KAMU
'Kamuda 3 milyon 100 bin kişi çalışıyor'
Halil Etyemez, "Siyasetçiler tarafından belirlenen bürokrasi kendi başına bir siyasi güç haline gelmişti. Bürokratik oligarşi olarak nitelendirdiğimiz bu yapı millet iradesini gasp etmiş, millete rağmen icraatlarda bulundu. İlk defa bu dönemde bürokrasi olması gereken sınırlara çekilmiştir. Bu değişim ve dönüşüm son 1,5 asırda yaşadığımız en büyük devrimdir." dedi. Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu da kurum bünyesinde 2 milyon 200 civarında 657'ye tabi memur ve 185 bin civarında sözleşmeli personel ile birlikte 327 bin civarında kamu işçisi bulunduğunu toplam kamu çalışan sayısının 3 milyon 100 bin olduğunu vurguladı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığı tarafından 13'üncüsü düzenlenen 'kamuda yönetici yetkinliklerinin artırılması bölgesel eğitimi' Bursa Hilton Otel'de başladı. Programın açılışına katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Devlet Personel Başkanlığı'nın önemli olduğunu ifade ederken, şunları söyledi: "Personelin işe alınmasında, değerlendirilmesinde, görev yerinin değiştirilmesinde, istihdam edilmesinde objektif sistem kurmak güç işlerdendir. Başkanlık olarak geçtiğimiz bir yıl için birçok güzel iş yaptık. Kamu personel siteminde devrim olan toplu sözleşme mevzuatını hayata geçirdik. Katılımcı yönetiminin son derece şık uygulaması olarak ilgili taraflarla süreci işletmekteyiz. Kamu personeli danışma kurulunun ikinci toplantısını bu perşembe günü yapacağız. Kamuda aynı unvanda çalışan kamu görevlileri arasındaki ücret farklılıklarını ortadan kaldırdık. Bütün bakanlıklarda hizmet kalitesini yükseltmek için uzmanlıklar oluşturduk. Böylece hem bakanlıkların nitelikli olmasını, hem de birinci ve ikinci sınıf uzmanlık ayrımı ortadan kaldırıldı."
2002 yılında 5 bin olan engelli personel sayısının şu anda 33 bine yaklaştığını kaydeden Etyemez, şöyle devam etti: "Yönetim bir kültür ve anlayıştır. Biz daha etkili ve iyi bir yönetim anlayışı için çabalıyoruz. Bu uğurda harcanan her çabayı değerli buluyoruz. Zaman akmakta, her şey değişmektedir. Aksi halde belirsizliklerin ortadan kaldırılması, istikrarı tesis etmesi mümkün olamaz."
OLİGARŞİK YAPININ KALKMASI EN BÜYÜK DEVRİMDİR
Kendi dönemlerinde kamu yönetimindeki oligarşi yapının kırıldığını anlatan Etyemez, şunları söyledi:"Kamu yönetimi ya da bürokrasi bu coğrafyada 1,5 asırdır tartışılmaktadır. Bizim bürokrasi tarihimizdeki yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Siyasetçiler tarafından belirlenen bürokrasi kendi başına bir siyasi güç haline gelmiştir. Milleti adam etmek için bürokrasi, kendi kendine görev ve vazife icat etmiştir. Bürokratik oligarşi olarak nitelendirdiğimiz bu yapı, millet iradesini gasp etmiş, millete rağmen icraatlarda bulundu. İlk defa bu dönemde bürokrasi olması gereken sınırlara çekilmiştir. Bu değişim ve dönüşüm son 1,5 asırda yaşadığımız en büyük devrimdir."
İnsanın yönetim hizmetlerinin hem gerçekleştiricisi, hem de hedefi olduğuna kaydeden Halil Etyemez,"Bir yöneticinin sadece mezun olduğu okulun verdiği bilgilerle yetinmesi durumunda, bilgi düzeyini koruyacağından bahsedilemez. Peygamber Efendimiz de devamlı ilerlemeyi teşvik ettiğini biliyoruz. İnsanın eski düzeyini koruması diye bir şey olamaz. Yerinde duran insan geriye gidiyor demektir. Burada eğitimin önemi ortaya çıkıyor. Eğitim empati yapmayı öğrenmektir." dedi.
KAMU KURUMLARI MAKİNE DİŞLİSİ GİBİDİR
Kamu kurum ve kuruluşlarının birbirini tamamlayan bir makine dişileri gibi olduğunu anlatan Etyemez, şöyle devam etti: "Kamu kuruluşları ahenk içinde çalışan makinenin dişlileri gibidir. Herhangi bir dişlide meydana gelecek aksama, makinenin kusursuz çalışmasını engelleyecektir. Kamu hizmetinin kalitesi ve verimliliği önemlidir. Çalışma barışını, huzurunu ve verimliliğini sağlamakta mükellefsiniz. Kamu hizmetini verimliliği, çalışanların çalışma şartları ile doğrudan bağlantılıdır. İşyerinde çalışma şartlarından mutsuz olanlar vatandaşlara çözüm olamaz. Böylesine bir çalışma ortamını tasvip etmemiz mümkün değildir. Kamu kurumlarında çeşitli yükümlülükler getirdik"
TÜRKİYE'DE 3 MİLYON DEVLET PERSONELİ VAR
Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu da konuşmasında, Devlet Personel Başkanlığı'nın 1960 yılında kurulan önemli kamu kurumlarından biri olduğunu belirtti. Başkanlık olarak en öncelikli görevlerinden birisinin kamu çalışanlarına vatandaş odaklı yönetim anlayışını hakim kılmak olduğuna dikkat çeken Kumbuzoğlu, başkanlık bünyesinde 2 milyon 200 civarında 657'ye tabi memur ve 185 bin civarında sözleşmeli personel olduğunu söyledi. 327 bin civarında kamu işçisi olduğunu kaydeden Kumbuzoğlu, toplam kamu çalışan sayısının 3 milyon 100 bin olduğunu dile getirdi.
Kumbuzoğlu, Türkiye genelinde 5 bin civarında üst düzey kamu yöneticisi olduğunu belirterek, "Dünyada ülkeler arasında kıyasıya bir yarış yaşanmaktadır. Her alanda bir adım öne geçmek isteyen ülkeler ve toplumlar, büyük oranda kaynaklarını bireylerin eğitim imkanlarına arıyorlar. Kamu bürokrasisinin yapı taşı olan kamu yöneticileri başta olmak üzere, tüm kamu çalışanlarımıza kendini geliştirme imkanı verilirse hizmetin de kalitesi artacaktır. Devlete yönetici yetiştiren Enderun mektebi ve nizamiye medreseleri, tarihin parlak saylarında yerini almıştır. Bugün Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere devlette yönetici yetiştiren okulların bizim geleneğimizden etkilenerek kurulduğunu vurgulamak istiyorum." şeklinde konuştu.
BÜTÇENİN YÜZDE 25'İ MEMUR ÇALIŞANLARINA AYRILIYOR
Kamu çalışanlarının nitelikli olmasının kendileri için çok önemli olduğuna dikkat çeken Kumbuzoğlu, ilkini Rize'de yaptıklarını yönetici eğitimleri kapsamında bu yıl içinde de 4 bin 700 kişinin eğitime alınacağını söyledi. Yıl sonuna kadar bu sayının 6 bine yükselmesini beklediklerini anlatan Kumbuzoğlu, 2013 yılı mali yılı bütçesinin yüzde 25'inin memur çalışanlarına ayrıldığını sözlerine ekledi.
Bursa Valisi Münir Karaloğlu da sürdürülebilir bir anlayışla kamu personelinin kendisini yenilemesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: "Türkiye hep gelişiyor. Biz de yöneticiler olarak bu değişen şartlara eğitmemiz lazım. Buna göre kendimizi bilinçlendirmemiz gerekir. Bizim kültürümüzde ve inancımızda sürekli eğitim, sürdürülebilirlik var. Biz her gün kendimizi yenilemek, her yeni şarta göre kendimizi konumlandırmamız gerekiyor." Cuma gününe kadar sürecek eğitim programı ardından eğitim seminerleriyle devam etti.