KAMU
KİT'lerdeki yönetim saltanatı sona erecek mi?
KİT'lerdeki yönetim saltanatı sona erecek mi?
03 Kasım 2013, Pazar
Değişim ve dönüşüm her alanda olduğu gibi yönetim ve yönetim felsefesi de değişiyor ancak, KİT'lerdeki yönetim felsefesi maalesef değişmiyor ya da değiştirilmek istenmiyor. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname KİT'lerin (Kamu iktisadi teşebbüsü; iktisadi devlet teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşunun ortak adıdır.) nasıl yönetileceğini, yönetim kurullarının nasıl teşekkül ettirileceğini ve bunların görevlerini düzenlemiştir. Buna göre KİT'ler yönetim kurulu başkanı olan genel müdürle birlikte 6 kişilik yönetim kurulları marifetiyle yönetiliyor.
Ancak, bu yönetim biçiminden şu ana kadar hiç kimse memnuniyetsizlik göstermiyor. Çünkü, yönetimde bulunan herkesin işine geliyor. Niçin gelmesin ki, genel müdür ve genel müdür yardımcıları 2 bin TL'nin üzerinde net ilave yönetim kurulu ücreti alıyor, hazine her KİT'e bir üst düzey elemanını yönetim kurulu üyesi yapıyor, nihayetinde de ilgili bakanlık iki üst düzey görevlisini yönetim kurulu üyesi olarak atıyor ve bunlara yönetim kurulu ücreti ödeniyor.
Yönetim kurulu üyeliklerine atanan kişiler incelendiğinde genel olarak kamudaki üst düzey bürokratların ön plana çıktığı görülmektedir. Özelleştirme kapsamında olan KİT'lerin yönetim kurulu üyeliklerine yapılan atamaların kararnamesiz olması ise buralara kimlerin atandığını gözlerden kaçırmakla birlikte buralara da üst düzey bürokratların atandığı görülmektedir.
İlgili veya ilgisiz herkesin üzerinde mutabakata varacağı yegâne unsur KİT'lerin genel müdürler tarafından yönetildiğidir. Yine, genel müdür yardımcıları dışındaki diğer üyelerin atanma gerekçeleri ise bu kurumlara katkı sağlamasından ziyade ilave ücretten yararlanmasıdır. Bu kadar aleni bir gerçek karşısında sistemin 30 yıldır değişmeden devam etmesi ise üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçektir.
KİT'ler yeni Türk Ticaret Kanunu'nu niçin örnek almaz?
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket yönetim kurulunun yapısına ve işlevlerine yönelik birçok köklü değişiklik ve yenilik getirmiştir. Özellikle tek kişilik yönetim kuruluna imkân sağlanması KİT'lere örnek oluşturacak nitelikte bir yeniliktir.
1984 tarihli 233 sayılı KHK ile KİT'lerin yönetilmeye çalışılması ve 6 kişilik yönetim kurulu üyelik yapısının korunmaya çalışılması doğrusu modern yönetim mantığıyla pek bağdaşmıyor. İşin daha da garip olanı ise Teşebbüs Yönetim Kurulu'nun teşkilini düzenleyen 6'ncı maddenin yaklaşık 30 yıldır değişikliğe uğramadan devam etmesidir. Birçok tabunun yıkıldığı günümüz dünyasında üst düzey bürokratlara yer bulmak ve ilave ücret ödemek için birilerinin bu yönetim kurulları ne iş yapar sorusunu sorması gerekiyor. Özetle birilerinin ilave 2 bin TL ücret alması için bu garipliklere devam edilmemeli diye düşünüyoruz.
Diğer bir gariplikte ödenen yönetim kurulu ücretinin net olarak ödenmesidir. Yani vergi dilimi ne kadar artarsa artsın ödenen ücret değişmeden net olarak ödenmektedir. Böyle bir sistemi düşünenleri ise tebrik etmek gerekiyor.
Müsteşardan daha fazla ücret alan genel müdürler ortaya çıkıyor
KİT'lerde uygulanan ücret sistemi hiyerarşik unvanlar arasındaki maaşları da önemli oranda etkilemekte ve ortaya garip bir durum çıkarmaktadır. Yani bakanlıkların ilgili kurumu olan KİT'ler bakanlıklardaki müsteşar yardımcılarına bağlanarak iş ve işlemlerini yürütmektedir. 666 sayılı KHK sonrasında dahi bırakın müsteşar yardımcısını müsteşardan daha yüksek ücret alan KİT genel müdürleri ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise kamu kurumları arasındaki ücret dengesizliğini ortaya çıkarmaktadır.
Bu ücret dengesizliği ortaya müsteşar yardımcılarının veya müsteşarların genel müdürlerin yönetim kurulu başkanı oldukları KİT'lere yönetim kurulu üyesi olarak atanması gibi garip bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Bir müsteşar veya müsteşar yardımcısı, bir KİT genel müdürün yönetim kurulu başkanı olduğu toplantıya katılabilir mi? Hukuki olsa dahi bu durum ne kadar etiktir? Ya da bu durumun normal bir mantıkla izahı mümkün müdür?
Örneklendirmek gerekirse bir bakanlıktaki müsteşar 2013 yılı Temmuz verilerine göre 7.694 TL, müsteşar yardımcısı ise 6.736 TL ücret alırken müsteşar yardımcısına bağlı olarak görev yapan bir KİT genel müdürü 8.765 TL ve üzeri ücret alabilmektedir. Bu durumun adil veya rasyonel olduğunu izah etmek mümkün değildir diye düşünüyoruz.
Sonuç olarak amacımızın birilerinin maaşını göz önüne getirmek olmadığı bilinmeli ve 233 sayılı KHK'nin mutlak surette elden geçirilerek bütün KİT'leri içine alan uygulanabilir, rasyonel ve adil bir kanun yapılarak gariplikler sona erdirilmelidir. Kim bilir belki de böyle bir çalışma vardır da bir köşede tozlanmaya bırakılmıştır. Ümit ederiz ki tozları üfleyen birileri çıkar.
4/b'li olarak çalıştığım süre kazanılmış hak aylığımda dikkate alınır mı?
3-1 derecesinde doçentim ancak doçentlik makam tazminatını 1. derecede olmadığım için alamıyorum. 7 yıl kamuda 657/4b'li olarak görev yaptım; ama bu süre kazanılmış hak aylık derecemde değerlendirilmedi. Ne yapılabilir? C. Çolak.
Bu konuyla ilgili olarak benim şahsi görüşüm aksi yönde olmakla birlikte, Maliye Bakanlığı, 01/12/2009 tarihli ve 16611 sayılı yazısıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun'4 üncü maddesinin (B) bendi uyarınca sözleşmeli personel olarak görev yapmakta iken kadrolu olarak atamaları yapılan öğretmenlerin (Diğer personelde bu haktan faydalanacaktır), sözleşmeli olarak geçen hizmet süresinin her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle kazanılmış hak aylığında değerlendirilebileceğini yönünde görüş beyan etmiştir. (Yeni Şafak / Ahmet Ünlü)