SENDİKA
Koncuk: 1980 darbesinde bile kamu idarecileri görevden alınmadı
Koncuk: 1980 darbesinde bile kamu idarecileri görevden alınmadı
01 Mart 2014, Cumartesi
Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından yaşanmayan kıyımlara bugün şahit olduklarını söyledi. Yüz bine yakın okul idarecisinin görevden alınmasını ve dershanelerin kapatılmasını öngören düzenlemenin yasalaşmasına tepki gösteren Koncuk, 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleştiği dönemde bile okul idarecilerinin görevden alınmadığına dikkat çekti.
Türk Eğitim-Sen Bursa 2 Nolu Şubesi tarafından düzenlenen toplantıya katılan Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, dün gece TBMM’de tartışmaların eşiğinde yasalaşan ‘Milli Eğitim Yasası’nı sert dille eleştirdi. 28 Şubat sürecinde görevden alınanların çıkarılan kanunla haklarının iade edildiğini hatırlatan Koncuk, şunları kaydetti: "28 Şubat cunta anlayışı ile okullarımızda, devlet dairelerinde inançlarından dolayı pek çok kamu çalışanı görevlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Başörtülü oldukları için görevlerinden atılan öğretmenlerimiz geri döndürüldü. Dün 28 Şubat’tı. 28 Şubat mantığını yerden yere vuran bu siyasi iktidar, sivil bir darbeyle sayıları 80 bini bulan, 73 bini okul müdür, müdür yardımcısı olmak üzere, üst düzey bürokratları, il, ilçe müdürlerini, müdür yardımcılarını bir kalemle görevlerinden aldı. Bu 80 bin kişinin kanunen görevi bitti. Öyle gün gelecek ki, hem de çok uzakta olmayan bir gün, 28 Şubat 2014 mağdurlarının hakkını, şerefli siyasetçiler, adam gibi bu ülkeyi yönetmek iradesindeki siyasetçiler bu insanlara teslim etmek zorunda kalacaklar.”
DARBECİ DÖNEMİ BİLE GEÇTİ, 12 EYLÜL’DE BİLE OKUL MÜDÜRLERİ GÖREVDEN ALINMADI
Askeri vesayetle mücadele edeceğini açıklayan hükümetin, siyasi vesayet uyguladığını ileri süren Koncuk, şöyle konuştu: “11 yıldır darbeyle, askeri vesayetle, mücadele edeceklerini söyleyenlerin bugün açıkça benzeri yöntem ve teknikleri Türkiye’de her alanda hakim kılmaya çalışmaları, askeri bir vesayet değilse siyasi bir vesayet dönemidir. Aynı metodu, aynı anlayışı, hatta darbeci mantığı bile aşan uygulamalara şahit oluyoruz. 12 Eylül askeri darbesini birçok arkadaşımız hatırlıyor. 12 Eylül’de okul müdürleri, müdür yardımcıları, başka kurumların idarecileri, görevden alınmış mıydı? Alınmadı. Darbeci anlayış bile bir devrim yapılmasına rağmen, askeri bir devrim yapılmasına rağmen bu insanları, okul idarecilerini görevden almamışlardı. Siyasi anlayışlarına göre görevden alma, anlayışını sergilememiştir. Bugün maalesef ileri demokrasiyi nutukları atanların askeri darbelerin mantığını anlayışını aşan esasen insan haklarıyla demokrasiyle, yakından uzaktan alakası olmayan uygulamalarını gördük ve görmeye devam ediyoruz."
KANUNU TANIMAYACAĞIZ
Başkan İsmail Koncuk, Türkiye’nin bu uygulamalarla, antidemokratik, insan haklarına dayalı bir yönetim anlayışına yakışmayan uygulamalarla ‘gelişmiş ülkeler’ seviyesindeki yerini gelişmemiş ülkeler seviyesine gerilettiğini söyledi. Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine imza koyduğuna dikkat çeken Koncuk, Kopenhag kriterlerinin insan hakları, demokrasi, hukukun bağımsızlığını öngördüğünü hatırlattı. Koncuk şunları söyledi: "Bu yaşanılanlar demokrasinin neresinde var? Çıkardığınız kanunlar yöntemleri bakımından demokratik gibi görünebilir. TBMM’de çoğunluğunuza dayanarak kanun çıkarabilirsiniz. Bu yönüyle demokratik olabilir ama kazanılmış haklara darbe vurarak, insanları siyasi kimliklerine, dünya görüşlerine göre, ayrımcılığa tabi tutarak, çoğulcu anlayışı terk ederek kanun yapmanın demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yoktur. Bu kanunu tanımayacağımız Bursa'dan ifade ediyorum."
KAZANILMIŞ HAKLAR GERİ ALINMAZ
Türkiye’de 2 milyon 600 bin kamu çalışanı bulunduğuna işaret eden Koncuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapma sinyali verdiğini ifade etti. Koncuk, "Başbakan, Pakistan dönüşü, 657’de değişiklik yapacağını açıkça söylemiştir. Artık gerisi kamu çalışanlarına kalmış. Ya kamu çalışanları cumhuriyet tarihinin devlet memurları yönünden en önemli kazanımı olan iş güvencelerine sahip çıkacaklar ya da iş güvencelerini hep birlikte kayıp edecekler. Buna karar vermek kamu çalışanlarının idarelerine bağlı. Tüm kamu çalışanları iradesini ortaya koyarken sarı sendikadan yana koyuyorsa, kendilerini masada açıkça satan, hem de üç günde pazarlayan bir sendika anlayışına gümbür gümbür gidip üye oldukları sürece kamu çalışanlarının ne ekonomik anlamda ne sosyal anlamda hiçbir geleceğinin kalmayacağını bilmemiz lazım. İlk dersi, tüm kamu çalışanlarının kendilerini pazarlayan sarı sendika anlayışına ders vererek, muhataplarına, ağababalarına bir selam göndermeleri artık mecburiyet haline gelmiştir.” şeklinde konuştu.
EKONOMİ FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ
Ülke ekonomisinin iyi günler yaşamadığını dile getiren İsmail Koncuk, "Maalesef freni patlamış bir kamyon gibi." ifadesini kullandı. Cari açığın 65 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Koncuk, bunun acısının dar ve sabit gelirlilerin çekeceğini söyledi. Bir ülkede siyasi istikrarın zedelenmesi halinde ona bağlı olarak ekonomik krizlerin birbiri ardına geleceğini savunan Koncuk, şöyle devam etti: "Şu anda esasen 17 Aralık operasyonuna bağlansa da Türk ekonomisi 2010 yılından bu yana hep geriye doğru gidiyor. 17 Aralık operasyonuyla siyasi güvensizlik başladı. Gelişmiş ülkelerin insanlarına uyguladığı yolu terk eder orman kanunlarıyla yönetilen bir ülke haline getirirseniz dünyada itibarınız kalmaz. Size güvenmez kalmaz. Türkiye siyasi güvensizlik içinde devam ettiği sürece Türkiye’ye sıcak para akışı kesilmiştir. Döviz ve faizler yükselirken, yatırımlar azaldı. Bu da Türkiye’nin işsizliğin daha da artacağı anlamına geliyor."
Türk ekonomisinin çok kötü günler yaşadığını ileri süren Koncuk, 2014 yılında cari açığın 80 milyar dolarlar civarına çıkacağını savundu. Enflasyonun artmasının kamu çalışanlarını doğrudan ilgilendiren bir durum olduğunu anlatan Koncuk, sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü daha önce imzalanan toplu sözleşmede enflasyon farkı yoktu. Enflasyon yüzde 20 dahi çıksa siz enflasyon farkı alamayacaksınız. 2014 yılında ortalama maaş artışınız 5.2’dir. Birilerinin yüzü kızarması lazım. Yüzde 15 gibi enflasyonla karşı karşıya kalırsak aradaki fark nasıl ödenecek kamu çalışanlarına? Kamu çalışanlarının 720 günü çalınmıştır. Ömrümüzün 2 yılı acemi, iş bilmez, yandaş sarı sendikalar tarafından çalınmıştır. Kamu çalışanları için o 2 yılın satılmışlığın, bir anlamı varsa bütün kamu çalışanları bunu iradesini ortayla koyarak göstermek durumundadır. Biz Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarımız ve aziz milletimiz için bundan sonrada mücadelemize hız kesmeden devam edeceğiz. Bu mücadelede anlayışı siyasi düşüncesi, dünyaya bakışı ne olursa olsun bütün kamu çalışanlarını Kamu-Sen çatısı altında toplanmaya çağırıyorum."
Türk Eğitim-Sen Bursa 2 Nolu Şubesi tarafından düzenlenen toplantıya katılan Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, dün gece TBMM’de tartışmaların eşiğinde yasalaşan ‘Milli Eğitim Yasası’nı sert dille eleştirdi. 28 Şubat sürecinde görevden alınanların çıkarılan kanunla haklarının iade edildiğini hatırlatan Koncuk, şunları kaydetti: "28 Şubat cunta anlayışı ile okullarımızda, devlet dairelerinde inançlarından dolayı pek çok kamu çalışanı görevlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Başörtülü oldukları için görevlerinden atılan öğretmenlerimiz geri döndürüldü. Dün 28 Şubat’tı. 28 Şubat mantığını yerden yere vuran bu siyasi iktidar, sivil bir darbeyle sayıları 80 bini bulan, 73 bini okul müdür, müdür yardımcısı olmak üzere, üst düzey bürokratları, il, ilçe müdürlerini, müdür yardımcılarını bir kalemle görevlerinden aldı. Bu 80 bin kişinin kanunen görevi bitti. Öyle gün gelecek ki, hem de çok uzakta olmayan bir gün, 28 Şubat 2014 mağdurlarının hakkını, şerefli siyasetçiler, adam gibi bu ülkeyi yönetmek iradesindeki siyasetçiler bu insanlara teslim etmek zorunda kalacaklar.”
DARBECİ DÖNEMİ BİLE GEÇTİ, 12 EYLÜL’DE BİLE OKUL MÜDÜRLERİ GÖREVDEN ALINMADI
Askeri vesayetle mücadele edeceğini açıklayan hükümetin, siyasi vesayet uyguladığını ileri süren Koncuk, şöyle konuştu: “11 yıldır darbeyle, askeri vesayetle, mücadele edeceklerini söyleyenlerin bugün açıkça benzeri yöntem ve teknikleri Türkiye’de her alanda hakim kılmaya çalışmaları, askeri bir vesayet değilse siyasi bir vesayet dönemidir. Aynı metodu, aynı anlayışı, hatta darbeci mantığı bile aşan uygulamalara şahit oluyoruz. 12 Eylül askeri darbesini birçok arkadaşımız hatırlıyor. 12 Eylül’de okul müdürleri, müdür yardımcıları, başka kurumların idarecileri, görevden alınmış mıydı? Alınmadı. Darbeci anlayış bile bir devrim yapılmasına rağmen, askeri bir devrim yapılmasına rağmen bu insanları, okul idarecilerini görevden almamışlardı. Siyasi anlayışlarına göre görevden alma, anlayışını sergilememiştir. Bugün maalesef ileri demokrasiyi nutukları atanların askeri darbelerin mantığını anlayışını aşan esasen insan haklarıyla demokrasiyle, yakından uzaktan alakası olmayan uygulamalarını gördük ve görmeye devam ediyoruz."
KANUNU TANIMAYACAĞIZ
Başkan İsmail Koncuk, Türkiye’nin bu uygulamalarla, antidemokratik, insan haklarına dayalı bir yönetim anlayışına yakışmayan uygulamalarla ‘gelişmiş ülkeler’ seviyesindeki yerini gelişmemiş ülkeler seviyesine gerilettiğini söyledi. Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine imza koyduğuna dikkat çeken Koncuk, Kopenhag kriterlerinin insan hakları, demokrasi, hukukun bağımsızlığını öngördüğünü hatırlattı. Koncuk şunları söyledi: "Bu yaşanılanlar demokrasinin neresinde var? Çıkardığınız kanunlar yöntemleri bakımından demokratik gibi görünebilir. TBMM’de çoğunluğunuza dayanarak kanun çıkarabilirsiniz. Bu yönüyle demokratik olabilir ama kazanılmış haklara darbe vurarak, insanları siyasi kimliklerine, dünya görüşlerine göre, ayrımcılığa tabi tutarak, çoğulcu anlayışı terk ederek kanun yapmanın demokrasiyle falan yakından uzaktan alakası yoktur. Bu kanunu tanımayacağımız Bursa'dan ifade ediyorum."
KAZANILMIŞ HAKLAR GERİ ALINMAZ
Türkiye’de 2 milyon 600 bin kamu çalışanı bulunduğuna işaret eden Koncuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapma sinyali verdiğini ifade etti. Koncuk, "Başbakan, Pakistan dönüşü, 657’de değişiklik yapacağını açıkça söylemiştir. Artık gerisi kamu çalışanlarına kalmış. Ya kamu çalışanları cumhuriyet tarihinin devlet memurları yönünden en önemli kazanımı olan iş güvencelerine sahip çıkacaklar ya da iş güvencelerini hep birlikte kayıp edecekler. Buna karar vermek kamu çalışanlarının idarelerine bağlı. Tüm kamu çalışanları iradesini ortaya koyarken sarı sendikadan yana koyuyorsa, kendilerini masada açıkça satan, hem de üç günde pazarlayan bir sendika anlayışına gümbür gümbür gidip üye oldukları sürece kamu çalışanlarının ne ekonomik anlamda ne sosyal anlamda hiçbir geleceğinin kalmayacağını bilmemiz lazım. İlk dersi, tüm kamu çalışanlarının kendilerini pazarlayan sarı sendika anlayışına ders vererek, muhataplarına, ağababalarına bir selam göndermeleri artık mecburiyet haline gelmiştir.” şeklinde konuştu.
EKONOMİ FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ
Ülke ekonomisinin iyi günler yaşamadığını dile getiren İsmail Koncuk, "Maalesef freni patlamış bir kamyon gibi." ifadesini kullandı. Cari açığın 65 milyar dolara ulaştığını vurgulayan Koncuk, bunun acısının dar ve sabit gelirlilerin çekeceğini söyledi. Bir ülkede siyasi istikrarın zedelenmesi halinde ona bağlı olarak ekonomik krizlerin birbiri ardına geleceğini savunan Koncuk, şöyle devam etti: "Şu anda esasen 17 Aralık operasyonuna bağlansa da Türk ekonomisi 2010 yılından bu yana hep geriye doğru gidiyor. 17 Aralık operasyonuyla siyasi güvensizlik başladı. Gelişmiş ülkelerin insanlarına uyguladığı yolu terk eder orman kanunlarıyla yönetilen bir ülke haline getirirseniz dünyada itibarınız kalmaz. Size güvenmez kalmaz. Türkiye siyasi güvensizlik içinde devam ettiği sürece Türkiye’ye sıcak para akışı kesilmiştir. Döviz ve faizler yükselirken, yatırımlar azaldı. Bu da Türkiye’nin işsizliğin daha da artacağı anlamına geliyor."
Türk ekonomisinin çok kötü günler yaşadığını ileri süren Koncuk, 2014 yılında cari açığın 80 milyar dolarlar civarına çıkacağını savundu. Enflasyonun artmasının kamu çalışanlarını doğrudan ilgilendiren bir durum olduğunu anlatan Koncuk, sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü daha önce imzalanan toplu sözleşmede enflasyon farkı yoktu. Enflasyon yüzde 20 dahi çıksa siz enflasyon farkı alamayacaksınız. 2014 yılında ortalama maaş artışınız 5.2’dir. Birilerinin yüzü kızarması lazım. Yüzde 15 gibi enflasyonla karşı karşıya kalırsak aradaki fark nasıl ödenecek kamu çalışanlarına? Kamu çalışanlarının 720 günü çalınmıştır. Ömrümüzün 2 yılı acemi, iş bilmez, yandaş sarı sendikalar tarafından çalınmıştır. Kamu çalışanları için o 2 yılın satılmışlığın, bir anlamı varsa bütün kamu çalışanları bunu iradesini ortayla koyarak göstermek durumundadır. Biz Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarımız ve aziz milletimiz için bundan sonrada mücadelemize hız kesmeden devam edeceğiz. Bu mücadelede anlayışı siyasi düşüncesi, dünyaya bakışı ne olursa olsun bütün kamu çalışanlarını Kamu-Sen çatısı altında toplanmaya çağırıyorum."