Başlık garip gelebilir ama unvan, derece ve kademesi aynı olan iki memurun maaşı arasında bu kadar maaş farkı bulunmaktadır. İsterseniz cevabını açıklayalım. Her iki memur da müfettiş ve dereceleri 7/1'dir. Ancak, birisi 5510 sayılı Kanun'a tabi olarak göreve başlamıştır, diğeri ise 5434 sayılı Kanun'a göre işe başlamıştır.

5434 sayılı Kanun'a tabi olarak 7/1 derecede görev yapan müfettiş 3.803 TL net maaş alırken, 5510 sayılı Kanun'a tabi olarak 7/1 derecede görev yapan müfettiş 3.679 TL net maaş almaktadır. İki maaş arasında ise 124 TL'lik maaş farkı oluşmaktadır. Bu farkın temel sebebi ise brüt maaştan yapılan emekli kesintilerinin farklı olmasıdır.

Aday memur olarak görev yapmaktayken almış olduğum uyarma cezası nedeniyle görevime son verilmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar gereğince kamuya tekrar nasıl dönebilirim?

Daha önce bu köşeden aday memurların mağduriyetlerinin çözülmesi için birçok yazı kaleme almış olmamıza rağmen çözüm üretilmemişti. Anayasa Mahkemesi 14/11/2013 tarihli ve E.: 2013/15, K.: 2013/131 sayılı Kararı ile sorunu kökten çözmüştür. Ancak, madde iptal kararından sonra kelaynak kuşuna dönmüştür.

6111 sayılı Kanun'la 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 57'nci maddesinde aday memurlar aleyhine yapılan düzenleme uygulamada çok ciddi mağduriyetlere yol açmaya başlamış, maalesef birçok aday memur bu nedenle memuriyetlerini kaybetmişti. Aday memurların adaylık döneminde disiplin cezası almamaları bu nedenle gelecekleri açısından oldukça önemliydi. Aksi takdirde yapacakları küçük hatalar nedeniyle alacakları disiplin cezası nedeniyle görevleri (memuriyetleri) sona erdirilmekteydi. Burada idarelerin de takdir hakları yoktu. Ayrıca, bu madde hükümleri gereğince ilişikleri kesilenler 3 yıl süreyle tekrar devlet memuru olamamaktaydı.

Ancak, Anayasa Mahkemesi 657 sayılı Kanun'un adaylık süresi sonunda başarısızlık halini düzenleyen 57'nci maddesinde yer alan; 'Adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir' hükmünü iptal etmiş ve yaşanan mağduriyetler büyük oranda ortadan kalkmıştı. İptal sonrasında ise ortaya aşağıdaki madde çıkmıştır.

Madde 57 – İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığı'na bildirilir. Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56'ncı ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile devlet memurluğuna alınmazlar.'

Görüleceği üzere, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra maddenin yeniden düzenlenmesi gerekirken maalesef şu ana kadar herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Doğrusu madde metninin son halinin ilgililer tarafından okunup okunmadığından emin değiliz. Şayet okunmuş olsaydı, yürürlüğe giren torba kanunlardan birinde maddede gerekli düzenleme yapılırdı.

Kanun maddesinde yer alan metne göre bu maddeye göre ilişiği kesilenler üç yıl göreve başlayamayacaklardır. Ancak, ilişik kesme nedeni Anayasa Mahkemesi kararıyla ortadan kalktığı için bu hükmün uygulama imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla iptal edilen hükme göre ilişiği kesilenlerin tekrar memuriyete dönmelerinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.

Öncelikle bu konuda Devlet Personel Başkanlığı'nca bir tebliğ hazırlanmalı ve bunlar hakkında nasıl işlem yapılacağı açıklanmalıdır. Çünkü, bu konuda mağdur sayısı oldukça fazladır ve bunların mağduriyetlerinin de bir an önce giderilmesi gerekmektedir.

Ancak, bunlar hakkında istifa sonrası dönüş prosedürü uygulanamaz. Çünkü, bunlar 657 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri gereğince istifa etmedikleri için 657 sayılı Kanun'un 92'nci maddesi gereğince istifa sonrası dönüş prosedürü uygulanamaz. Nitekim Devlet Personel Başkanlığı'nın vermiş olduğu 12/03/2009 tarihli ve 4632 sayılı görüşte de benzer ifadelere yer verilmiştir.

Öyleyse sorun nasıl çözülecektir diye akla bir soru gelebilir. Yapılması gereken idari bir işlemle ilişik kesme işleminin Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra geri alınmasına ilişkin sürecin başlatılmasıdır. Öncelikle ilgililerin bir dilekçe ile kurumlarına müracaat etmesi ve kurularının da ilgilileri göreve döndürmeleri gerekmektedir. Kurumlar büyük olasılıkla Devlet Personel Başkanlığı'na görüş soracaklardır ve gelen görüşe göre işlem yapacaklardır.

İzmir'in ilçe belediyesinde memur olarak çalışmaktayım. Daha önce il özel idaresinde genel sekreterlik yapan ve daha sonra da uzman kadrosuna atanan kişi aynı kadro unvanından 2000 makam tazminatı ile 8000 görev tazminatı alarak emekli olmuş. Başkanımız bu kişiyi başkan yardımcısı olarak atadı. Maaş yaparken zam ve tazminatları bu kadroda iken hak eder mi? Ek göstergesi 3600 üzerinden emekli fakat şu anki başkan yardımcısı kadrosunda iken maaşını ödemeye esas 3000 keseneğe esas 3600 mü yapmamız gerekir? D. Ö.

Maaş ödemesinde esas unsur, maaş ödenen unvanın makam tazminatı ve ek göstergesidir. Öncelikle buna bakmanız gerekmektedir. Şayet atama yapılan kadronun ek göstergesi 3000 ise ve emekli olunan kadronun ek göstergesi 3600 ise 5434 sayılı Kanun'un ek 67'nci maddesi gereğince 3000 ek gösterge ile 3600 ek gösterge arasındaki kesenek ve kurum karşılığının ilgiliden kesilerek maaş hesabı yapılması gerekmektedir. Ayrıca, ödemenin 3000 ek gösterge üzerinden yapılması gerekmektedir.

Diğer yandan, atama yapılan kadronun makam tazminatı yoksa, ilgilinin daha önce almakta olduğu makam tazminatını alabilmesi için 657 sayılı Kanun'un 43/B maddesindeki kadrolara atanılması gerekmektedir. Bunun dışında daha önce alınmakta olan makam tazminatının alınma imkanı yoktur. Emeklilikte makam ve görev tazminatı alınması dahi bu durumu değiştirmez. Ancak, tekrar emekli olunca makam ve görev tazminatı tekrar alınabilecektir. (Ahmet Ünlü - Yeni Şafak)