SENDİKA
Öğretmen Yetiştirme Politikası Gözden Geçirilmeli
Sendika Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında eğitim sisteminin kalite ve başarı sorununu değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı; Fatih Projesine, akıllı tahtalara, tabletlere, modern okul binalarına, donan
11 Nisan 2014, Cuma
Milli Eğitim Bakanlığında devrim niteliğinde önemli çalışmalar yapıldığını ve kimi reformları ilgi ve dikkatle takip ettiklerini söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, basın toplantısında şunları söyledi;
EĞİTİMDE DAHA YAPILACAK ÇOK İŞ VAR
Çağın en önemli bilgi ve iletişim teknolojisi bilgisayar ve internetin ulaşmadığı bir okul hemen hemen kalmadı. Hatta hemen her okula teknoloji sınıfı kuruldu. Müfredat yapılandırmacı bir anlayışla güçlendirildi. Çocukların estetik gelişimi düşünülerek eğik el yazısına geçildi. MEBBİS, e-okul ve uzaktan eğitim çalışmaları gayet başarılı. Derslik başına düşen öğrenci sayısı oldukça düştü. Öğretmen atamalarında şeffaf bir sürece ulaşıldı. Fakat yapılan onca yenilik, reform ve devrimlere rağmen eğitimde asıl istediğimiz noktaya gelemediğimizi düşünüyorum.
ÖĞRETMEN YETİŞTİRME POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Milli Eğitim Bakanlığının hazırlayacağı stratejik plan dahilinde bir yol haritası izlenmelidir. Halihazırda görev yapan 800 bin öğretmenin kendi alanlarında yüksek lisans yapması, mesleki motivasyon ve destek için teşvik politikaları hazırlaması önemlidir. 2014 yılı itibariyle eğitim fakültelerine öğrenci seçerken seçme kriterlerini geliştirerek öğretmenliğe sevgi, ilgi ve yeteneği olan adayların seçilmesini sağlaması şarttır. Öğretmenlerin özlük, mali ve demokratik haklarını iyileştirecek temel adımlar atılmalı ve neye mal olursa olsun öğretmenliğin cazip ve çok saygın bir meslek haline getirilmelidir.
BAŞARILI EĞİTİM, KALİTELİ ÖĞRETMENLE MÜMKÜNDÜR
Türkiye’de eğitimin başarılı olması, kaliteli öğretmenler ile mümkündür. Öğretmenlerimize diğer mesleklere kıyasla iyi bir maaş verilse bile eğitimde başarının diğer önemli etkenleride ihmal edilmemelidir. Öğretmenliğe duyulan saygı, öğretmenlik mesleğine seçilme süreci ve çalışma koşulları da çağdaş dünyanın standartlarına kavuşturulmalıdır. Dolayısıyla ülkemizde “başka bir şey olamadım bari öğretmen olayım” süreçleri acı bir hatıra olarak geçmişte kalacaktır.
ÖĞRETMENLİK SAYGIN VE PRESTİJLİ HALE GETİRİLMELİDİR
Artık Türkiye’de öğretmenlik bölümüne seçilmek çok başarılı ve prestijli bir konuma ulaşmak anlamı taşımalıdır. Öğretmenlerimiz zor bir mesleğe seçilmiş olmanın getirdiği bir tatmin duygusu yaşamalıdır. İdeal bir ülkede yaşamıyoruz ve belki de Türkiye’de çok az insan sevdiği mesleği yapıyor. Ama illa ki sevgiyle yapılması gereken bir meslek varsa o da öğretmenliktir. 6 yaşında bir çocuk, hayatının en önemli dönemini ve büyük bir zaman dilimini öğretmeniyle geçiriyor. Öğretmenine dair her şey hayatını şekillendiriyor. Yaptığı işe sevgi duyan, değer veren bir öğretmen çocukta zengin zihinsel pencereler ve sonsuz aydınlıkta kapılar açabiliyor. Eğitim ve öğretimde yaratıcı ve yenilikçi bir ruh ön planda tutulmalı, öğretmenlere de yaratıcı taraflarını ortaya koyma fırsatının verilmesi de çok önemlidir.
TOPLUMU ÖĞRETMENLER DÖNÜŞTÜREBİLİR!
Bu politika sayesinde; mesleğe ve insana duyulan saygının, kazanılan parayla ölçüldüğü bir toplumu dönüştürmek dahi mümkün olabilecektir. Çünkü ülkemizde toplumu pozitif anlamda değiştirecek, müspet yönde dönüştürecek olan en proaktif camia öğretmenlerdir. Mesleği çok seven ve yeteneği olan kişiler öğretmenliği seçmişse, maddi boyut birinci plana oturtmayacak, çocuk ve ebeveyni öğretmenini sevecek, rol model alacak, hayatta tatmin duygusunun parayla değil erdem ve ahlakla elde edildiğini görebilecektir.
MEB’İN AKLI DEĞİŞMEYE BAŞLADI!
Artık eğitimde bir birimizle uğraşmaktan vazgeçmemiz gerektiğini gösteren pek çok ciddi işaretler ortaya çıkmaktadır. Devlet aklı değişmiştir. Devlet stratejileri de değişmiştir. Eğitim politikalarında da kendi halkı ile kavga eden ve batının paryası, taklitçisi ve kopyacısı durumunda ve batılı uzmanlar ne derse sorgulamadan onu yapmak zorunda kalan anlayış nihayet değişmiştir. Bütün bunların sebebi devlet aklının, Milli Eğitim Bakanlığının zihin dünyasının değişmiş ve dünya gerçeğini milletimizin gözü ile görmeye başlamış olmasıdır. Bu yüzden artık kendi aramızda geçmişten gelen lüzumsuz kavgalar ve ithal akılla yapılan didişmelerinde değişmesi gerekmektedir ki, hep birlikte yeni ufuklara doğru açılırken kendimizi küçük görmeyi bırakıp aslımıza dönerek dünyanın en saygın devletleri arasında yerimizi pekiştire bilelim.
EĞİTİMDE DAHA YAPILACAK ÇOK İŞ VAR
Çağın en önemli bilgi ve iletişim teknolojisi bilgisayar ve internetin ulaşmadığı bir okul hemen hemen kalmadı. Hatta hemen her okula teknoloji sınıfı kuruldu. Müfredat yapılandırmacı bir anlayışla güçlendirildi. Çocukların estetik gelişimi düşünülerek eğik el yazısına geçildi. MEBBİS, e-okul ve uzaktan eğitim çalışmaları gayet başarılı. Derslik başına düşen öğrenci sayısı oldukça düştü. Öğretmen atamalarında şeffaf bir sürece ulaşıldı. Fakat yapılan onca yenilik, reform ve devrimlere rağmen eğitimde asıl istediğimiz noktaya gelemediğimizi düşünüyorum.
ÖĞRETMEN YETİŞTİRME POLİTİKASI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Milli Eğitim Bakanlığının hazırlayacağı stratejik plan dahilinde bir yol haritası izlenmelidir. Halihazırda görev yapan 800 bin öğretmenin kendi alanlarında yüksek lisans yapması, mesleki motivasyon ve destek için teşvik politikaları hazırlaması önemlidir. 2014 yılı itibariyle eğitim fakültelerine öğrenci seçerken seçme kriterlerini geliştirerek öğretmenliğe sevgi, ilgi ve yeteneği olan adayların seçilmesini sağlaması şarttır. Öğretmenlerin özlük, mali ve demokratik haklarını iyileştirecek temel adımlar atılmalı ve neye mal olursa olsun öğretmenliğin cazip ve çok saygın bir meslek haline getirilmelidir.
BAŞARILI EĞİTİM, KALİTELİ ÖĞRETMENLE MÜMKÜNDÜR
Türkiye’de eğitimin başarılı olması, kaliteli öğretmenler ile mümkündür. Öğretmenlerimize diğer mesleklere kıyasla iyi bir maaş verilse bile eğitimde başarının diğer önemli etkenleride ihmal edilmemelidir. Öğretmenliğe duyulan saygı, öğretmenlik mesleğine seçilme süreci ve çalışma koşulları da çağdaş dünyanın standartlarına kavuşturulmalıdır. Dolayısıyla ülkemizde “başka bir şey olamadım bari öğretmen olayım” süreçleri acı bir hatıra olarak geçmişte kalacaktır.
ÖĞRETMENLİK SAYGIN VE PRESTİJLİ HALE GETİRİLMELİDİR
Artık Türkiye’de öğretmenlik bölümüne seçilmek çok başarılı ve prestijli bir konuma ulaşmak anlamı taşımalıdır. Öğretmenlerimiz zor bir mesleğe seçilmiş olmanın getirdiği bir tatmin duygusu yaşamalıdır. İdeal bir ülkede yaşamıyoruz ve belki de Türkiye’de çok az insan sevdiği mesleği yapıyor. Ama illa ki sevgiyle yapılması gereken bir meslek varsa o da öğretmenliktir. 6 yaşında bir çocuk, hayatının en önemli dönemini ve büyük bir zaman dilimini öğretmeniyle geçiriyor. Öğretmenine dair her şey hayatını şekillendiriyor. Yaptığı işe sevgi duyan, değer veren bir öğretmen çocukta zengin zihinsel pencereler ve sonsuz aydınlıkta kapılar açabiliyor. Eğitim ve öğretimde yaratıcı ve yenilikçi bir ruh ön planda tutulmalı, öğretmenlere de yaratıcı taraflarını ortaya koyma fırsatının verilmesi de çok önemlidir.
TOPLUMU ÖĞRETMENLER DÖNÜŞTÜREBİLİR!
Bu politika sayesinde; mesleğe ve insana duyulan saygının, kazanılan parayla ölçüldüğü bir toplumu dönüştürmek dahi mümkün olabilecektir. Çünkü ülkemizde toplumu pozitif anlamda değiştirecek, müspet yönde dönüştürecek olan en proaktif camia öğretmenlerdir. Mesleği çok seven ve yeteneği olan kişiler öğretmenliği seçmişse, maddi boyut birinci plana oturtmayacak, çocuk ve ebeveyni öğretmenini sevecek, rol model alacak, hayatta tatmin duygusunun parayla değil erdem ve ahlakla elde edildiğini görebilecektir.
MEB’İN AKLI DEĞİŞMEYE BAŞLADI!
Artık eğitimde bir birimizle uğraşmaktan vazgeçmemiz gerektiğini gösteren pek çok ciddi işaretler ortaya çıkmaktadır. Devlet aklı değişmiştir. Devlet stratejileri de değişmiştir. Eğitim politikalarında da kendi halkı ile kavga eden ve batının paryası, taklitçisi ve kopyacısı durumunda ve batılı uzmanlar ne derse sorgulamadan onu yapmak zorunda kalan anlayış nihayet değişmiştir. Bütün bunların sebebi devlet aklının, Milli Eğitim Bakanlığının zihin dünyasının değişmiş ve dünya gerçeğini milletimizin gözü ile görmeye başlamış olmasıdır. Bu yüzden artık kendi aramızda geçmişten gelen lüzumsuz kavgalar ve ithal akılla yapılan didişmelerinde değişmesi gerekmektedir ki, hep birlikte yeni ufuklara doğru açılırken kendimizi küçük görmeyi bırakıp aslımıza dönerek dünyanın en saygın devletleri arasında yerimizi pekiştire bilelim.