KAMU
Kim bu Bakan damadı? Yıllarca işe gelmeden maaş aldı
Dün fakir, fukaranın üzerinden politika geliştiren Çağlayan, bugün 750 bin liralık hediyelik saatiyle, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla gündemden düşmüyor.
Meclis’teki Soruşturma Komisyonu’nun haberlerini okuyunca nedense Çağlayan’ın Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı iken sözcülüğünü yaptığı bölgesel asgari ücret ve kıdem tazminatının düşürülmesi konuları aklıma geldi.
Hatırlayacaksınız, bir zamanlar bölgesel asgari ücret konusu sürekli gündemdeydi.
Bunun en ısrarlı savunuculuğunu da ASO Başkanı iken Zafer Çağlayan yapıyordu.
Asgari ücretin bölgelere göre belirlenmesini istiyordu.
Çağlayan’ın mantığına göre İstanbul’daki bir işçi ile Siirt’teki bir işçinin aynı ücreti alması doğru değildi.
`O’na göre bu durum sanayinin kalkınmasının önünde büyük bir engeldi.
Yani anlayacağınız kölelik ücreti diye tabir edilen asgari ücretin daha da köleleştirilmesini istiyordu. Oturduğu koltuktan ve temsil ettiği kitleden dolayı da bu söylediklerine değer verilip gazetelerin ekonomi sayfalarında boy boy haberleri çıkıyordu.
Bununla da yetinmeyip yıllık 30 gün olarak uygulanan kıdem tazminatının da budanmasını istiyordu. Neymiş efendim mevcut kıdem tazminatı işletmelere ağır yük getiriyormuş, istihdamın önünde büyük engel teşkil ediyormuş. Bundan dolayı hak etme süresi ya 1 yıldan 5 yıla çıkarılmalıymış ya da 30 olan gün sayısının düşürülmesi gerekiyormuş. Yoksa sanayi bu yükü kaldıramazmış!
Görüleceği üzere bir zamanlar Çağlayan’ın gündeminde bunlar vardı. Kölelik ücretinin daha da köleleştirilmesi, kıdem tazminatının da değersizleştirilmesi.
Temsil ettiği kesime daha şirin görünmek adına, zaten zar zor geçinen çalışanların aldığı ücretler üzerinden siyaset yapıyordu…
Kim bilir bu dönemde birilerinin ahını almış olabilir…
Çağlayan’ın bugünkü durumunu görünce; insan, “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” demeden edemiyor.
Bakan ve milletvekillerinin yakınlarının torpille nasıl işe alınıp yükseltildikleri konuşuluyor… Biz de bir katkı yapalım;
Bakanın `damadı’…
İstanbul’da büyük bir hastanede çene cerrahisi bölümünde uzmanlık yaparken, aynı dönemde bir başka hastanede de başhekim yardımcısı olarak göreve atanmıştı.
Damat asıl mesaisini başhekim yardımcısı olduğu hastanede değil uzmanlık dersi aldığı hastanede geçiriyordu.
Bu durum hastanede çalışanların isyanına neden oldu…
Rahatsızlıklarını üst mercilere ilettiler…
Ancak hastaneye arada sırada gelip görünen, hatta çoğu zaman hiç uğramadan maaşını ve döner sermayesini alan başhekim yardımcısının bir `Bakanın Damadı’ olduğunu öğrenince yapacak bir şeyleri kalmadı…
Rahatsızlıklarını ve tepkilerini içlerine attılar…
Yaşanan adaletsizliğe çaresiz razı oldular…
Bu durum Damat, uzmanlığını alıncaya kadar sürdü…
Bu dönemde hastanede çalışanlar arasında en çok kullanılan meşhur cümle ise;
“Ah ulan Bakan Damadı olmak varmış”
Not: Biz de `O’ hastanede çalışan doktorun yalancısıyız…
Ekonomideki büyüme rakamı düşük geldi…
Hatta beklentileri bile alt üst etti…
Yüzde 3 beklenirken, 1.7 geldi…
Bakanlar bile şaştı kaldı…
Malum, yüzde 4’ün altındaki her rakam ekonominin küçülmesi demektir…
Ekonominin küçülmesi de vatandaşın cebinin daralması anlamına gelir…
Vatandaşın cebinin daralmasının da ne demek olduğunu Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ekonomi yönetimi çok iyi bilir…
Vatandaşın cebinin küçülmesi karşısında, `Ak Saray’la ilgili yapılan olumsuz haberler bile bu kadar etkili olamaz.
Bundan dolayı beklentilerin çok gerisinde kalan büyüme rakamı hükümeti şimdiden kara kara düşündürmeye başlayacaktır.
Yeni formüller arayacaklardır…
Ama yapabilecekleri de pek fazla bir şey görünmüyor…
Sanayi üretemiyor, tarım geriliyor…
Sadece hizmet sektörü ile de ancak bu kadar oluyor…
Anlayacağınız AKP’nin finans ekonomisi iflas etmeye başladı…