Memur sayısının fazla olduğu uydurmacası

Adeta bir algı operasyonu haline gelerek kamuoyunu yanıltmanın bir aracı olarak kullanılan bu söylemlerden en çok kullanılanı ülkemizde memur sayısının çok fazla olduğu uydurmacasıdır. Bu söylem, kamudan iş talebinde bulunan ve atanamayan öğretmenlere, atanamayan sağlık personeline, kadro talebinde bulunan sözleşmeli, geçici ve vekil çalışanlara karşı kamuoyu oluşturmak için sıkça kullanılmıştır.

Personel yetersizliği

Oysaki dünyanın gelişmiş ülkeleri ile karşılaştırıldığında ülkemizdeki memur sayısı ortalamaları oldukça düşük düzeydedir. Kamu hizmetlerinin düzgün yürütülememesinin belki de en önemli sebeplerinden biri de personel yetersizliğidir.

27 kişiden biri kamu çalışanı

Devlet Personel Başkanlığının verilerine göre, ülkemizde yaklaşık 2 milyon 900 bin kamu çalışanı bulunuyor. Bu istihdam rakamının yeterli olup olmadığını belirmenin en mantıklı yolu, kamu personeli sayısının toplam nüfusa oranını bularak gelişmiş ülkelerdeki oranlarla karşılaştırmaktır. TÜİK verilerine göre ülkemizin nüfusu 2015 yılı verilerine göre yaklaşık 77 milyon 700 bin civarındadır. Bu durumda yaklaşık olarak her 27 kişiden biri kamu çalışanı durumundadır.

OECD verilerine göre ise, Finlandiya’da her 10, Kanada’da her 12, ABD ve Macaristan’da 13, İrlanda’da 14, Almanya ve Hollanda’da 19, İspanya ve İtalya’da da 25 kişiden biri kamu çalışanı durumundadır.

Bu verilere göz attığımızda, sosyal devlet ilkesinin parmakla gösterilen ülkelerinden olan Finlandiya ve Kanada ortalamalarını yakalamamız için 4.5 milyon kamu çalışanına daha ihtiyacımız bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerin başında gelen Almanya ve Hollanda ortalamalarını yakalamak içinse 1 milyonun üzerinde yeni kamu personeline ihtiyacımız bulunuyor.

Kamu hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkiliyor

Kamu personeli sayısının ülke nüfusuna oranla bu denli düşük olması kamu hizmetlerinin miktarını ve kalitesini de doğrudan etkiliyor. Yani “ülkemizde memur sayısı zaten çok, herkes memur olmak istiyor” efsanesinin doğrudan bir sonucu, hastanelerde sıra beklemek, sağlık personelinin yoğun iş yükü, bazı tetkik ve tahliller için günlerce beklemek, vergi dairelerinde sıra beklemek, çocuklarımızı 30 -40 kişilik sınıflarda okutmak olarak kendini gösteriyor.

İşsizlik oranın %11’lere çıktığı ülkemizde, kamu sektörünün işsizlik sorununun çözümünde itici bir rol oynaması mümkün bulunuyor. İş bekleyen 300 bine yakın öğretmen, 300 bin iktisadi ve idari bilimler mezunu (İİBF) ya da sayılarının 200 bini aştığı iddia edilen işsiz sağlık personelinin iş talepleri ise devletin bütçe imkanları, memur sayısının fazla olduğu gibi nedenlerle öteleniyor.

Memur sayısının fazla olduğu uydurmacasına ek olarak kamuoyunu yanıltmak amacıyla kullanılan başka kara propaganda örneklerine memurunyeri.com olarak şunları da verebiliriz:

-Memurlar çalışmadan maaş alıyorlar.

Gerçekten işe gitmeden maaş alan çok az sayıda bir azınlık mevcut olsa da bu memurlara ilişkin sıkıntıların kaynağını da, siyasi kaygılarla yapılan atamalar ve görevden almalar, mevcut bürokratları yerinden edip istediği kişileri atamak isteyen siyasilerce çıkarılan ve torba kanunlara sığmayan düzenlemeler(en son örneği Gençlik ve Spor Bakanlığında yaşandı) oluşturuyor.

-Memurlar çok fazla izin kullanıyor.

Oysaki memurlar, dünya ortalamaları düzeyinde izin kullanıyorlar.

-Memurların haftalık çalışma saatleri çok az.

Memurların haftalık çalışma süresi 40 saat iken, Avrupa Birliği ülkelerinde bu rakam 35 ile 40 saat arasında değişmektedir.

-Herhangi bir vasfı olmayan memur oluyor.

Oysaki, KPSS kazanarak memur olmak üniversite sınavını kazanıp üniversiteli olmaktan çok daha zor hale gelmiştir.