SENDİKA
Öğretmen Alımlarında Sözlü Sınav mı Geliyor?
Milli Eğitim Bakanlığı şimdi de öğretmen alım sistemini değiştiren bir çalışmanın arefesinde.
12 Eylül 2013, Perşembe
Milli Eğitim Bakanlığı şimdi de öğretmen alım sistemini değiştiren bir çalışmanın arefesinde. Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlik alanlarında atamalarda esas alınacak yükseköğretim programlarının belirlenmesine ilişkin mevcut yapının gözden geçirilmesi çalıştayı düzenledi. MEB, bu çalıştayda, öğretmen alımında alan sınavının dışında sosyal becerilerin de ölçülebileceği bir sistem üzerinde duruldu.
Şöyle ki; bilindiği gibi 9-10 Eylül tarihinde yapılan öğretmen atamalarında 60 puan barajı getirilmişti. Bu nedenle KPSS’den 60 puanın altında alanlar, öğretmen atamalarına başvuramadı. Bu karar çok eleştirilirken, MEB Müsteşarı Yusuf Tekin şu açıklamayı yapmıştı: “Bu not baremi 2013 Eylül atamalarında ihtiyaç duyulan kadroları karşılayan bir sınır. Bunun altındaki arkadaşların başvurmaları anlamlı değil. Boş yere kimseyi umutlandırmaya gerek yok. Tanımladığımız kontenjanlar 60 barajı ile dolabilecek durumda. Bu sınırın konmaması durumunda birçok arkadaşı boş yere uğraştırmış ve umut vermiş olacaktık.” Aslında gerçekler, Yusuf Tekin’in sözlerindeki gibi değildir. MEB ne yazık ki yine bir aldatmacanın içindedir.
Şöyle ki; Türk Eğitim-Sen olarak, 60 puan barajı ile ilgili en büyük endişemiz, önümüzdeki yıllarda öğretmen atamalarında sözlü sınav gelebileceğine yönelikti.Bu noktada 60 puan barajını savunanları uyarmış, bunun kendi geleceklerinin önüne bariyer koymak anlamına geleceğini söylemiştik. Çünkü 60 puan barajı, KPSS’nin sıralamayı değil, başarıyı ölçen bir sınav olarak görülmesi anlamına gelmektedir. KPSS başarıyı ölçen bir sınav olarak görülürse, 60 taban puan uygulaması haklılık kazanacak ve “daha başarılı öğretmenleri atayalım” denilerek, atama bekleyen öğretmenlere sözlü sınav getirilecektir. Sözlü sınav uygulamasının ise Türkiye’de ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur. Tıpkı yönetici atamalarında olduğu gibi, öğretmen atamalarında da kadrolar yandaşlarla dolacak, ideolojik davranılacak, eş-dost, ahbap-çavuş ilişkisi ön palana çıkacak, bu kişiler henüz öğretmen olmadan tercihe zorlanacak, ‘torpil’ kelimesi öğretmenlik mesleğinin baş tacı olacaktır. Bu nedenle sendikamız, 60 puan barajına karşı çıkmıştır. Nitekim ne kadar haklı olduğumuzu İstanbul’da yapılan bu çalıştayda bir kez daha anladık. Atama bekleyen tüm öğretmenlerimiz bilmelidir ki, 60 puan barajıyla aslında öğretmen atamalarında mülakatın tohumları atılmıştır.
Şayet Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri “Sosyal beceriden kastımız mülakat” değil derse, sosyal beceriden ne kastettiklerini kamuoyuna açıklamaları gerekir. Ancak şunu net olarak ifade edebiliriz ki; sosyal becerinin sözlü sınav dışında başka bir anlama gelmesi çok zordur. Şöyle düşünelim; Öğretmen olarak atanmak için KPSS ile test edileceksiniz, alan sınavına gireceksiniz, tüm bunlar yetmeyecek, bir de sosyal becerileriniz ölçülecek. İletişim kurma, grup içi ve grup dışı ilişkilerde performans sergileme, arkadaşlık kurma ve sürdürebilme, sosyal rahatlık v.b durumlar sosyal beceriler içinde yer almaktadır. Öğretmen olarak atanmayı bekleyenlerin büyük kısmı ise, çalışma hayatında yer almayan ve eli ekmek tutmayan kişilerdir. Dolayısıyla;
Bu öğretmenlerimizin sosyal becerilerini kim, nasıl ölçecektir?
Sosyal becerilerde kriter ne olacaktır?
“Öğretmen atamalarında sosyal becerileri ölçeceğim” demek, gerçekten hakka uygun, adaletli bir öğretmen alımının önünü mü açar; yoksa haksızlığı, torpili, yandaşlığı beraberinde mi getirir?
Öte yandan KPSS ve alan sınavından yüksek puan almasına rağmen, sosyal becerilerden düşük puan verilen öğretmenlere yapılan haksızlığın vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Ya da KPSS ve alan sınavından düşük puan alan ama sosyal becerilerden yüksek puan verilen kişilere yapılan torpilin hesabını nasıl vereceksiniz? Her ne olursa olsun, öğretmen alımlarında yazılı sınav dışında yapılacak her türlü uygulama şaibeye, kirlenmeye, haksızlığa yol açacaktır.
Herkes bilmelidir ki; SOSYAL BECERİLERİN ÖLÇÜLEBİLECEĞİ BİR SINAV OLAMAZ.
Şayet öğretmen alımlarında ‘sosyal beceriler’ adı altında sözlü sınav getirilirse, Türk Eğitim-Sen ataması yapılmayan öğretmenler ile birlikte Ankara merkezli kitlesel eylemler yapacaktır. Böyle bir uygulamayı aklından geçirenler, sendikamızın MEB’in kapısına dayanacağını bilmelidir. Öğretmenlerimizi kirletmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse öğretmenlik mesleğini ideolojik ve keyfi uygulamalar neticesinde ayaklar altına alamaz. Eğitim gibi geleceğimizi ilgilendiren çok önemli bir alanda, yeni ayak oyunlarına tahammül kalmamıştır. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya tavsiyemiz, yol yakınken “sosyal beceri” garabetinden dönmesidir. Müdürlük alımında torpile resmiyet kazandıran Nabi Avcı, aynı anlayışı öğretmen alımında uygulayamayacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Şöyle ki; bilindiği gibi 9-10 Eylül tarihinde yapılan öğretmen atamalarında 60 puan barajı getirilmişti. Bu nedenle KPSS’den 60 puanın altında alanlar, öğretmen atamalarına başvuramadı. Bu karar çok eleştirilirken, MEB Müsteşarı Yusuf Tekin şu açıklamayı yapmıştı: “Bu not baremi 2013 Eylül atamalarında ihtiyaç duyulan kadroları karşılayan bir sınır. Bunun altındaki arkadaşların başvurmaları anlamlı değil. Boş yere kimseyi umutlandırmaya gerek yok. Tanımladığımız kontenjanlar 60 barajı ile dolabilecek durumda. Bu sınırın konmaması durumunda birçok arkadaşı boş yere uğraştırmış ve umut vermiş olacaktık.” Aslında gerçekler, Yusuf Tekin’in sözlerindeki gibi değildir. MEB ne yazık ki yine bir aldatmacanın içindedir.
Şöyle ki; Türk Eğitim-Sen olarak, 60 puan barajı ile ilgili en büyük endişemiz, önümüzdeki yıllarda öğretmen atamalarında sözlü sınav gelebileceğine yönelikti.Bu noktada 60 puan barajını savunanları uyarmış, bunun kendi geleceklerinin önüne bariyer koymak anlamına geleceğini söylemiştik. Çünkü 60 puan barajı, KPSS’nin sıralamayı değil, başarıyı ölçen bir sınav olarak görülmesi anlamına gelmektedir. KPSS başarıyı ölçen bir sınav olarak görülürse, 60 taban puan uygulaması haklılık kazanacak ve “daha başarılı öğretmenleri atayalım” denilerek, atama bekleyen öğretmenlere sözlü sınav getirilecektir. Sözlü sınav uygulamasının ise Türkiye’de ne anlama geldiğini bilmeyen yoktur. Tıpkı yönetici atamalarında olduğu gibi, öğretmen atamalarında da kadrolar yandaşlarla dolacak, ideolojik davranılacak, eş-dost, ahbap-çavuş ilişkisi ön palana çıkacak, bu kişiler henüz öğretmen olmadan tercihe zorlanacak, ‘torpil’ kelimesi öğretmenlik mesleğinin baş tacı olacaktır. Bu nedenle sendikamız, 60 puan barajına karşı çıkmıştır. Nitekim ne kadar haklı olduğumuzu İstanbul’da yapılan bu çalıştayda bir kez daha anladık. Atama bekleyen tüm öğretmenlerimiz bilmelidir ki, 60 puan barajıyla aslında öğretmen atamalarında mülakatın tohumları atılmıştır.
Şayet Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri “Sosyal beceriden kastımız mülakat” değil derse, sosyal beceriden ne kastettiklerini kamuoyuna açıklamaları gerekir. Ancak şunu net olarak ifade edebiliriz ki; sosyal becerinin sözlü sınav dışında başka bir anlama gelmesi çok zordur. Şöyle düşünelim; Öğretmen olarak atanmak için KPSS ile test edileceksiniz, alan sınavına gireceksiniz, tüm bunlar yetmeyecek, bir de sosyal becerileriniz ölçülecek. İletişim kurma, grup içi ve grup dışı ilişkilerde performans sergileme, arkadaşlık kurma ve sürdürebilme, sosyal rahatlık v.b durumlar sosyal beceriler içinde yer almaktadır. Öğretmen olarak atanmayı bekleyenlerin büyük kısmı ise, çalışma hayatında yer almayan ve eli ekmek tutmayan kişilerdir. Dolayısıyla;
Bu öğretmenlerimizin sosyal becerilerini kim, nasıl ölçecektir?
Sosyal becerilerde kriter ne olacaktır?
“Öğretmen atamalarında sosyal becerileri ölçeceğim” demek, gerçekten hakka uygun, adaletli bir öğretmen alımının önünü mü açar; yoksa haksızlığı, torpili, yandaşlığı beraberinde mi getirir?
Öte yandan KPSS ve alan sınavından yüksek puan almasına rağmen, sosyal becerilerden düşük puan verilen öğretmenlere yapılan haksızlığın vebalini nasıl ödeyeceksiniz? Ya da KPSS ve alan sınavından düşük puan alan ama sosyal becerilerden yüksek puan verilen kişilere yapılan torpilin hesabını nasıl vereceksiniz? Her ne olursa olsun, öğretmen alımlarında yazılı sınav dışında yapılacak her türlü uygulama şaibeye, kirlenmeye, haksızlığa yol açacaktır.
Herkes bilmelidir ki; SOSYAL BECERİLERİN ÖLÇÜLEBİLECEĞİ BİR SINAV OLAMAZ.
Şayet öğretmen alımlarında ‘sosyal beceriler’ adı altında sözlü sınav getirilirse, Türk Eğitim-Sen ataması yapılmayan öğretmenler ile birlikte Ankara merkezli kitlesel eylemler yapacaktır. Böyle bir uygulamayı aklından geçirenler, sendikamızın MEB’in kapısına dayanacağını bilmelidir. Öğretmenlerimizi kirletmek isteyenlere asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse öğretmenlik mesleğini ideolojik ve keyfi uygulamalar neticesinde ayaklar altına alamaz. Eğitim gibi geleceğimizi ilgilendiren çok önemli bir alanda, yeni ayak oyunlarına tahammül kalmamıştır. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya tavsiyemiz, yol yakınken “sosyal beceri” garabetinden dönmesidir. Müdürlük alımında torpile resmiyet kazandıran Nabi Avcı, aynı anlayışı öğretmen alımında uygulayamayacaktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Türk Eğitim Sen