SENDİKA
Memur Mesai Ücretlerinde Son Durum
“Hangi üyemizin, Şube, il ve ilçe temsilcilerimizin yardıma ihtiyacı varsa biz her zaman hazır bir şekilde bekliyoruz” diyen Ulaştırma Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Can Cankesen üyelerin sıkıntılarının çözümü yönünde Genel yetkili sendika olarak ellerinden geleni yaptıklarını ifade etti. Bir ülkenin gelişmişliği ulaşım modlarının gelişmişliğine bakılarak görülebilir. Cankesen, ulaşımın bu kadar önemli olduğu bir yerde ulaşım alanında çalışanlarında bir o kadar önemli olduğunu vurguladı.
Ulaştırma Memur-Sen’in tarihçesinden bahsedebilir misiniz?
Sendikamız 2003 yılında Ankara’da kurulmuş olup 11 yılı geride bırakmıştır. Memur-Sen Konfederasyonumuzun kuruluşu 1995 senesidir. Konfederasyonumuz kurulmasına rağmen biz 2003 yılına kadar ulaştırma sektöründe bir çok sebepten dolayı bir türlü örgütlenememiş, Aradan geçen 8 yıllık zaman diliminde sendika kurmak için girişimde bulunan kim varsa da engellenmiştir. Tabi ki bu da nasip meselesidir. Diyelim, o tarihte kurucu genel başkanımız ve arkadaşlarımız sayesinde 2003 yılında Ulaştırma Memur Çalışanları Sendikası, yani ULAŞTIRMA MEMUR-SEN kurulmuştur.
2003 yılında Ulaştırma Bakanlığı Merkez Taşra Teşkilatı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bölge Müdürlükleri, Yol Kenarı Denetim İstasyonları, Limanlar ve Liman Başkanlıkları dâhil olmak üzere hizmet kolumuzda bu iş yerleri içerisinde sendikal faaliyetlerimizi yürütmekteyiz.
Sendikamızın kurulduğu 2003 yılından bu zamana kadar sendikamızın gelişim aşamasına baktığımızda;2012 yılına kadar genel yetkili sendika olmak nasip olmamış.Tabi ki bununda bir çok nedeni bulunmaktadır.Ancak 2011 yılında göreve geldiğimizden sonra Genel Merkezimizden taşrada bulunan üye kardeşlerimize kadar inanç ve güvenin eseri olarak tüm kardeşlerimiz elini taşın altına koymuş yetki almamız hususunda kimse emeğini esirgememiş ve neticesinde teşkilat birlik ve beraberlik içerisinde,ilk kez 2012 yılında, Genel Yetkili sendika olmayı başarmışız.
Genel Yetkili Sendika olmakla birlikte aslında sendikaların sorumlulukları ve yükleri daha da artmaktadır. Sadece üyeler değil Hizmet kolumuzda bulunan tüm çalışanların beklentileri de, bizim üzerimizden hayal edilerek gerçekleştirilmesi beklenmektedir.Tabi ki bu ağır sorumluluk gerektiren hizmetin Ankara’da oturup teşkilattan koparak yapılması da mümkün değildir.Teşkilatın en ücra yerlerine ulaşmalı sendikacılık nedir ne değildir? Oradaki üyelerimize anlatılmalı destekleri ve duaları istenmeli,Ankara'dan da bu beklentinin karşılığı kazanım olarak oradaki kardeşlerimize ulaştırılmalı.
Bu sebeplerdendir ki, Göreve geldiğimiz tarihten bu yana “Edirne’den Kars’a her yerdeyiz” sloganını kendimize ilke edindik. Hangi üyemizin, il ve ilçe temsilcilerimizin yardıma ihtiyacı varsa biz her daim yanında olduk.Buralara erişirken hiç bir zaman erinmedik kendimize bir yük gibi görmedik.Seve seve hizmet ettik,etmeye de devam ediyoruz ve diyoruz ki!Sendikacılık heyecan işidir. “ Heyecan kaybedilirse başarı yerini başarısızlığa bırakır” diyoruz.
Ulaştırma Hizmet kolunda çalışan üyelerinizin yaşadığı sorunlar nelerdir? Siz bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Sorunuzun cevabına, Devlet Demiryolları çalışanlarıyla başlamak gerekirse;Bir çok sorun var ancak bunlardan bazıları... Demiryolu çalışanı arkadaşlarımızın temel ücretlerle ilgili sıkıntıları var. Hükümetin 2010 yılında verdiği “ Sözleşmeli Personelin kendi grubu içerisinde temel ücret skala ayarlaması yapabilirsiniz” kararıyla 15 bin demiryolu çalışanı içerisinde yaklaşık 10 bini bu uygulama ile ilgili sıkıntı yaşamıştır.2007 yılından bu yana Demiryolcu arkadaşlarımız temel ücretlerine zam alamamaktadırlar. Bu ücretler önceleri,Yüksek Planlama Kurulu’nun kararına göre belirlenirdi.Ancak 2012 yılında çıkan sendika yasası sonrasında Kalkınma Bakanı ve Müsteşarı’nın YPK Kararı artık çıkmayacak “Yasa var, Masa var” söylemiyle artık bu kuruldan Sözleşmeli personelin temel ücret ayarlaması çıkmayacağı kesinleşti. Toplu sözleşme masasında bu hususta mücadelemiz sürüyor.
Yıllardan beri kamuda her gelen iktidar "eşit işe eşit ücret” söylemini dillendirmekte ancak ne hikmetse bu güne kadar bu adaleti de sağlayan bir yönetim çıkmamıştır. Basit bir örnekle iki farklı kurumda aynı işi yapan iki unvan arasında ücret farklılıkları bulunmakta olup bu durum halen devam etmektedir.
Ancak son dönemde Devlet Personel Başkalığı bünyesinde çözüme dönük samimi ve güzel çalışmalar yürütülmektedir.
Demiryolları,Yüksek Hızlı Trenler ile ülkemizin gelişimi ve Devlet Demiryollarının vizyonu için büyük önem arz etmektedir. Yüksek Hızlı Trenler zamandan tasarruf açısından da fazlasıyla önemlidir. Ancak bu vizyon değişikliğinin yanı sıra Hizmet kolumuz işyerlerimizde personel yetersizliği fazladır. Demiryolları personeli çok fazla işle karşı karşıya bırakılmıştır.
Çalışanların Mesai ücretleri 1.54 TL gibi komik bir rakamda olup çalışanlar bu ücrete hizmet üretmekten ziyade normal çalışma saatlerini doldurduktan sonra bu komik ücrete çalışmak istememektedirler Aynı işyerinde çalışan aynı işi yapan işçi ve memur arasında 10 katı fazla mesai çalışma ücreti farklılığı vardır bu durumda huzursuzluk yaratmaktadır.
Modernizasyonlaşma döneminde 150 yıllık bir kurum olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları gelişip büyürken çalışanları neden iyi şartlarla çalışmasın? Bizim çalışmalarımızda genelde bu konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Çalışanların mağduriyetleri acil olarak giderilmelidir.
Devlet Hava Meydanları çalışanlarının da birçok sorunu vardır. Ancak bu
sorunlardan da sadece bir ikisinden bahsetmek gerekirse;
DHMİ kurumuna, Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı biriminden (Eurocontrol) ülkemiz hava seyrüsefer sahasını kullanan uçakların ödemiş olduğu toplam bütçe üzerinden bir bedel gelmektedir.Yani bu ne demek derseniz?Bizim hava sahamızı kullanarak geçen uçaklar bunun bedelini ödemektedirler. Ancak biz burada bu paranın adaletsiz paylaşımına itiraz ediyoruz. 2010 yılından sonra DHMİ Personeli avans mahiyetinde bu paraları almaya başlamışlardır. 2010 yılında DHMİ ve Maliye bakanlığı arasında da bir protokol imzalanmış bu protokole göre de gelen paranın üç grup üzerinden dağılımının yapılması protokolle imza altına alınmıştır.
Bu gruplara göre; 3. Gruptakiler %150, 2. Gruptakiler %300 ve 1. Gruptakiler ise bu paranın %600’ünü alsın, denilmiştir.2010 yılında bu oranlar protokol sayesinde bir nevi tescillenmiştir. Çalışanlara avans mahiyetinde ödenen bu paraların yaklaşık 26 ay kadar çalışanlara ödemesi yapılmıştır.Ancak avans uygulaması sürerken o yıl yetkili olan Kamu Sen'e bağlı Türk Ulaşım-Sen Sendikası tazminatların 30 gün içinde ödenmesini talep etmiş ve bu da hükümet yetkilileri tarafından kabul edilmiştir.
Ödemeler 30 günde olmuş ancak içinden Ek ödemeler rapor paraları vs. bir kaç kalem kesilerek DHMİ Çalışanlarına ödenmiştir.
Ancak bu ödemeler adaletsiz bir şekilde gerçekleştiği için insanlar arasında huzursuzluklara neden olmuştur. Sendika olarak konuyu gerekli siyasi ve bürokratik görüşmeleri yaptıktan sonra yargıya taşıdık. Danıştay’a açtığımız dava devam etmektedir. 9182 Devlet Hava Meydanları çalışanı bizden bu konuda müjdeli haberi bekliyor. Biz de Türk adaletine güveniyoruz ve vereceği kararı saygıyla bekliyoruz.
Diğer taraftan havalimanları içerisinde 1082 kişilik ARFF (Hava Kurtarma Yangın Görevlileri) çalışanı bulunmaktadır. Her türlü acil duruma,kaza, yangın ve hayat kurtarmaya karşı bu çalışan arkadaşlarımız ani müdahale ekibi olarak 24 saat hazır bir şekilde Havalimanlarında görev beklemektedirler. Bu çalışanlar olmadan dünya standartlarına göre uçakların Havalimanlarına inmelerinin mümkünü bulunmamaktadır. Bu arkadaşlarımız Havacılık Tazminatında 3. Grupta yer almaktadırlar.
Tazminattan da mahrumiyet yaşayan ARFF Memurları, geçen yıla kadar Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nda yer almaktaydılar. Yani emekli olan memur arkadaşlarımız hizmetli kadrosu karşılığında emeklilik hakkı bulmaktaydılar. Memur-Sen Konfederasyonumuz ve Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun yoğun çalışmaları sonucunda ARFF çalışanları toplu sözleşme masasında Genel İdare Hizmetleri Sınıfı’na geçirildi. Bu durum da ARFF Memurlarına emeklilik hakları sonrasında tazminat ve maaşlarında artılar sağlayacaktır.
Geçtiğimiz günlerde İzmir’de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı sayın Lütfi Elvan’ın açılışını yaptığı yerli bir firma tarafından yüksek donanıma sahip yangın söndürme araçlarının teslim törenine katıldık. Aracın kokpit tarafı uçak ve lokomotiflerin yapısına benzemektedir. Bu araçları kullanan ARFF Memurları birçok eğitimden geçmektedir. Yani bu hizmeti ifa edecek memurların yaptıkları görev itibariyle teknik bir görev yapmaktadırlar.
ARFF Memurları adına bundan sonraki hedefimiz Teknik Hizmetler Sınıfı’na geçirilmeleridir. Ayrıca Havacılık tazminatında oluşan grup içi adaletsizlikten tüm DHMİ çalışanlarını memnun edecek bir düzenleme yaptırabilmektir.
Bakanlık Merkez Taşra Teşkilatı çalışanlarına da değinilecek olursak buralarda da TCDD ‘de olduğu gibi çalışan sayısı az ve ücret yetersizdir. Toplamda ülkemizde 150 adet Yol Kenarı Denetim İstasyonu bulunmaktadır. 1500 adet çalışan 5000 kişilik işi yapmaktadır. Devlete milyarlarca lira kazanç sağlayan Yol Kenarı Denetim İstasyonları Bölge Müdürlüğü personelinin hakkının verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Şu an maddi haklarının tam olarak verilmediğini düşünen çalışanlar, şartlar ne kadar ağır olsa da maddi anlamda devletin desteğini beklemektedirler. Bu çalışanlara da denetim tazminatı verilmesi teklifinde bulunduk. Ayrıca bu görevi ifa eden çalışanların en azından Denetim Memuru kadrosuna da geçirilmeleri gerekmektedir. Üyelerimizin belli başlı sorunları içinden söyleyeceğimiz bir kaç sorun bunlardır.