SENDİKA
Kıdem Tazminatı Fonu Beklentileri Karşılayacak mı?
Çalışma hayatının zayıf tarafı olan işçilerin en önemli haklarından birisi de kıdem tazminatıdır. Doğal olarak işçilerin bu kalkanı işverenler açısından ciddi bir maliyet oluşturuyor. Kıdem tazminatı işçinin işe başladığı tarihten itibaren çalıştığı her yıl için bir aylık ücret olacak şekilde hesaplanıyor.
22 Ekim 2013, Salı
Hesaplanan tutar, işveren tarafından işçiye ödenmeli. Kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için de bazı şartların gerçekleşmesi gerekiyor.
Mevcut düzenlemede aşağıdaki durumlardan birisi sebebiyle iş akdi sona erdirilirse kıdem tazminatına hak kazanılıyor.
İş sözleşmesinin; ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri hariç işveren tarafından feshedilmesi ya da işçi tarafından haklı nedenle derhal feshedilmesi,
İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla işten ayrılması,
İşçinin emekli olması,
15 yıl sigortalılık ve 3.600 gün prim ödenmesi halinde işçinin işten ayrılması,
Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş sözleşmesini sona erdirmesi,
İş sözleşmesinin işçinin ölümü sebebiyle son bulması.
Kıdem tazminatının, işveren tarafından son brüt ücret üzerinden hesaplanması gerekiyor ve kıdem tazminatından gelir vergisi kesilmiyor. Sadece damga vergisi kesiliyor. Emeklilik sonrası tekrar çalışanlar emekli maaşı kesilmeyip sosyal güvenlik destek primi ödenmesini tercih ederlerse emeklilik sonrası süre için kıdem tazminatı alamıyorlar. Ancak maaşlarını kestirip yeniden sigortalı olduktan sonra tekrar emekli olunursa ilk emeklilik sonrası süre için kıdem tazminatı alınabilir.
Mevcut kıdem tazminatı uygulamasında işçilerin yaklaşık % 90'ı maalesef kıdem tazminatını alamıyor. Daha doğrusu işverenlerin birçoğu işçi hak ettiği halde kıdem tazminatını ödemiyor. Bu nedenle iş mahkemelerinde alacak davası açılıyor ve işçiler uzun süren dava süreci sonucunda kıdem tazminatlarını alabiliyor.
Kıdem tazminatı uyuşmazlığı sona erecek
Kıdem tazminatı fonuyla birlikte işveren tarafından ödenmesi gereken tazminat artık fon tarafından ödenecek. Kıdem tazminatı fonu geldiğinde işçilerin tazminat alma sistemi değişecek. Mevcut sistemde yedi durumda kıdem tazminatı alınabilirken kıdem tazminatı fonu tasarısına göre emekli olana ve ölene kıdem tazminatı verilecek. Tasarıda kıdem tazminatı için işverenlerden aylık prim alınması ve işçi adına açılan bireysel hesaba yatırılması öngörülüyor. Tasarıda % 3 civarında işveren kesintisi öngörülüyor. Bu oran brüt ücretle kıyaslandığında işçilerin, mevcut düzenlemedeki tutarın yaklaşık yarısı kadar kıdem tazminatı alabilmeleri anlamına geliyor ki bu da fona karşı getirilen en önemli eleştirilerden.
Mevcut kıdem tazminatının yerine kıdem tazminatı fonunun getirilmek istenmesinin temel sebebi kıdem tazminatının işgücü piyasasında katılığa hatta işsizliğe sebep olması, ayrıca işverenin ödeme güçlüğüne sebep olması. Fonun gelmesiyle işveren üzerindeki bu yükün kaldırılması ve işçilerin kıdem tazminatını daha kolay almalarının sağlanması hedefleniyor.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatı fonunun işsizlik sigortası fonu gibi işleyeceğini, işverenlerden belirli miktarlarda prim alınacağını, belirli bir süre sonunda işçiye kıdem tazminatı verileceğini belirtiyor. Bakan Çelik ayrıca mevcut kıdem tazminatı sisteminin yürümediğini, kıdem tazminatıyla ilgili kesinlikle bir mağduriyet olmayacağını belirtiyor.
Fona karşı çıkılmasının en önemli sebeplerinden birisi de işverenlerin primleri zamanında yatırmamaları ya da eksik veya hiç prim yatırmamaları. Ayrıca fonun geçmişte örneği görülen işsizlik sigortası fonu, konut edindirme ya da zorunlu tasarruf fonlarında olduğu gibi başka harcamalar için kaynak olarak kullanılmasından endişe ediliyor.
Bakan Çelik, kıdem tazminatı fonunun ilk kez çalışmaya başlayacak işçileri kapsayacağını, mevcut çalışanların haklarının korunacağını, bu kişilerin isterlerse fona geçebileceğini, fondan önceki tazminatın fona aktarılarak güvence altına alınabileceğini, 15 yıldan önce para çekilmemesinden yana olduğunu, fonda biriken paranın 15 yıl nemalanacağını belirtiyor. Ancak fondan önceki tazminatların işveren tarafından fona devredilmesi hususunun uygulanabilirliği ve işçilerin en az 15 yıl kıdem tazminatı alamayacak olması herkesin kafasında bir soru işareti oluşmasına sebep oluyor.
Mağduriyet oluşmaması için konsensüs şart
Kıdem tazminatı ile ilgili tartışmalardan birisi de temsil sorunu. Kıdem tazminatı ile ilgili olarak işverenleri temsil eden TİSK, işverenlerin sadece yüzde 1'ini kapsıyor. Bu nedenle işverenleri TİSK'in değil de Çalışma Bakanı Faruk Çelik'e de iletildiği üzere TOBB başkanlığında daha geniş şekilde temsil edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Kıdem tazminatı devlet üzerinde bir yük olmaktan ziyade işverenler açısından bir yük oluşturuyor. Ancak işverenler açısından diğer yükümlülükler yanında ayrıca bir maliyet unsuru olduğu için mevcut sistemin değiştirilmesi için işverenlerin sürekli girişimleri olduğu da bir gerçek. Kıdem tazminatı fonu işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünü kaldıracak. İşverenler her ay prim ödeyecek. Ancak mevcut sistemle kıyaslandığında işverenlerin ödediğini kıdem tazminatı her yıl karşılığı 30 gün değil de yaklaşık 15 gün kadar olacak. Ayrıca kıdem tazminatı mevcut durumda yedi sebepten ödenirken fona geçildiğinde ölüm ve emeklilik halinde ödenebilecek. Ayrıca Bakan Çelik'in belirttiği üzere 15 yıldan önce tazminat ödenmeyecek. İşçiler açısından ise yargıya gitmeden fondan tazminat alabilmeleri sağlanmış olacak.
Kıdem tazminatı ile ilgili olarak işçilerin mevcut haklarını geriye götürmeden, işverenler açısından da daha kolay ödenebilir bir sistemin getirilmesi hem işçi hem işverenler açısından ortak bir temenni olarak gözüküyor. Ancak düzenlemeler yapılırken kıdem tazminatının işverenler açısından bir maliyet unsuru olarak görülmesinden ziyade çalışma hayatının zayıf tarafını oluşturan işçilerin emeğinin karşılığı olan haklarının korunması hatta daha ileriye götürülmesi amacıyla hazırlanmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. (Yusuf KELEŞ / ZAMAN)