SENDİKA
Koncuk : Alan değişikliği iptal edilmelidir....
Bu yıl en fazla acıyı sınıf öğretmenleri yaşadı. Hatırlanacağı üzere, sendikamız bu sistemlebirlikte sınıf öğretmenlerinin norm kadro fazlası olacağını söylemiş, Milli Eğitim Bakanlığı ise ısrarla bir tane bile sınıf öğretmeninin normfazlası olmayacağını ileri sürmüştü. Bugün gelinen noktada, sendikamızın uyarılarında ne kadar haklı olduğu görüldü.
Sınıf öğretmenleri yeni sistem dolayısıyla norm kadro fazlası olmalarına isyan ederken, Bakanlık hem mağduriyetleri gidermek ve norm kadro fazlası öğretmenleri eritmek, hem de özür grubu tayini gerçekleşmeyen öğretmenlere sözüm ona kolaylık sağlamak için alan değişikliği hakkı getirdi.
Ancak bu kez öğretmenler değiştirdikleri alanda mutlu, verimli ve başarılı olamadı. Kolay değil, tecrübe sahibi olduğu branşları bırakmak zorunda kalan öğretmenler, hâkim olmadıkları branşlarda öğrencilerine ders vermeye çabalamaktadır. Elbette bu durum, ne öğretmenleri, ne öğrencileri, ne de velileri memnun etmiştir. Yeni sistemle birlikte tüm branşlarda norm kadro fazlası olan öğretmenlerin sayısı 70 bin civarındadır. Norm kadro fazlası olduğu için alan değiştiren sınıf öğretmenlerinin sayısı ise tam 23 bin 559dur.
Bunun üzerine Bakanlık, 2012 yılı yer değiştirme döneminde iller arası yer değiştirme yoluyla alan değiştiren öğretmenlerimize, eski iline dönmek şartıyla, eski alanına dönme hakkı (!) tanıdı. Yani Bakanlık, alan değişikliği iptalini sadece özür grubu mağdurlarına vermiş oldu, il içi alan yer değiştirme yoluyla alan değiştirenleri kapsam dışı bıraktı.
MEB, özür grubu mağdurlarına sözüm ona imkan (!) tanıdı, ama aslında Bakanlık, özür grubu mağduru öğretmenlere, Ailene kavuşman için sana alan değişikliği hakkı tanımıştım. Şu an görev yaptığın alanda mutlu değilsen, yine ailenden ayrılarak, eski alanına dönebilirsin dedi. Bakanlık, özür grubu mağduru öğretmenlere bu imkânı (!) biraz da mecburiyetten verdi. Öğretmenlerin alan değiştirdikleri branşlarda başarılı olmadığını, bunu da eğitim-öğretimin kalitesini düşürdüğünü anlayan Bakanlık, özür grubu mağdurlarının tepkilerini en aza indirgemek için bu yolu denedi.
Öğretmenlerimize bu kez eski alanı ile ailesi arasında tercihe zorlayan Bakanlık anlaşılan onlarla çok fena alay etmektedir. Öğretmenlere tanınan sözde hak kabul edilebilir değildir, mantık sınırları içinde hiç değildir. Bu gelişmenin üzerine sendikamız, Bakanlığa yazı yazarak, tüm alan değiştirenlere çalıştığı yerde geri dönüş hakkı verilmesini istedi. Ancak Bakanlık, henüz bu talebimize olumlu cevap vermedi.
Şu anda öğretmenler çaresiz bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığının akıl ve izanla bağdaşır bir adım atması için beklemektedir. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin Bakanlığı ben bilirimci anlayışıyla yönetmeyi bırakarak, alan değiştirmek zorunda kalan öğretmenlerimizin mağduriyetlerine son vermesidir.
ALAN DEĞİŞTİRMEK ZORUNDA KALAN TÜM ÖĞRETMENLERİMİZE ŞUBAT AYINDA ESAS BRANŞLARINA DÖNÜŞ HAKKI TANINMALIDIR.
Öte yandan alan değişikliğinin ardından bu kez diğer branşlarda yığılma olmuştur. Özellikle Teknoloji ve Tasarım Öğretmenliği yığılma olan branşların başında gelmektedir. Dolayısıyla bu durum öğretmen atamalarını da olumsuz yönde etkileyecektir. Gelecek yıllarda birçok teknoloji tasarım öğretmeni norm kadro fazlası olacaktır. Peki Bakanlık bu soruna nasıl bir çözüm düşünmüştür?
İddiaya giriyoruz ki, Bakanlığın bu konuda da bir yol haritası yoktur. Plansızlığın diğer adı haline gelen Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı hataların faturasını eğitimcilere ödetmektedir.
BAŞBAKAN, ÖZÜR GRUBU TAYİNLERİ İLE İLGİLİ ŞUBATTA ATAMA SÖZÜNÜ TUTMALIDIR
Öğretmenler, Bakanlığın özür grubu tayinlerini yılda bir kereye indirmesiyle birlikte büyük mağduriyet yaşamıştır. Aileleri parçalanan, eşiyle arası bozulan, çocuklarından ayrı kalan, sağlık sorunları yaşadığı halde ailesinin bulunduğu ile gidemeyen ya da ailesinden biri sağlık sorunları yaşamasına rağmen onun yanında olamayan, yüksek lisans yapma hakkının önüne engeller konulan öğretmenlerimiz şu anda sıfır motivasyonla görev yapmaktadır.
Öğretmenlerin başına bu belayı saran Milli Eğitim Bakanlığı, mutsuz, huzursuz öğretmenlerle nasıl verim elde edecektir? Özür grubu tayini isteyen öğretmenlere alan değişikliği hakkı tanıyarak, bu sorunu çözeceğini zanneden ama öğretmenleri daha büyük sorunlar sarmalına bulayan, öğretmenleri ikilemde bırakan, eşi ve işi arasında seçim yapmaya zorlayan Bakanlık, yaptığı hatadan ne zaman dönecektir? Bir öğretmenin çocuğunun büyüdüğünü görememesi, Bakan için kırılma noktası değil midir?
Başbakanın Aile değerlerimiz milli bekamızın en önemli teminatıdır şeklinde billboardlarda ilanı vardır. Sık sık ailenin kutsallığından dem vuran, vatandaşlarımızdan üç çocuk yapmalarını isteyen, aile değerleri için billboardlara ilan veren Başbakan son yaptığı açıklamada Şubatta eş durumundan tayin talebi için Yeniden atama yapılacak, hazırlıklar yapılıyor demiştir. Başbakanın bu açıklamasının hemen ardından Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bir kez daha özür grubu tayinlerinin Ağustos ayında yapılacağını söylemiştir. Peki bu durumda öğretmenler kime inanacaktır? Bakan Dinçerin sık sık Başbakan ile çelişkili açıklamalar yaptığı, ancak her defasında Başbakanın söylemlerinin gerçekleştiği düş& uuml;nüldüğünde, Şubatta özür grubu ataması yapılmasına yönelik umudumuzu koruyoruz.
Başbakanın bu sözünü yerine getirmesini bekliyoruz. Şayet bu söz yerine getirilmezse, ya da eksik yerine getirilirse, bunu siyasi erke her fırsatta hatırlatırız. Unutulmamalıdır ki; sözünde durmayan devlet adamları saygıyla yad edilmez. Ayrıca, Şubat ayında sadece eş özrü mağdurlarının değil, sağlık ve öğrenim özrü mağdurlarının da tayin talebi gerçekleştirilmelidir. Her sene öğretmenlerimizin bu strese girmemesi için de Bakanlık, özür grubu tayinlerini eskiden olduğu gibi yılda iki kez yapmalıdır. Başbakan, Bakan Dinçere bu konuda talimat vermelidir.
Türk Eğitim-Sen olarak; allı, pullu, cicili, bicili laflar değil, ailelerin birleştirilmesini, sağlık sorunları yaşayan öğretmenlerin çilesinin bitmesini, öğrenimin önüne konulan engellerin kaldırılmasını istiyoruz.