Hamile kızının başka bir hastaneye sevki sebebiyle tartıştığı doktor tarafından hakarete uğradığını öne süren vatandaş, doktor aleyhine tazminat davası açtı. Mahkeme, husumet yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verince devreye giren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, doktorun hakaret etmesinin görev değil, kişisel kusur olması hasebiyle tazminat gerektirdiğine hükmetti. Olay, İzmir’in Ödemiş ilçesinde 2013 yılında meydana geldi. M.Y. ile doktor T.K. arasında tartışma çıktı. Hastane görevlilerinin devreye girmesiyle tartışma son buldu. M.Y.’nin şikâyeti üzerine başlatılan savcılık soruşturması kapsamında Dr. T.K. hakkında Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ‘manevi tazminat’ davası açıldı. Mahkeme, husumet yokluğu gerekçesiyle davayı reddetti.

MAHKEME REDDETTİ

Davacı M.Y.’nin avukatı kararı temyiz etti. Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, tetkik hâkimi tarafından hazırlanan raporu da inceleyerek mahkeme kararının bozulmasına hükmetti. Davanın, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olduğuna dikkat çekilen Yargıtay, kararında; mahkemenin kararını yanlış buldu. Çünkü mahkeme, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan dolayı açılacak tazminat davalarının, ancak idare aleyhine olabileceğine vurgu yapıyordu.

Yargıtay ise M.Y. ile Dr. T.K. arasındaki olayda, davalının davacıya açıkça hakaret ettiğinin ileri sürüldüğüne vurgu yapıyor. Yargıtay’a göre kamu görevlilerinin hakaret etmeleri kişisel kurusurdur ve görevleriyle ilişkilendirilemez.

Yargıtay’ın bu kararıyla doktor, vali veya başka bir kamu görevlisi farketmeksizin kim vatandaşa hakaret ediyorsa bedelini ödeyecek. Kimsenin kişisel kusurları görevleriyle ilişkilendirilmeyecek. Yargıtay bu gerekçelerle mahkemenin kararını oyçoğunluğuyla bozdu.meydan