SENDİKA
MEB sınav ücretleri konusunda sorunlu değil, sorumlu davranmalıdır
Sınav görev ücretlerindeki adaletsizlik konusunda toplu sözleşme maddesiyle büyük bir adım atarak adaletsizliği ortadan kaldırmış, eğitim çalışanları nezdinde adaletin tesis edildiği yönünde büyük bir memnuniyete imza atmıştık. Bu maddenin Ocak ayında yürürlüğe girmesi sebebiyle de, Açık Öğretim Lisesi/Ortaokulu Sınavları ve Bilim Sanat Merkezleri Öğrenci Seçme sınavlarında görev alan eğitim çalışanlarının ücretlerinin bu kazanım çerçevesinde ödenmesi gerekiyordu.
Sınav ücretlerinin, aradan geçen bunca zamana rağmen ödenmemiş olmasını, önümüzdeki tarihlerde yapılacak sınavlara ilişkin ücretlerin de aynı akıbete uğrayarak “yitik emek” kabilince karşılıksız kalacağı endişesini taşıdığımızı ifade etmiştik. Karşılıksız emeğin angarya olduğu gerçeğiyle bundan sonra yapılacak sınavların tehlikeye gireceğine işaret ederek “Öğretmenin alın teri kurudu” başlığıyla tüm eğitim çalışanlarının, şefinden kuryesine, hizmetlisinden şoförüne, emeğinin karşılıksız kalmaması gerektiği çağrısında bulunmuş, yetkilileri sorumluluğa davet etmiştik. Ancak geldiğimiz noktada, tüm çabalarımıza rağmen kamu idarecilerinin aynı sorumsuz ve hukuk tanımaz tavırlarını devam ettirdiklerini görmekteyiz.
Toplu sözleşme hükmüne olan vurgumuza rağmen eğitim çalışanlarına toplu sözleşme hükmünün hilafına hiçbir hukuki dayanağı olmayan uydurma bir gerekçeyle cüzi bir rakam ödenmiştir. ‘Elimizde ancak bu kadar var’ mantığıyla devlet ciddiyetiyle bağdaşmayacak nakıs bir ödeme kabul edilebilir değildir. Toplu sözleşmenin gereğini yapmak, hukuk neyi gerektiriyorsa onu ifa etmek yerine günü kurtarma derdiyle hareket etmek konuyu çözümsüz mecralara sürüklemektir.
Toplu sözleşeme hükmünü uygulamamak ne kadar hukuksuzluk ve kanunsuzluk örneğiyse, ‘kaynak olmadığı’ gerekçesiyle toplu sözleşme hükmü gereği değil de, keyfî ödeme yapmak da bir o kadar hukuksuzluk ve kanunsuzluktur.
Kamu idaresi, imza attığı toplu sözleşme hükmünü uygulamayacak, uygulamamak için yan yollara sapacak, “imza varsa, ne var yani” sorumsuzluğuyla kendi çalışanına kayıtsız kalacak, hiçbir siyasetçi sorumluluk almayacak, sorunu çözmek yerine pansuman mesabesinde adımlar atılacaksa devlet adına atılan imzanın ne manası kalmaktadır? Kamu personeli bu yönetim anlayışına nasıl saygı duyacaktır? Devletin toplum nezdinde kabul görmesinin, devletin çalışanlarına verdiği sözleri yerine getirmesiyle mümkün olabildiğini gözden kaçırmamak gerekir. Bu gerçeğin eğitim kurumlarımızda çocuklarımıza öğretilmesini isteyen Bakanlık, bugün toplu sözleşme üzerinden girdiği bu sınavda sınıfta kalmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sendika ve toplu sözleşme hakkı konusundaki içtihatlarında dönüm noktası niteliğinde olan ve Türkiye aleyhine verilen kararların başlıca sebebinin, toplu sözleşmenin mali hükümlerine ilişkin kısımlarının idare tarafından uygulanmaması olduğunu hatırlatırız. Bu gibi sorumsuz davranışlar dolayısıyla AİHM’nin emsal karar niteliğindeki içtihadi kararlarının çoğunluğunun Türkiye aleyhine verilmiş olması eski Türkiye için bir anlam ifade etmiyor olabilir ama yeni Türkiye için bir anlam ifade etmelidir.
Toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmaması, devletin attığı imzanın anlamsızlaştırılması demektir. Kamu idaresinin, toplu sözleşme gibi demokratik devlet düzeninin temel unsurları arasında yer alan önemli bir konuyu görmezden gelip gereğini yerine getirmemesi, devlete ve kamu düzenine olan güveni sarsacaktır. ‘Kaynak yok’ diyerek keyfî ödeme yapmak, kamu ciddiyetiyle bağdaşmayan, devlet olma vasfını hak etmemiş kabile düzenlerinden beklenebilecek bir tavırdır. Bu uygulamayı, kamu hizmeti gören eğitim çalışanlarına reva görenler, kamu görevlilerinin ve halkın hükûmete ve kamu kurumlarına yönelik algısına nasıl bir darbe vurduğunu idrak edememektedirler.
Genel Yetkili sendika olarak, Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’dan, eğitim çalışanlarının emeğine tereddütsüz sahip çıkmasını bekliyor, toplu sözleşmenin altındaki imzanın gereğini yerine getirmesini istiyoruz. Bundan sonraki süreçte eğitimcilerin emeğinin karşılığı olan tüm kazanımlarımızın sonuna kadar takipçisi olacağımızın, sendikal zeminde gerekli tüm adımları atacağımızın bilinmesini istiyoruz.