KAMU
KİT'lerdeki sözleşmeli personel kadro istiyor mu?
Bu yazı sonrasında bize gelen birçok elektronik postadan KİT'lerde çalışan sözleşmeli personelin memur kadrosuna geçme talebinin olduğunu öğrenmiş olduk.
Konu detaylı incelendiğinde, KİT'lerde çalışan sözleşmeli personelin çalışma şartlarını düzenleyen 399 sayılı KHK incelendiği takdirde iş güvencesi açısından memurlardan hiçbir farkının olmadığı görülecektir. Daha önce bu köşeden 'KPSS adayları için TMO özelinde örneklerle KİT personel maaşları' başlıklı yazımızda KİT'lerde çalışan sözleşmeli personel maaşlarının diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel maaşlarından daha yüksek olduğunu örneklerle açıklamıştık. Merak edenlerin bu yazımızı okumalarını tavsiye ederiz.
Kim ne derse desin memur veya sözleşmeli personel için (tek belirleyici olmamakla birlikte) ücret önemli bir unsurdur. KİT'lerde çalışan sözleşmeli personelin tamamı memur kadrosuna geçirilsin denilmesinin bu personellerin ücretleri düşürülsün demekten başka bir anlamı yoktur. Biz böyle bir teklifin kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyoruz.
Ancak, görüldüğü kadarıyla KİT personelinin memur kadrosuna geçme yönünde ciddi bir arzusu var. Bu arzu karşısında Hükümetin hiç tereddüt etmeksizin teklifi kabul etmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz. Çünkü, bu teklifin bütçeye hiçbir ilave yükü olmadığı gibi bütçeye katkısı dahi olacaktır. Hiç olmazsa bu yöntemle farklı bir statü ortadan kaldırılarak tek düzelik sağlanmış olur.
YÖNETİM SALTANATINI SAYIN BAŞBAKAN SONA ERDİRMEK İSTER Mİ?
Daha önce bu köşeden konuyu gündeme getirmiştik. Değişimin ve dönüşümün her alanda olduğu gibi yönetimde ve yönetim felsefesinde büyük değişimler yaşanıyor ancak, KİT'lerdeki yönetim felsefesi maalesef değişmiyor ya da değiştirilmek istenmiyor.
1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname KİT'lerin (Kamu iktisadi teşebbüsü; iktisadi devlet teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşunun ortak adıdır.) nasıl yönetileceğini, yönetim kurullarının nasıl teşekkül ettirileceğini ve bunların görevlerini düzenlemiştir. Buna göre KİT'ler yönetim kurulu başkanı olan genel müdürle birlikte 6 kişilik yönetim kurulları marifetiyle yönetiliyor.
Bu maddenin 30 yıldır değişmemesi bu yönetim biçiminden şuana kadar hiç kimsenin memnuniyetsizlik göstermediği anlamına geliyor. Çünkü, yönetimde bulunan herkesin işine geliyor. Niçin gelmesin ki, genel müdür ve genel müdür yardımcıları 2 bin TL'nin üzerinde net ilave yönetim kurulu ücreti alıyor, hazine her KİT'e bir üst düzey elemanını yönetim kurulu üyesi yapıyor, nihayetinde de ilgili bakanlık iki üst düzey görevlisini yönetim kurulu üyesi olarak atıyor ve bunlara yönetim kurulu ücreti ödeniyor.
Yönetim kurulu üyeliklerine atanan kişiler incelendiğinde genel olarak kamudaki üst düzey bürokratların ön plana çıktığı görülmektedir. Özelleştirme kapsamında olan KİT'lerin yönetim kurulu üyeliklerine yapılan atamaların kararnamesiz olması ise buralara kimlerin atandığını gözlerden kaçırmakla birlikte buralara da üst düzey bürokratların atandığı görülmektedir. Ayrıca, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bürokratlarının da özelleştirme kapsamındaki KİT'lere yönetim kurulu üyesi olarak yerleştirilmesi sistemin kökleşmesine sebep oluşturuyor.
İlgili veya ilgisiz herkesin üzerinde mutabakata varacağı yegâne unsur KİT'lerin genel müdürler tarafından yönetildiğidir. Yine, genel müdür yardımcıları dışındaki diğer üyelerin atanma gerekçeleri ise bu kurumlara katkı sağlamasından ziyade ilave ücretten yararlanmasıdır. Bu kadar aleni bir gerçek karşısında sistemin 30 yıldır değişmeden devam etmesi ise üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçektir.
KİT'LER YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNU NİÇİN ÖRNEK ALMAK İSTEMEZ?
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu, anonim şirket yönetim kurulunun yapısına ve işlevlerine yönelik birçok köklü değişiklik ve yenilik getirmiştir. Özellikle tek kişilik yönetim kuruluna imkân sağlanması KİT'lere örnek oluşturacak nitelikte bir yeniliktir.
1984 tarihli ve 233 sayılı KHK ile KİT'lerin yönetilmeye çalışılması ve 6 kişilik yönetim kurulu üyelik yapısının korunmaya çalışılması doğrusu modern yönetim mantığıyla pek bağdaşmıyor. İşin daha da garip olanı ise Teşebbüs Yönetim Kurulu'nun teşkilini düzenleyen 6 ncı maddenin yaklaşık 30 yıldır değişikliğe uğramadan devam etmesidir. Birçok tabunun yıkıldığı günümüz dünyasında üst düzey bürokratlara yer bulmak ve ilave ücret ödemek için birilerinin bu yönetim kurulları ne iş yapar sorusunu sorması gerekiyor. Özetle birilerinin ilave 2 bin TL ücret alması için bu garipliklere devam edilmemeli diye düşünüyoruz.
Şayet yönetim kurulu sayısı az görülüyorsa açıkta kalan üst düzey bürokratlar için 6 kişilik sayının 10'a çıkarılmasını öneririz. Hiç olmazsa 'biri yer biri bakar misali' göz hakkı ortadan kalkmış olur.
Diğer bir gariplikte ödenen yönetim kurulu ücretinin net olarak ödenmesidir. Yani vergi dilimi ne kadar artarsa artsın ödenen ücret değişmeden net olarak ödenmektedir. Böyle bir sistemi düşünenleri ise tebrik etmek gerekiyor.
MÜSTEŞARDAN DAHA FAZLA ÜCRET ALAN GENEL MÜDÜRLER ORTAYA ÇIKIYOR
KİT'lerde uygulanan ücret sistemi hiyerarşik unvanlar arasındaki maaşları da önemli oranda etkilemekte ve ortaya garip bir durum çıkarmaktadır. Yani bakanlıkların ilgili kurumu olan KİT'ler bakanlıklardaki müsteşar yardımcılarına bağlanarak iş ve işlemlerini yürütmektedir. 666 sayılı KHK sonrasında dahi bırakın müsteşar yardımcısını müsteşardan daha yüksek ücret alan KİT genel müdürleri ortaya çıkmaktadır. Bu durum ise kamu kurumları arasındaki ücret dengesizliğini ortaya çıkarmaktadır.
Bu ücret dengesizliği ortaya müsteşar yardımcılarının veya müsteşarların genel müdürlerin yönetim kurulu başkanı oldukları KİT'lere yönetim kurulu üyesi olarak atanması gibi garip bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Bir müsteşar veya müsteşar yardımcısı, bir KİT genel müdürün yönetim kurulu başkanı olduğu toplantıya katılabilir mi? Hukuki olsa dahi bu durum ne kadar etiktir? Ya da bu durumun normal bir mantıkla izahı mümkün müdür?
Örneklendirmek gerekirse bir bakanlıktaki müsteşar 2014 yılı Temmuz verilerine göre 8.043 TL, müsteşar yardımcısı ise 6.993 TL ücret alırken müsteşar yardımcısına bağlı olarak görev yapan bir KİT genel müdürü 10.100 TL ve üzeri ücret alabilmektedir. Bu durumun adil veya rasyonel olduğunu izah etmek mümkün değildir diye düşünüyoruz.
Sonuç olarak amacımızın birilerinin maaşını göz önüne getirmek olmadığı bilinmeli ve 233 sayılı KHK'nin mutlak surette elden geçirilerek bütün KİT'leri içine alan uygulanabilir, rasyonel ve adil bir kanun yapılarak gariplikler sona erdirilmelidir. Kim bilir belki de böyle bir çalışma vardır da bir köşede tozlanmaya bırakılmıştır. Ümit ederiz ki tozları üfleyen birileri çıkar da ümitlerimiz yeniden yeşerir. Ahmet Ünlü Yeni Şafak