SENDİKA
Memur-Sen Taleplerinde Son Gelişmeler
Programda konuşan Tonbul, bu yıl yapılacak olan Toplu Sözleşme görüşmeleri, yeni aile paketi ve Paris’te yaşanan terör olayları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
‘’TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİMİZ, SAHA ÇALIŞMALARIYLA OLUŞUYOR’’
Bu yıl Toplu Sözleşmeni 3.cüsünü gerçekleştireceklerini ve talepleri saha çalışmalarıyla belirleyeceklerini söyleyen Tonbul, şöyle konuştu: ‘’Bizim şöyle bir uygulamamız var ta eksiden beri. Biz arkadaşlarımıza, bunları soruyoruz, bunlardan gelen talepleri bir süzgeçten geçiriyoruz, önem sırasına göre de bir kitapçık haline getiriyoruz. Zaten kanun da bize bunu emrediyor; “1 hafta öncesinden Devlet Personel Başkanlığına bu talepler bildirilir” diyor. Bunu Temmuz ayı içerisinde inşallah tamamlamış olacağız. Ama Haziran ayında biz bunları tamamlarız ve kamuoyuna da duyururuz. Şu anda yüzdelik zam olarak şunu talep edelim veya taban aylığa şunu talep edelim gibi kesin bir rakamımız yok. Bizim yaklaşımımız şu: Memurlar iki defa toplu sözleşme yaptılar; birincisi anlaşmayla çözümlenmedi, Kamu Personel Hakem Kuruluna gitti, ikincisi toplu sözleşme bağıtlandı. Bu üçüncü toplu sözleşmemiz olacak, arkadaşlardan gelen talepler doğrultusunda bunu götüreceğiz. Bizim toplu görüşme veya toplu sözleşme dönemlerinde masaya götürdüğümüz, ama bir türlü çözüme kavuşmayan taleplerimiz var ki bunları bu sene ağırlıklı olarak götüreceğiz. Memurların bütün hakları; sosyal hakları, özlük hakları, disiplin hakları, bunların tamamı toplu sözleşmenin gündemine getiriyoruz. Bizim bu sene üzerinde ağırlıklı duracağımız, toplu sözleşme masasına götüreceğimiz konuların başında ek göstergeler var. 666 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle ücretler eşit işe eşit ücret adı altında belki eşitlendi, fakat eşitlenmeyen durum var. Bunlardan bir tanesi, ek göstergeler. Ek göstergeler, siz aynı unvandasınız, diyelim ki bir yerde hemşiresiniz, hemşirenin ek göstergesi 2200, eğer bu hemşire TRT’de çalışıyorsa farklı bir ek göstergesi var, Meclis’te çalışıyorsa farklı bir ek göstergesi var, oysa yaptığı iş anlamında hepsi aynı; tansiyon ölçüyor, enjeksiyona bakıyor, işte diğer işlemleri yapıyor, yani onun görevinin gerektirdiği işlemleri yapıyor. Hatta bu Numune Hastanesinde veya büyük hastanelerde çalışıyorsa daha fazla bu işleri, ağır işler yapıyor, ama ek göstergesi buna göre daha düşük. O zaman bu ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesini de talep edeceğiz. 4C’li arkadaşlarımıza kadro talep edeceğiz bu 4C’li arkadaşlarımızın ne olduğu belli değil, kamuda şu anda memurlar, ama bunlar mühendis mi, mimar mı, teknisyen mi, tekniker mi? Ne oldukları belli değil. Yaptıkları işe göre bunların pozisyonlarının ve unvanlarının verilmesi lazım, buna göre de ücretlendirilmesi lazım bu talebimiz var. 2005’ten sonra göreve başlayan personele bir derece vermesi, disiplin affı, izinlerin iş günü olarak kullanılması, KİT’lerdeki arkadaşlarımızın izinlerinin ertesi yıla devri gibi taleplerimiz, konu başlıklarımız bunlar ağırlıklı olacak.’’
‘’TAŞERON UYGULAMASI, MODERN KÖLELİKTİR’’
Kamuda, sayıları 600 bini bulan taşeron işçilerle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Tonbul, ‘’Onlar daha farklı, onlar işçi statüsünde oldukları için memurların gündemine gelmiyorlar, ama biz o konuda da taşeronlarla ilgili görüşlerimizi ilgili kurullarda veriyoruz. Taşeron uygulaması bence modern kölelik, yani tek kelimeyle bu, Memur-Sen’in görüşü de bu, bunların düzenlenmesi lazım. Hele bizim gibi ülkelerde yani sosyal devlet ilkesi olan, İslami geleneği olan büyük ülkelerde bu tip uygulamaların da olmaması lazım diye düşünüyoruz’’ dedi.
‘’AİLE PAKETİNİ, TOPLU SÖZLEŞME’DE GÜNDEME GETİRDİK’’
Hükümetin açıkladığı Aileyi Koruma Paketinin kadının statüsü ve istihdamının önündeki engeller başlığı ile Toplu Sözleşmede gündeme getirildiğini söyleyen Tonbul, ’’İlgili konuyu toplu sözleşmede biz gündeme getirmiştik. Taleplerimiz bu pakette var, ama eksik. Birazda farklılaştırılmış durumda. Şöyle diyelim: Biz Başbakanı ziyaretimizde hem Başbakanımız yeni Başbakan olduğu için hayırlı olsun, hem de memurlarıyla ilgili sorunları görüşmek üzere ziyaret ettik. Memur kökenli bir Başbakanımız var. Memurların sorunlarını biliyor, bizim toplu sözleşme ve toplu görüşme taleplerimizle ilgili konuları Başbakanımıza aktardık. Bunlardan bir tanesi de işte kadının istihdamı ve bunun önündeki engellerle ilgili çalışmaydı ki toplu sözleme masasında bu gündeme gelmişti, fakat konunun uzunluğu nedeniyle Çalışma Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve Maliye Bakanı ortak bir çalışma yaptılar. Bizim oradaki konu başlıklarımız şunlardı: Biz orada diyorduk ki; bir defa aile olması için evlenmesi lazım, evlenme yardımının yapılması lazım. Bu dönüştürülmüş nasıl dönüştürülmüş? Yani çocuk yeni doğduğu zaman ona bir tasarruf hesabı açılacak işte 100 lira açıldıysa, devlette 15 lira verecek 18 yaşından sonra bu kullanılacak. Bizim ülkemizde memurlarda dahil olmak üzere bu tasarruf hesapları çok uygulanmıyor. Belki teşvik açısından güzel, ama gençler eğer 20-25 yaşlarına gelmişseler bunlar bir işte kurmuşsalar bu arkadaşların evlenmesinin önündeki engel ekonomik nedenlerse eğer bu arkadaşlarımıza bizim evlenmeleri için evlenme yardımı yapmamız lazım, bu bunun noksan ayağı. İkincisi, birinci çocuğa işte 400 lira yardım yapacağız, anneye yapılması güzel bir uygulama belki. Bir sefer yapılacak. Bu tüm vatandaşlara yapılacak yani sadece memurlara değil. Yani birinci çocuğa ben 400 liraya anneye bir yardım yapacağım, ikinci çocuğa 600 lira da, üçüncü çocuğa ki üç çocuğu teşvik ediyoruz 600 lirayla bu çocuk teşvik olmaz. O zaman bu çocuklara bir yardım yapılması lazım. Şu anda zaten okula giden öğrencilere, diğer vatandaşlara yapılan bir yardım var, memurlara da yapılan bir aile yardımı var çalışmayan eş yardımı şu anda 190 lira civarında, çocuk yardımıysa 0-6 yaş 38 lira, 8 yaşın üstündeyse 19 lira gibi bir komik rakam. Bence bunların bir makule çekilmesi lazım, zaten memurun ücretleri de düşük. Bu çocuk yardımı yapıyorsak en azından çocuğa şöyle diyeyim yani: Bez parasını karşılayacak bir yardımın yapılması lazım, mama parasının verilmesi lazım, bunun 60 liradan aşağıya olmaması lazım. Çalışmayan eş yardımının bir rakam konulabilir burada ama bizim şöyle bir yaklaşımımız var: En azından o eşe bireysel emeklilik veya isteğe bağlı sigortalılıktaki en düşük uygulama neyse o miktarda bir çalışmayan eşe yardım yapılması lazım ki bir yardım olsun, 189 liranın bir anlamı şu anda yoktur çalışmayan eş için. Bu kocaya yapılmayabilir, direkt kadına da yapılabilir, bunun üzerinde çalışmalar yapılabilir’’ şeklinde konuştu.
’’BİZ, MEMUR-SEN OLARAK HER ZAMAN MAZLUMUN VE MAĞDURUN YANINDAYIZ’’
Paris’te yaşanan terör saldırılarının İslamofobiye dönüşmemesi gerektiğini söyleyen Tonbul şöyle konuştu: ‘’Terör nerede yapılırsa yapılsın kötü bir şey. İnsan hayatı her şeyden önemli. Biz bu terörün tamamını telin ediyoruz, kınıyoruz. Yalnız bu terör Fransa’da yapıldığı zaman dünya liderleri Fransa’da yürüyüş yapıyorlar, Nijerya’da 10 bin nüfuslu bir şehirde 2 bin kişi katlediliyor kimseden ses yok, terörist İsrail Filistin’de 60 senedir bunu yapıyor, Birleşmiş Milletlerden de ve o dünya liderlerinde ses yok. İnsan hayatı her yerde önemli, Arakan’da da önemli, Bangladeş’te de önemli, Suriye’de de önemli, Irak’ta önemli. Bu saldırıları kim yaparsa yapsın ve nasıl yapılırsa yapılsın kabul edilemez. Bunun İslamofobiye dönüşmesi çok tehlikeli bir şey, Almanya’da bunları yaşıyoruz, bu dünya liderlerinin daha sağduyulu olması lazım. İslamofobi gibi bir anlayışla veya Avrupa’da yükselen ekonomik kriz, bunun arkasından gelen işsizlikle birlikte buraya daha önce özellikle Fransa’ya sömürü ülkelerinden getirmiş oldukları Müslüman nüfusu, biz buradan çıkaralım ve bizim insanımız burada yaşasın gibi eğer kendileri bunu tetikliyorsa, bu daha çirkin bir şey. Bunları da düşünmeden edemiyoruz, çünkü daha önce Yahudilere yapılan bir katliamın bir türü herhalde Fransa’da yapılmaya çalışılıyor. Biz Memur-Sen olarak her zaman mazlumun ve mağdurun yanındayız. Terör kimden gelirse gelsin kınıyoruz, ama bu teröristin de, terör mağduru olanların da dininin, mezhebinin, meşrebinin, ülkesinin ayırt edilmemesi lazım diye düşünüyoruz.’’