kaydeden Gündoğdu, sorunların aşılması için değerler eğitimine önem verilmesi gerektiğini dile getirerek, “Öğrencilerin önüne konulan sistemde daha çok test çözebilenin değerli olduğu anlayışı var. Alkol, uyuşturucu, satanizm, misyonerlik bunun yanına bir de bugün sentetik uyuşturucu diye bonzai belası çıktı ve bu hiçbir dünya görüşüne bakmaksızın bütün çocuklarımızı tehdit ediyor. Onun için eğitim sistemimizde, kariyerin önüne ahlak eğitimini, değerli olmayı koyamadığımız sürece sıkıntı var demektir. Bu boyutuyla eğitim felsefesini, sosyolojisini, eğitimde sanat anlayışını, sadece testle öğrencinin akademik bilgisini ölçerken onun sportif, sanatsal, doğuştan gelen kabiliyetlerini ölçmeye yönelik arayışlarımızın, çabalarımızın olmayışı da tek düze bir gençlik yetiştirme gibi yine bize maliyetli bir tablo çıkaracak diye düşünüyorum” dedi.